26 Eylül 2016 Pazartesi

AJVAR SOS




Bu hafta sonu ajvar sos yaptım. Daha önce kimsede görüp yemedim. Nasıl bir şey bilmiyordum. Kışlık domates ve kışlık menemen tarifi ararken gördüm, bir denemeye karar verdim.

Daha önce hiç ajvar sos yememiş olan eşim benin yaptığım sosa 10 üzerinden 8 verdi. Tam not vermedi ama bütün tabağı yedi, sildi, süpürdü. Orjinali nasıldır bilemiyorum ama ben kendi yaptığıma 10 üzerinden 10 verdim. Çok beğendim.


Benim internetten bulduğum tarif şu şekilde;

Malzemeler:

3 kilo kırmızı biber
2 kilo patlıcan
2 kilo domates
3 iri soğan
1 baş sarımsak
1 yemek kaşığı tuz
Yarım çay bardağı zeytinyağı
Yarım çay bardağı sirke
Karabiber pul biber

Yapılışı:

* Önce patlıcan ve kırmızı biberi közleyelim. Bir poşet içerisinde soğusunlar.

* 10-15 dakika sonra temizleyip minik minik doğrayalım. Bir kenarda beklesinler.

* Domatesleri yıkayıp arka tarafına minik bir artı çizelim. Kaynar suya atıp 3-4 dakika bekledikten sonra soğuk suya atalım. 3-4 dakika bekledikten sonra kabuklarını soyalım.

* Domatesleri blendırdan geçirelim.

* Soğanlarımızı söğüş doğradıktan sonra tenceremizde kavuralım.

* İçine minik minik doğranmış sarımsaklarımızı ekleyelim.

* Kavrulan soğan sarımsaklarımızın üstüne domatesleri ekleyelim. Biraz kaynayınca patlıcan ve biberleri de ekleyip biraz kaynatalım.

* Tenceredeki tüm karışımı blendırdan geçirip koyuluğuna bakalım. Gerekirse suyunu çekinceye kadar biraz daha kaynatalım.

* Son olarak da zeytinyağı, sirke, tuz, karabiber, pulbiber ekleyip karıştıralım.

* Sosumuz hala kaynıyorken sıcak sıcak kavanozlara doldurup kapaklarını sıkıca kapatalım. Bir havlunun üzerine ters çevirelim. Kapaklar yeni olmalı. Kavanozun kapak yeri kuru olmalı.

* 24 saat sonra kontrol edip dolabımıza kaldıralım.

Afiyet olsun.

Bu tarifle 400 ml'lik küçük kavanozlardan 10 adet 330 ml'lik kavanozlardan 2 adet ve  ayrıca 1 kase sos çıktı.

14 Eylül 2016 Çarşamba

FASULYE TURŞUSU

Ben fasulyenin turşusunun yapıldığını bilmiyordum. Ta ki okul kahvaltımıza karadenizli bir arkadaşın turşu kavurması getirmesine kadar.

Turşunun kavrulabilmesi fikri çok tuhafıma gitti açıkçası.

Benim yediğim fasulyenin ekşiliği tadı tuzu lezzeti tam benlikti. O kadar hoşuma gitti ki en kısa zamanda ben de denedim. Bimden aldığım turşu vardı evde, bana tarif edilene uygun bir şekilde yaptım. Tabi ki arkadaşın yaptığının yarısı kadar bile güzel olmadı. Çünkü ben kavanozun içinde ne varsa biber domates havuç kavurdum. Kavanozun içinde bir fasulye yoktu.

Hazır turşularda kötü bir koku oluyor. Sanırım içine attıkları koruyucunun kokusu. Sevmiyorum o kokuyu... Ev yapımı turşulardaki o lezzet o koku yok hazırlarda.

Turşu yapmaya karar verince mutlaka bu turşudan da kurmam lazım dedim.

Internette araştırma yaparak bu tarifi buldum. Ins güzel olur da bir kaç ay sonra bunlarla turşu kavurması tarifi de yazarım.

İlk kez turşu kurdum onu da belirtmek isterim. Bunun yanında salatalık biber turşusu da yaptım. Onlar biraz daha farklı yapılıyormuş.




Malzemeler

1 kilo fasulye
5-6 adet nohut
5-6 adet sarımsak
2.5 çorba kaşığı salamura tuz
1 çay bardağı sirke

Yapılışı

* Fasulyelerimizi temizliyoruz. Bir güzel yıkıyoruz.

* Kaynayan suya atıp rengi değişene kadar 5-10 dakika bekliyoruz.

* Fasulyelerimizi bir tel kevgir yardımı ile soğuk su dolu başka bir kaba aktarıyoruz.

* Kavanozumuza dik bir şekilde diziyoruz. Aralarına 5-6 adet nohut 5-6 adet sarımsak atıyoruz.

* 1 litre suya 1 çay bardağı sirke 2.5 çorba kaşığı salamura tuz ölçüsüne göre turşu suyumuzu hazırlayıp fasulyelerin üzerine gelinceye kadar dolduruyoruz.

* En üste bir kaç dal maydanoz ekliyoruz.

* Benim bu ölçülerle 2 adet kavanozum (1 litrelik kavanoz) oldu.

* Turşu ölçülerini Refika'nın Mutfağı sitesinden aldım.

İnşallah olur.

Güncelleme yaparım ileride inş.

Güncelleme: Çok güzel  olmuş. Enfes turşu kavurması yaptım bu fasulyelerle...



12 Eylül 2016 Pazartesi

DONDURUCUDA KÖZLENMİŞ BİBER

Kahvaltılarda en çok görmek istediğim şeylerin başında közlenmiş kırmızı biber gelir.


Zeytinyağı, bir diş sarımsak -bazen azıcık sirke- ile tatlandırılmış köz kırmızı biber kahvaltıyı muhteşem kılar. 

Şu anda tam mevsimi hatta bitmek üzere.

4 kilo kırmızı biber közledim az önce. Makbul olanı tabii ki odun ateşinde mangalda közlemektir ama ne yapalım İstanbul'da sitede oturuyoruz diye mahrum mu kalalım bu lezzetten. Bahçeli şirin evimize (hayaller hayaller) taşınıncaya kadar bu küçücük mutfağımda ocak üzerinde közmatiğimle yapacağım kış hazırlıklarımı.

Közmatik demişken, geçen hafta 5 kilo kırmızı biber aldım, fırına attım. hiç mi hiç beğenmedim biberlerin tadını; kırmızı biber haşlaması olmuş benimkiler. Bir yerlerde yanlışlık yapmışım ama ne bilmiyorum. Dondurucudan çıkarıp çıkarıp kullanıyorum kışa kalmasın diye.

Ev ortamında başka nasıl közleyebilirim diye biraz araştırdıktan sonra közmatiği duydum. Daha önce bekarken almıştım, kullanmamıştım, anneme götürmüştüm . Bir kez daha deneyeyim dedim 10 TL ye aldım bir milyoncudan. Az önce biberlerimi közmatikte közledim, gayet güzel oldular, sevinçliyim.

Közmatik bu oluyor;
Közmatiği kullanmadan önce ocağımızı alüminyum folyo ile korumaya alıyoruz. Folyonun ortasını minik bir daire şeklinde alıyoruz. Ocağımızın metal aksamını çıkarıp folyoyu geçiriyoruz. İşimiz bitince folyoyu atıyoruz. Böylece ocağımız tertemiz kalıyor.

Gelelim tarifimize;

*Kırmızı Biberimizi güzelce yıkayıp, kurulayıp, közlüyoruz.

*Közlenen biberleri bir poşet içerisine alıyoruz, 5-10 dakika bekliyoruz. Böylece kabukları kolay soyuluyor.

*Kabuklarını soyarken çekirdeklerini temizlerken asla su kullanmıyoruz, tüm lezzeti gider.

* Streç filmi tezgaha serip 3 adet biberi bir ters bir düz olacak şekilde koyuyoruz. Hiç hava olmayacak şekilde güzelce sarıp buzluğa koyuyoruz. Önce buzluğa tek tek koyuyoruz. ara ara yerlerinden kaldırıyoruz ki buzluğa yapışmasın. Donduktan sonra üstüste dizebiliriz.



* Elimizin altında, lezzetinden kaybetmemiş mis kokulu biberlerimiz hazır.

Afiyet olsun...


11 Eylül 2016 Pazar

KIŞLIK MENEMEN

Kış hazırlıklıkları son gaz sürüyor. Gece bebişi uyuttuktan sonra mutfağa geçiyorum. İşlerimin bitmesi gece 3'ü 4'ü buluyor. Umarım yaptıklarım güzel olur da kışın afiyetle yemek nasip olur, bu yorgunluğa değer.

Kışlık menemen yaptım dün.  Bugün eşim çok güzel göründüğü ve evde yiyebilecek bir şey bulamadığı için bir tanesini yemek istedi. Hemen ısıtıp içine yumurtasını kırdık. 5 dakikada yemeğimiz hazırdı.

Menemen çok lezzetli olmuştu.

Kışın okuldan gelince hemencecik çay demleninceye kadar hazır mis gibi menemen. Çok pratik...

Haftaya 5 kilo daha yapmaya karar verdim.



KIŞLIK MENEMEN

Malzemeler

5 kilo domates
1,5 kilo biber
1,5 kaşık turşuluk tuz
Zeytinyağı

Yapılışı

* Önce domateslerimizi çok güzel yıkıyoruz.

* Her birinin arkasına artı şeklinde minik çizikler atıyoruz.

* Kaynayan suya atıp 3-5 dakika bekliyoruz.

* Kaynayan sudan alıp soğuk suya atıp bir iki dakika bekliyoruz.

* Domateslerimizin kabukları artık çok rahat soyulacakdır.

* Domatesin kabuklarını bir tavaya alalım , onları asla atmıyoruz, salça yapıyoruz. Tarif için buraya tıklayabilirsiniz...

* Kabukları soyulmuş domatesi minik minik doğruyoruz.

* Yayvan bir tencerede domateslerimizi kaynatmaya başlayalım.

* Domateslerimiz kaynarken yeşil biberimizi bir güzel yıkıyoruz.

* Minicik minicik doğruyoruz.

* Zeytinyağı koyduğumuz tavada biberleri kavuruyoruz.

*Biberlerimizi pişmeye yakın alıp domateslerin içerisine karıştırıyoruz.

* Domatesler suyunu çekip istediğimiz kıvama geldiğinde sıcak sıcak kavanozlara dolduruyoruz.

* Hemen kavanozları bir havlunun üzerine ters çeviriyoruz.

* Ertesi gün serin bir yere kaldırabiliriz.

Kavanoz kapakları yeni olmalı eski kapakları kullanmıyoruz.

Benim bu tarifle 6 kavanoz (500 ml) menemenim oldu.

Afiyet olsun.

7 Eylül 2016 Çarşamba

KIŞLIK DOMATES (SARIMSAKLI)

Geçen hafta ilk kez kışlık domates yapmıştım. Domatesleri rendeleyerek yapmıştım, çok zorlanmıştım. Defalarca elimi rendeye kaptırmıştım.

Bu sefer farklı bir yöntemle domatesleri rendeleyerek değil soyarak denedim. Çok daha kolay oldu. Bu yöntemle işim daha çabuk bitti. Geçen tariften farklı olarak domateslerime sarımsak ekledim. Bugün kahvaltıda denedik; enfesti. Diğeri rende şeklinde idi bu ise daha çok ketçap kıvamında sos şeklindeydi.

Diğer tarif için buraya tıklayabilirsiniz...



Gelelim tarife,

Domatesler erik domates ya da bardak domates denilen yumru az sulu bol etli Çanakkale domatesi olmalı.

4 kilo domates için


* Önce domatesleri yıkıyoruz.

* Domateslerin arka kısmına bıçakla çok derin olmayacak bir biçimde artı işareti çiziyoruz.

* Yayvan bir tencerede kaynayan suya atıp 3-4 dakika bekletip sonra bir kepçe yardımı ile alıp bu sefer soğuk suyun olduğu bir kaba aktarıyoruz.

* Bir kaç dakika sonra domateslerimizin kabuklarını soyabiliriz. (Çok kolay soyuluyor)

* Domates kabuklarını bir tencereye koyalım atmayalım, onları salça yapımında kullanacağız.

Domates kabuklarından salça yapımı için buraya tıklayabilirsiniz.

* Domatesleri doğrayıp bir tencereye aktaralım. Üzerine 1 çorba kaşığı tuz (turşu tuzu olacak)  1 baş sarımsak ilave edip kaynamaya bırakalım.

*  15-20 dakika sonra domateslerimizi kevgirden geçirelim. Tekrar tenceremize aktardıktan sonra içine yarım çay bardağı zeytinyağı ekleyelim.

* İstediğimiz kıvama gelince sıcak sıcak kavanozlara aktaralım. Hiç kullanılmamış kapakla sıkıca kapadıktan sonra bir havlu üzerine ters çevirelim.

Bu tarifle 4 kilo domatesten 2 adet 500 ml lik kavanoz ve bir de bir kase sos çıktı.

* 24 saat sonra kapakları kontrol edip serin bir yere kaldıralım.

* Kapak içe doğru hafifçe göçük değilse, sızıntı varsa kavanozumuzu buzdolabına kaldırıp 2 gün içinde sosumuzu tüketelim.  Ya da baştan kaynatıp yeni kapakla bir daha deneyelim.

Afiyet olsun....

5 Eylül 2016 Pazartesi

CEVİZLİ KURABİYE

Bugün okulda kahvaltımız vardı. Ben cevizli kurabiye yaptım. Bu kurabiyeyi kime yaptıysam beğendi. Arkadaşlar da beğendi, tarif de aldılar. Bir tane bile kurabiye kalmadı geriye.

Daha önce burada tarçınlı ve zencefillisini paylaşmıştım. 

Sadesi çok daha güzel oluyor. 

İşte tarif...



Cevizli Kurabiye

* 125 g tereyağı
* 1 su bardağı pudra şekeri
* 1 yumurta
* 4 su bardağı un
* 0.5 su bardağı kırılmış ceviz
* 1 paket kabartma tozu
* 1 paket vanilya

Yapılışı

* Oda sıcaklığında yağ, yumurta ve şekeri elimizde bir güzel karıştırıyoruz.

* Üzerine kabartma tozu, vanilya ve 2 su bardağı un eliyoruz, karıştırıyoruz.

 * Ele yapışmayan yumuşak bir hamur olana kadar un ekliyoruz.(eleyerek) Benim hamurum 4 su bardağı un aldı.

* Üzerine elimizle kırdığımız cevizi ekliyoruz, şöyle bir karıştırıyoruz.

* Hamurumuzu buzdolabında 10 dakika dinlendiriyoruz.

* Yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsimize şekil verdiğimiz kurabiyeleri diziyoruz.

* Kurabiyelerin  kalınlığı 1 parmak olmalı.

* Süslemek için her birinin üstüne bir adet damla çikolata batırdım.( Çok gerekli değil)

* 170 ° fırında 15- 20 dakika kadar çok hafif kızarıncaya kadar pişiriyoruz. (Çok pişirmeyelim.)

* Biraz soğuyunca fırından alalım. Üzerine pudra şekeri serpelim. ( Pudra şekeri olmadan daha çok seviyorum aslında)

Afiyet olsun...



1 Eylül 2016 Perşembe

DOMATES KABUĞUNDAN SALÇA YAPIMI

Dün kışlık domates yaptım. Haliyle bir sürü domates kabuğu çıktı.

Domates kabuklarının üzerine 1 çay kaşığı turşuluk tuz, yarım çay bardağı su ekleyip suyunu çekinceye kadar pişirdim. Soğumasını bekledim. Kevgirden geçirdim. Tepsiye aktarıp güneşte 4-5 saat beklettim. Kahvaltılık harika bir sos çıktı ortaya.



Küçük bir kavanoz -2 çorba kasesi kadar -sos çıktı.

Kahvaltıda zeytinyağı ve kekikle bir kasesini yedik bile, çok lezzetliydi.



Kışlık domates yapımı için buraya tııklayabilirsiniz.


31 Ağustos 2016 Çarşamba

KIŞLIK DOMATES

Ömrümde ilk kez kışlık domates yaptım. 

İnternette biraz araştırma yaptım, herkes farklı farklı yapmış.

Kimisi sarımsaklı kimisi soğanlı kimisi patlıcanlı kimisi tamamen sade yapmış. Kimisi 2 saat kaynatmış kimisi 5 dakika...

Kafam çok karıştı.

Ben en kolayı ile başlayayım dedim.



Kışlık Domates

* 5 kilo domates
* 1 çorba kaşığı tuz (turşu tuzu)
* 1/2 bardak zeytinyağı
* 5 adet 500 ml kavanoz
* Kullanılmamış kavanoz kapakları

Yapılışı

* Öncelikle domateslerimizi bir güzel yıkıyoruz.
* Sonra bir güzel rendeliyoruz.
* Tenceremize domatesleri yağı ve tuzu ekleyip ocağın altını yakıyoruz.
* Yayvan bir tencerede istediğimiz koyuluğa gelinceye kadar kaynatıyoruz.
* Yıkanmış kurulanmış kavanozlara sıcak sıcak doldurup kapağını kapatıyoruz. Kapaklar kullanılmamış kapak olmalı. (Tanesini 25 kuruştan aldım.)
* Kavanozlarımızı bir havlunun üzerine ters çeviriyoruz.
* 24 saat hiç dokunmuyoruz.
* Bir gün sonra akma sızıntı yoksa serin bir yere kaldırıyoruz.
* Açtığımızda hızlıca tüketiyoruz.

5 kilo domates için  500 ml kavanozlardan 5 adet  kullandım.

Sarımsaklı kışlık domates için buraya tıklayabilirsiniz.

DEĞERLENDİRME:

* Rende yapmak başta çok kolayıma geldiyse de daha domateslerin yarısı bile bitmemişken yoruldum. Yorgunluğun etkisiyle defalarca elimi kaptırdım. Ellerim yara bere içinde kaldı.  Bir dahaki sefere rende dışındaki alternatifleri deneyeceğim. Aynı zamanda yorgunluğun da etkisi ile düşünemedim, rendeden geçmeyen büyük parçaları da sosa attım, erir gider zannettim. Sonradan başıma bir sürü iş çıktı. (Yani rendeden geçmeyen parçaları sosa atmayın benim gibi)

* Büyük parçalar nedeni ile domatesler piştikten sonra kevgirden geçirme ihtiyacı duydum. Kevgirim yoktu, bebeğin süzgeçlerini kullandım çok zorlandım. Çok ihtiyaç hissettim hemen yarın bir kevgir alacağım. Böyle bir işe girişiyorsanız kevgir şart.

* Domatesleri yaklaşık 1 saat pişirdim. Sonra süzgeçten geçirip  1 saat daha kaynattım. Benim büyük tencerem olmadığı için düdüklüde kaynatmıştım. Bu da bir hata imiş. Geniş yayvan büyük bir tencere lazım bu iş için, düdüklüde su buharlaşmıyor.

* İnşallah olmuştur. Denediğim zaman güncelleme yaparım.

Domates kabuklarını da atmıyoruz, değerlendiriyoruz. Domates kabuklarından salça yapımı için buraya tıklayınız...

GÜNCELLEME:

Daha kış gelmeden meraktan bir tanesini açtık. Çok lezzetliydi. Kahvaltıda zeytinyağı ve kekik eşliğinde yedik. 10 üzerinden 10 veriyorum.

YEŞİLYURT KÖYÜ

İlk gittiğimde hava o kadar sıcak ve bunaltıcı idi ki hiç zevk alamamıştım bu köyü gezerken. Yukarılarda bir çeşme başında oyalanıp durmuştum.

Bu sefer de biraz geç gittiğimiz için Defneciğimizin uyku vakti geldi, hem de kuzucuğum çok acıkmıştı. Sürekli mız mız mız ...  Bu sefer de hiçbir şey anlamadım gezdiğimden.


İşte ayaküstü gezerken çektiğim bir kaç foto ve internetten derlediğim bir kaç bilgi...




30 Ağustos 2016 Salı

ADATEPE KÖYÜ

Akçay, Altınoluk ya da Ayvalık fark etmez, 
Edremit Körfezine tatile geldiğinizde Adatepe Köyünü görmeden dönmeyin.


19 Ağustos 2016 Cuma

BEYKOZ SAHİLİ

Bu hafta kardeşim, Eylem ve Ege Boracığım İstanbul'a geldiler. Çok mutlu oldum. İstanbul'da işleri vardı. İşlerini hallettikten sonra hadi Boğazda bir çay içelim bir yemek yiyelim deyip ikindi vakti dışarı çıktık. Korkunç bir trafikten sonra nihayet Beykoza vardık. Önce Beykoz Korusunda hafif bir yürüyüşten sonra sahile geçtik.

Kardeşim eşiyle birlikte Türkiyeyi karış karış gezmiştir. Dün Eylem "Boğaz çok güzel eşsiz, burada bir yürüyüş insana çok iyi geliyor, tüm o trafiği çekmeye değer" demesi benim için çok anlamlıydı.


13 Ağustos 2016 Cumartesi

FIRINDA KARNIYARIK

Karnıyarık yemeğini çok severim, ama hiç yapmam. Nedeni hepimizin malumu patlıcanın çok yağ çekmesi. 

Zaten ben şeytana yenik düşüp bu yemeği yapsam bile Kemâl bir lokma bile yemez yağdan ötürü.

Ama bu tarif süper, çok hafif... Patlıcanı kızartmak yerine fırınlıyoruz.

Anneme yaptım, ooo bir daha hayatta kızartmalı yapmam dedi. Bir kere mutfak batmıyor yani. Üstün başın kızartma kokmuyor.

O enfes karnıyarık lezzeti olmasa da patlıcan severler için süper bir tarif...



Fırında Karnıyarık

12 Ağustos 2016 Cuma

ZEYTİNYAĞLI BAMYA YEMEĞİ


Bütün marifet bamyayı ayıklamakta...

Bamya altta delikleri görünmeyecek şekilde koni biçiminde temizlenir. Yani şöyle;

11 Ağustos 2016 Perşembe

SİVRİSİNEĞE DOĞAL ÇÖZÜMÜ BULDUM.

Çocuğumun her yeri kırmızı kırmızı. Evvelki gece tam 17 yerinden yemişler taa 1 ay önceki ısırıkların izi bile geçmemişken hâlâ.

Her gece  bir kaç kez kalkıp operasyon yapıyorum. O kadar sinirliyim ki daha önce hayatımda hiç yapmadığım birşeyi; ellerimi çırparak sinek öldürüyorum o kadar hınçlandım. Ki şimdi çok saçma geliyor ama geçmişte bir tanecik sivrisinekten ne olur bir damlacık kan bu zavallı sineği öldürmeyeceğim demişliğim vardır.

8 Ağustos 2016 Pazartesi

İLK DİŞ ve DEFNE FERAH 10,5 AYLIK

22 Haziran 2016

Bugün Defne yatmaya giderken babasına el salladı.



29 Haziran 2016

Bugün Defne artık çok rahat bir şekilde emekleyebiliyor. Etrafı karıştırmaya başladı. Her şeyi merak ediyor, indiriyor. Çok dikkatli olmam lazım.


15 TEMMUZ 2016

Bugün Defne Ferah 10 ayını doldurdu.

Her gün yeni bir şey öğreniyor.  Her şeyi merak ediyor. Her gördüğü şeye dokunuyor. Onları sallıyor, silkeliyor, atıyor ve tabii ki her gördüğü şeyin tadına bakıyor.  Geçen gün bir baktım yerde siyah bir şey bulmuş oynuyor, tam ağzına atacakken fark ettim; ölmüş bir sinek...

29 Temmuz 2016 Cuma

DEFNE FERAH'IN YENİ KIYAFETLERİ ve OYUNCAKLARI(15)

Edremite, memleketime tatile gittik. Annemin arkadaşlarından bir sürü bir sürü hediye geldi. Defne Ferah'ın bir sürü yeni kıyafeti oldu. Bazı hediyeler Defneye küçük geldi, onlardan bir kısmını anneme verdim o da hediye götürsün arkadaşlarına diye, bir kısmını da alınan mağazaya iade edip hediye çeki aldım. Bir daha ki gittiğimde de Defnenin kışlıklarını alırım artık. 

Annem kızıma bu süslü elbiseyi almış.


Ben de bu elbiseye uygun bu çok şirin ayakkabıları ve çorabı aldım.

30 Haziran 2016 Perşembe

BEZELYE YEMEĞİ


Kayaşehir'e pazar açıldı. Geçen hafta gittim. Bir ucuz bir ucuz... 15 liraya aldığım bone 6.5 TL.   Avmlerden 35 TL ye aldığım oyuncağın benzeri 7.5 TL   Bizim karşıdaki markette 13 TL ye satılan kiraz 5 lira yine 12 liraya satılan kayısı pazarda 6 TL. Hem de bir sürü çeşit var.

Bu hafta pazardan bezelye aldım. Niyetim buzluğa atmaktı fakat tecrübesizlik işte biraz kötü bezelye almışım içi pek çıkmadı ben de yemek yaptım.

Çok hafif tam ramazana uygun ferah bir yemek oldu.

* 1 adet soğan doğranır, zeytinyağında kavrulur.
* 2 diş sarımsak doğranıp eklenir.
* 2 adet domates eklenir.
* Son olarak da bezelyelerimiz eklenir.
* Birazcık su ile pişirilir.
* Kısık ateşte yaklaşık bir 20 dakika sonra yemeğimiz hazır.

Afiyet olsun...


29 Haziran 2016 Çarşamba

TOP 10 FİLM LİSTESİ

Herkes en sevdikleri filmleri yayınlıyor; bir liste de ben yapayım..

İşte benim favorilerim...

Bir sürü sinema var severek izlediğim ama bu seçtiklerim beni etkileyen, bakış açımı değiştiren, kişiliğime katkıda bulunmuş olanlar.  Kiminin görselliğini çok sevdim, kiminin müziklerini, kiminin de senaryosu hoşuma gitti.

27 Haziran 2016 Pazartesi

VİŞNE REÇELİ


Vişne reçeli yaptım ömrümde ilk kez. Biz çok beğendik. Hazır reçelle kıyaslanamayacak kadar güzel oldu. Bundan böyle reçellerimi de kendim yapacağım inş.

En zor kısmı çekirdeklerini çıkarmaktı. Onun da kolay yolu varmış. Pipetle çok kolay çıkıyor. İlk biraz zor oluyor ama bir müddet sonra rahatça ve düzgünce çıkmaya başlıyor. Youtube da videolar var ilgilenenler için. Kısaca vişnenin çekirdekleri şöyle çıkıyor efendim;

Vişnemizi yıkayıp saplarını ayırdıktan sonra sapının olduğu kısımdan pipetimizi içeri doğru ittiriyoruz. Çekirdeği hissettigimizde pipetin ucuna denk getirip ittiriyoruz. Çok rahatlıkla vişnenin şekli bozulmadan çekirdek çıkıveriyor. Bu sırada her yer batıyor haberiniz olsun. Tedbirinizi baştan alın.

Vişnelerimiz ayıklandıktan sonra gerisi kolay. 1 kilo vişneye 1 kilo şeker ekleyip 1 gece bekletiyoruz. Ertesi gün kaynatıyoruz. Üzerinde oluşan köpükleri alın ben ciddiye alıp ta pek almamıştım, şimdi vişnelerimin üstünde porlar var. Bir daha ki sefere daha özenli davranacağım.

Biraz kaynadıktan sonra çeyrek limon suyu sıkıp bir fiske de tuz atıyoruz. Bir iki dakika sonra altını kapatıyoruz. Artık kavanozlara koyup saklayabiliriz.

Afiyet olsun...

25 Haziran 2016 Cumartesi

FIRINDA YOĞURT MAYALAMA

Defne Ferah 3.5 aylıkken yoğurt mayalamaya başlamıştım. O zaman gözümde çok büyüyordu, çok zor görünüyordu.

İlk mayaladığımda burada paylaşmıştım.

Şimdi Defne Ferah 9 aylık... Neredeyse gün aşırı yoğurt mayalıyorum. Yoğurt mayalamak gayet de basitmiş. Hem artık yoğurtlarım çok daha kıvamlı ve lezzetli.



Şimdi edindiğim yeni tecrübelerimi aktarmak istiyorum.

* Önce tenceremizi suyla çalkalıyoruz. (dibi tutmasın diye) Kalın tabanlı kaliteli çelik tencerede en güzel oluyor.

* Günlük sütümüzü boşalttıktan sonra çok harlı olmayan ateşe koyuyoruz. (harlı ateşte dibi tutuyor tecrübe ile sabit)

* Sütümüz kaynadıktan sonra yoğurdu mayalayacağımız kaplara alıyoruz. Kaliteli çelik tencerede çok daha güzel tutuyor.

* Sütümüzün mayalanma sıcaklığını şöyle anlıyoruz. Serçe parmağımızı çok yakmayacak serçe parmak sütün içindeyken 10'a kadar sayabiliyorsanız tamamdır. ( Güncelleme: Artık serçe parmağımı biraz yakacak sıcaklıkta mayalıyorum. Daha iyi oluyor bence)

*  Bir kase için bir tatlı kaşığı bir tencere için 2 yemek kaşığı kadar yoğurt alıyoruz. Biraz sütümüzden ekleyip ılınmasını sağlıyoruz. Yoğurdumuzu iyice karıştırdıktan sonra kaplarımıza ekleyip çok hareketlendirmeden yavaş yavaş şöyle bir karıştırıyoruz.

* Fırın telimizin üstüne kesme tahtası ya da kalın bir sofra bezi koyup kaplarımızı yerleştiriyoruz. ( Güncelleme: Direkt telin üstüne koyuyorum artık farkeden birşey olmuyor) Kapaklarını kullanmayacağız. Üstleri açık olacak.

* Fırınımızı 180 dereceye ayarlayıp 5-8 dakika arası ısıtıyoruz. Fırınımız sıcak olacak. ( Güncelleme: Artık fırını hiç ısıtmıyorum yine de güzel bir yoğurt oluyor.)

* 4- 5 saat sonra fırının kapağını açıyoruz.

* Yoğurtlarımız soğuduktan sonra kapaklarını örtmeden buzdolabına alıyoruz.

* 24 saat sonra yoğurtlarımız hazır. Kapaklarını artık örtebiliriz.

* Ben tencerenin yanısıra küçük cam kaplara da mayalıyorum. Böylece Defne Ferah'a her gün sulanmamış üstü bozulmamış taze yoğurt  yediriyorum.


* Bir keresinde sadece 4 kase yoğurt mayalamıştım. Üstünü sardım, 4-5 saat sonra bir baktım hala süt halinde hiç tutmamış. Fırına aldım. 8 dakika 180 derecede ısıttım. 5 saat sonra mis gibi yoğurt olmuştu inananadım. Yani yoğurdunuz tutmazsa yeniden ısıtın tutuyor. Kolay gelsin...

24 Haziran 2016 Cuma

BAHAR TEMİZLİĞİ 2016

Yaz temizliği desek daha doğru olurdu... Nisan başında planladığım ay sonu gelmeden bitireyim dediğim temizlik haziran sonunda ancak bitti.

Yavaş yavaş aşamalı yaptığımdan eskiden temizlik sonrası hissettiğim ferahlığı hissedemedim.

Bir yandan temizledim bir yandan tekrar kirlendi. Ama yine de elimden geleni yaptığım için içim bir nebze rahat. Çocukla bu kadar olabiliyor.

Aslında eskiden her hafta olmadı 15 günde bir yaptığım temizliğin adı bu yıl bahar temizliği oldu.

En son kapsamlı temizliğimi doğumdan önceki günler yapmıştım. O günlerdeki kadar temiz olmasa da evim yine de oldukça ferahladı.


Neler yaptım:

* Öncelikle buzdolabını buzluk da dahil tamamen boşaltıp ne var ne yok ayıkladım.  Tüm rafları yıkayıp yerleştirdim.

* Giysi dolabını tamamen boşalttım. Eskiyenleri giymediklerimi ayıkladım. Kışlıkları kaldırdım. Dolabımı silip güzelce yeniden yerleştirdim.

* Defne Ferah'ın eşyalarını gözden geçirdim. Küçülenleri kışlıkları ayırdım. Tekrar güzelce yerleştirdim.

* Banyo dolabı tamamen boşalttım. Tüm malzemeler elden geçti. Yeniden yerleştirdim.

* Mutfak dolapları boşalttım. Herşey elden geçti. Kontrol ettim. Yeniden yerleştirdim.

* Fortmanto da aynı şekilde. İçini boşaltıp herşeyi kontrol edip fazlalıkları atıp yeniden yerleştirdim.

* Benim koltuklarım ikeadan. Üzerindeki tüm kılıf çıkabiliyor ve yıkanabiliyor. Tüm kılıfları yıkadım. 5 makina oldu. Bütün günümü aldı. Ama o kadar farketti ki, tertemiz oldular

* Bütün perdeleri yıkadım, ütüledim.

* Camları ayrıntılı bir şekilde sildim.

* Bu sırada ev defalarca silindi süpürüldü.

* Tuvalet banyo rutin günlük temizleniyor her zaman ki gibi.

* Masa sandalyeler sehpaları cifledim.

* Ayakkabıları da elden geçirdim. Eskiyenler giyilmeyenler hoop geri dönüşüme...Kışlıklar ayrıldı. Ayakkabılığım ferahladı.

* Yapma çiçeklerimi yıkadım.

* Kapıları sildim.

* Bardakları çay kaşıklarını çamaşır suyuna yatırdım.

* Avizeler yıkadım.

* Bütün kutular elden geçti. Hem bebişle oynamış olduk.... Fazla işe yaramayan ne var ne yok attım.


Bir halılar kaldı. Onları da  yıkamaya vericem.

9 ay sonra nihayet evimiz toparlandı temizlendi, ferahladı, çok şükür. ( Daha önce Allah razı olsun eşim annem evi temizliyorlardı ama onlarınki genel bir temizlik, ben herşeyi indirip dip bucak temizledim.)

23 Haziran 2016 Perşembe

YENİ KOZMETİK ÜRÜNLERİM

Avonda uygulanması çok pratik bir kalem far var. Çok severek kullanmıştım. Uzun zamandır indirime girmesini bekliyorum. Ama hiç indirime girmiyor. Ben de ısrarla bekliyorum. Beklerken de onun yerini tutmasa da işime yarayabilecek pırıltılı gri far aldım. 

Ama asla benim pırıltılı kalem farım kadar kullanışlı değil. Keşke 10-20 TL fazla verip benim sevdiğim kalemi alsaydım.


21 Haziran 2016 Salı

ŞEHRİYELİ YOĞURT ÇORBASI

Bizim evde ismi "EBRUŞ ÇORBASI" oldu.

Kuzenim Ebrucuğum bu çorbayı çok güzel yapar. Dün ben de bir deneyeyim dedim. Çok güzel oldu. Benim minik Defneciğim bile hiç itiraz etmeden tam bir kase içti ağzını kocaman aça aça.  

Çok kolay, pratik bir çorba. 

Ben ev yoğurdu kullandığım için hazır yoğurtla asla elde edemeyeceğim hafif mayhoş güzel bir tat elde ettim. Bu arada keşke daha önceden kendim yoğurt mayalasaymışım. Ev yoğurdu gibisi yok. Ayrıca evde yoğurt mayalamak çok basit. 40 yıl boşuna beklemişim. 


Malzemeler

  • Bir kase arpa şehriye
  • Bir iki kase yoğurt
  • 2 tepeleme çorba kaşığı un
  • Zeytinyağı
  • Nane


Yapılışı

* Tenceremize azıcık zeytinyağı ve bir kase arpa şehriye koyuyoruz.

* Sürekli karıştırarak arpa şehriyelerimizin rengi dönene kadar kavuruyoruz. Sakın başından ayrılmayın hemencecik yanıveriyorlar.

* Şehriyelerimizin rengi dönünce bir litre kadar su ekliyoruz. Miktar önemli değil.

* Şehriyelerimiz 5-10 dakikada yumuşayacaktır. Biz pişmesini beklerken büyük bir kase yoğurdu çırpalım. Benim yoğurdum ev yoğurdu olduğu için - ev yoğurdu biraz sulu oluyor-  2 kase kadar yoğurt kullandım. 2 tepeleme yemek kaşığı un ekleyip bir güzel karıştırıyoruz. Çırpıcı kullanırsak daha iyi olur.

* Hazırladığımız karışımımıza çorbamızdan azar azar sıcak su ekleyip karıştıralım ki alışsın kesilmesin.

* Yoğurt-un karışımımızı çorbamıza ekleyip kaynayıncaya kadar karıştırıyoruz. Bu arada kıvamını ayarlayın. Ben sulu sevdiğim için baya su ekledim.

* Çorbamız tam kaynamak üzereyken altını kapatıyoruz. Kesilmemesi için fokur fokur kaynatmayalım.

* Bir tavaya biraz zeytinyağı, 2 tatlı kaşığı nane ekleyip kızdırıyoruz. Çorbamıza ekliyoruz.

* Ben bu çorbada tuz kullanmadım, gerekmedi. Siz isterseniz bu aşamada ekleyebilirsiniz.


Afiyet olsun...


16 Haziran 2016 Perşembe

DEFNE FERAH 9 AYLIK

1 HAZİRAN 2016

Bugün Defne'ye top attım. Topu tuttu ve bana geri attı. İlk kez karşılıklı top oynadık.

8 HAZİRAN 2016

Bugün Defne'nin altını değiştiriyordum. Bu aralar alt bağlatmıyor. Tam bağlayacağım sıra dönüyor. Yine cebelleşmeye başlamıştı ki kalkıp oturdu. Yani yatarken kendiliğinden kalktı ve oturdu.

Bugün ilk kez ellerinden tuttum güzelce adım attı.

Bir de bugün kahvaltı yaptık. 1 adet zeytin bir çay kaşığı tereyağı , 1 adet yumurta sarısı ve peynir. Peynir sevmiyor. Zeytini yüzünü ekşite ekşite yedi. Ertesi gün de hiç bir sindirim emaresi görülmeksizin aynen çıktı:)

12 HAZİRAN 2016

Bugünlerde emeklemeye çalışıyordu. Uzun gayretler sonunda bugün emeklemeyi başardı. Halının ortasına koymuştum. Bir baktım gardırobun oraya gitmiş hatta çekmeceyi açmış içini boşaltıyor. Hiçbir şey demedim. Baya bir kurcaladı. Bir keyifliydi bir keyifliydi anlatamam. Tabii ben de...


Bir de ellerinden tutunca adım atıyor. Ama balerina adımı parmaklarının ucu ile yürüyor benim minik balerinim

15 HAZİRAN 2016

Defne Ferah 9 aylık oldu. Artık rahatlıkla doğrulabiliyor. Uykusundan uyanınca ilk iş doğrulup oturuyor. Ayrıca yataktan birkaç kez düştü. Bu yüzden artık hiç yalnız bırakmıyorum.  Ya kendi yatağına yatırıyorum ya da halıya koyuyorum.

Yavaş yavaş emeklemeye de başladı. Minik yaramazlıklar yapıyor. Mesela her gördüğü kabloyu çekiyor. Prizlere ipliklere kablolara aşırı meraklı.

Bazen şarkı söylüyor benim küçük bülbülüm.

Artık her yemekten tattırmaya çalışıyorum. Pütürlü gıdalar da veriyorum. Hala dişi yok ama diş etleri ile çiğneyip yutabiliyor. Bu aralar salatalığa bayılıyor. Elinden alamıyorum. Çilek kiraz çok seviyor. Zeytini yüzü buruşturarak yiyor. Peynir ise hiç sevmiyor. Kuru ekmeği eline verince kemirmeyi seviyor.

Artık 10-15 dakika kendi kendine oynamaya başladı. Hamileliğimden beri ilk kez evimi toplayabildim. Bu hafta ilk kez güzel bir temizlik yaptım. Ruhum acayip hafifledi. Rahat rahat yemek hazırlayıp löp löp yutmadan yemek yiyebildim. Hayatım düzene giriyor galiba.

Gece uykularına gelirsek...

Akşam 8:30 9:00 gibi uyuyor. 3:00 kadar 3 ya da 4 kere uyanıyor. 3 ten sonra ise sürekli kucakta uyumak istiyor. Emzikle sakinleşmiyor. Acaba aç mı diyerek bir kaç sefer biberonla mama hazırladım yok içmiyor. Her 15 dakikada bir uyanıyor emmek  istiyor.

Sadece çocuk kucağımdayken oturduğum yerde uyuyabiliyorum. Bizim kız 9 kiloyu geçtiği için de bacaklarım belim kolum kopuyor. Sabahları çok yorgun bitkin uyanıyorum. Hep uykuya hasretim.

Cildim ise en kötü zamanlarını yaşıyor. Sivilceler çenemden yanağıma doğru yayıldılar. Tekrar başka bir cildiyeciye gitmeyi düşünüyorum.

Kilo hala veremedim. Kemal neredeyse 10 kilo zayıfladı. Ben yerimde sayıyorum.


Defne Ferah 9000 gram
Ben 92 kg

Defne Ferah  kilo almıyor bu aralar. İştahı pek yok. Şimdilik zorlamıyorum.

12 Haziran 2016 Pazar

ZEYTİNYAĞLI KABAK YEMEĞİ

Bu sıcak yaz günleri için çok hafif bir yemek. Mideyi hiç yormaz ve çok sağlıklı. Yaz aylarında sık sık yaparım.  Geçenlerde iftara yaptım. Kemal çok beğendi. Hiç ağırlık yapmıyor. Yapımı da çok kolay.


MALZEMELER

* 1 kilo kabak
* 1 adet soğan
* 2 diş sarımsak
* 2 adet domates
* 2 adet yeşil biber
* 1 adet kırmızı biber
* zeytinyağı
* tuz pul biber karabiber

HAZIRLANIŞI

* Çelik bir tencere kullanacağız.

* Kabakları soyup küp küp doğruyoruz. Tencereye yerleştiriyoruz.

* Sırası ile soğan sarımsak biberleri doğrayıp kabağın üstüne koyuyoruz

* En üstü domatesle kaplıyoruz.

* Son olarak da zeytinyağı tuz pul biber karabiber ekliyoruz.

* Su eklemeden tencerenin kapağını çok açmadan kısık ateşte yavaş yavaş pişiriyoruz.

* Yemeğimizi asla karıştırmıyoruz. Çelik kaşık değdirmiyoruz.

* Yaklaşık 1 saat sonra kabaklarımız pişecektir. Kontrol edip altını kapatalım.

* Hiç karıştırmadan tenceresinde  2-3 saat dinlendirelim.

* Ilık olarak yanında ya da üzerinde yoğurtla servis yapalım.

Afiyet olsun.







11 Haziran 2016 Cumartesi

SOSLU ANTRİKOT

Dün iftara soslu antrikot yaptım.

Eşim tam not verdi, tarifi paylaşıyorum. 

Tarifi kolaylezzet.com'dan aldım.


Daha önce de sarımsaklı antrikot yapmıştım.

Tarif burada Sarımsaklı Antrikot

Eşim soslu antrikotu daha çok beğendi. Ben ise daha az yağlı, daha hafif, yapımı daha basit olduğu için ve hepsinden daha önemlisi ocak batmadığı için (Bu tarifte başta etlere mühürleme yapıldığı için etrafa yağ sıçrıyor) diğer tarifi daha çok beğendim.

2 KİŞİLİK

* 2 dilim antrikot 1 gün öncesinden ayçiçek yağı, karabiber, kekik ve sarımsakla marine edilir. 

* Döküm tava en az 5 dakika ısıtılır. Etlerimiz 4 dakika bir yüzü, 4 dakika diğer yüzü olacak şekilde mühürlenir. Eti tavaya koyduktan bir müddet sonra kendini bırakıyor o zaman bir maşa yardımı ile ters çeviriyoruz. Etlerle oynamıyoruz. Tek hamle ile çevirip bırakıyoruz.

* Etlerimizi mühürledik. Bir tencereye aldık. 5 dakika dinlendirdikten sonra servis edebiliriz aslında. Ama biz soslu antrikot yaptığımız için devam ediyoruz.

* Başka bir tavada 2 kaşık zeytinyağında yarım kaşık salçayı bir güzel kavurduktan sonra içine 1 adet rendelenmiş domates ekliyoruz. Bir iki karıştırdıktan sonra 1.5 su bardağı kadar su ekliyoruz.  Tuz ve kekik atıp kaynamasını bekliyoruz.

* Sosumuzu antrikotların üzerinde gezdirip tenceremizi kapatıyoruz. Etlerimiz sosun suyunu çekene kadar pişsinler. Benim etlerimin bu aşamada pişmesi yarım saati buldu. Bu sırada bütün suyu çekti.

* Maydanoz serpip servis edebiliriz.

Afiyet olsun.

5 Haziran 2016 Pazar

RUMELİ KAVAĞI, GARİPÇE, RUMELİ FENERİ, TELLİ BABA TÜRBESİ GEZİSİ

Yıllar yıllar önce çok sevdiğim bir arkadaşım bir izdivaç görüşmesi yapmak için biri ile görüşmüştü. Sabah erken saatte buluşmuşlar çocuk da bizim kızı alıp Rumeli Feneri'ne kahvaltıya götürmüş.

 Çok güzel bir gün geçirdiğini anlatmıştı.

Arkadaşım o kişi ile ilgili görüşü olumsuz oldu, bir daha görüşmediler ve çoktan başka biri ile evlendi.

Rumeli Feneri görüşmesini belki de kendisi bile çoktan unutmuştur ama bende yıllar içinde bu görüşme

  Rumeli Feneri= kahvaltı= mutluluk

şeklinde zihnimde yer etti.

2 Haziran 2016 Perşembe

İSTANBUL MEHMET AKİF ERSOY KALP HASTANESİ

Defne Ferah doğduğu gün ilk kontrolleri yapıldığında kardiyoloji bölümü bebişin kalbinde delik olduğunu çoğu bebeğin zamanla durumlarının düzeldiğini bebiş 6 aylık olduğunda kardiyolojiye kontrole getirmemizi söylemişlerdi.

Kontrol vakti geldi. Uzun zamandır randevu almaya çalışıyordum bir türlü alamıyordum.  En son çocuk doktoruna randevu aldım. Meğerse çocuk doktorların çocuk kardiyolojisi bölümünü aktif hale getirmesi gerekiyormuş. O yüzden bir türlü randevu alamıyormuşum.

Doktorumuz bölümü aktif hale getirdikten sonra nihayet bu hastaneden randevuyu alabildim. 17:50  gibi geç bir saatte bulabildim sadece. Okul çıkışı hastaneye gittik. Tertemiz mis gibi bir mekan. Hiç hastane gibi değil. Çok sevimli bir yer. Her duvarda çizgi film kahramanları var. Çocuklar için oyuncaklar var.  Etrafta gülen oynayan çocuklar var. Defne Ferah'ın çok hoşuna gitti. 

30 Mayıs 2016 Pazartesi

İÇ BAKLALI ENGİNAR

Bu akşam menüde iç baklalı enginar vardı.

Tarifi seviminaskanası.comdan aldım.

O kadar lezzetli oldu ki bu tarife 10 üzerinden 10 verdim.

Enginar da kılçıksız ve çok lezzetli çıktı. 

Tarifini unutmadan paylaşayım dedim.


 * Önce iç baklamızı bir tencereye koyup haşlamaya başlıyoruz. Benim baklalarım 5 dakika içinde yumuşadılar. Üzerine çeşmeden su ilave edip soğumaya bırakıyoruz.

* Yayvan bir tencerede zeytinyağında incecik doğranmış soğanı kavuruyoruz. 

* Soğanlar kavrulurken bir kasede 1 su bardağı soğuk suya 2 tatlı kaşığı un ilave edip topaklar gidene kadar karıştırıyoruz. 

* Kavrulan soğanların üstüne ekliyoruz.

* 1 adet küçük limonun suyunu da ekledikten sonra enginalarımızı yıkayıp tencereye alıyoruz. ( 2 adet enginar kullandım)

* Ara ara suyunu kontrol ederek gerekirse su ilave ederek yaklaşık 30-40 dakika enginarlar yumuşayıncaya kadar pişiriyoruz.

*  Bu sırada iç baklalarımızın kabuklarını soyuyoruz. Enginarlarımız pişmeye yakın göz kararı iç baklaları ilave edip bir 5 dakika sonra ocağı söndürüyoruz. 

* Enginar ve iç baklaya çok yakışan olmazsa olmaz dereotumuzu ilave edip yemeğimizi dinlendiriyoruz. 

Afiyet olsun...

* Yemeğimiz pişerken tencerenin kapağını çok açmayalım.

* Enginarlara kaşık çatal değdirmeyelim.

* Enginarları oynatmadan tenceresinde dinlendirelim.


29 Mayıs 2016 Pazar

HAŞHAŞLI İRMİK TATLISI

Markette minik silikon muffin kalıpları gördüm. O kadar şirinlerdi ki dayanamayıp aldım. Geçen hafta da dayanamayıp 2 adet metal muffin tepsisi almıştım. Sanki sürekli kek yapan biriymişim gibi ev bir sürü kek kalıbı ile doldu. (Evlenmeden önce de bir sürü kalıp almıştım). Eşim diyette eee ben 90 kiloyu geçtim eve ekmek bile almıyoruz zayıflayalım biraz  forma girelim diye ama ben habire kalıp alıp duruyorum. 

Ha bir de sanki pilav yapıyorum da gittim 2 adet de pilav kalıbı aldım. 

Eninde sonunda gidecek bu fazla kilolar o zaman gelsin tartlar, turtalar , kurabiyeler...

Şimdilik haftada bir gün ödül olarak kilo yapan herhangi birşey yiyebiliyoruz.

Muffin kalıplarım hazır. Düzgün bir muffin tarifi lazım bana. Lezzetli muffin tarifi arayadururken sırf şu şirin kalıpları kullanayım diye  irmik tatlısı yaptım. 

Süslemek için çikolata sos kullanacaktım lakin artık nasıl özlemişsek tatlı şeyleri sosu yapmama fırsat kalmadan akşamına hepsini yedik bitirdik.



Tarif hep bildiğimiz tarif. Daha önce de vişne soslu olarak bu sefer tart kalıbında yapmıştım.


Haşhaşın kırt kırt ağza gelmesini seviyorum.  O yüzden irmikli tatlılara haşhaş ekliyorum.

Malzemeler

* 1 litre süt
* 1 bardak irmik
* 1 bardak şeker
* 1 paket vanilya
* 2 yemek kaşığı mavi haşhaş


Yapılışı

Vanilya hariç hepsi bir tencereye konulur. Kaynayınca içine vanilya eklenir. Kalıplara dökülür. 1 gece dinlendirilir. Süsleyip servis edilir.

Karışım kaynadığında çok cıvık oluyor. Endişelenmeyin sonradan tam kıvamına geliyor.

Afiyet olsun...

28 Mayıs 2016 Cumartesi

DEFNE FERAH 8,5 AYLIK

Son yazdığımdan beri


Defneyi çocuk doktoruna kontrole götürdük, her şey yolunda ( maşallah)


Mehmet Akif Ersoy Kalp Hastalıkları Hastanesine kardiyolojiye kontrole gittik. İlk doğduğunda kalbinde birkaç küçük delik vardı, doktor büyük ihtimalle zamanla geçer demişti, her şey normal çıktı. (çok şükür)


Kanuni Sultan  Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesine kalça çıkığı kontrolü için eşim götürdü. Önünde 170 kişi varmış bir yarım saat beklemiş. Sıra ancak 5-10 kişi ilerlemiş. Sıra gelmesi mümkün olmadığı için geri dönmüş. Artık başka hastaneden randevu alacağım.

Ebe kontrolü vardı. Son kontrolden beri boyu 3 cm uzamış; 70 cm olmuş.

Kan değerleri biraz düşük çıkmış. Artık kan ilacını sabah akşam 8 damla olarak vereceğiz. Ben de bunu duyduğumdan beri çay miktarımı azalttım, biraz daha beslememe dikkat edeyim, kan haplarımı düzenli kullanayım.

25 Mayıs 2016 Çarşamba

DEFNE FERAH'IN YENİ KIYAFETLERİ ve OYUNCAKLARI(14)

Havalar ısındı artık bebişe ferah ferah kıyafetler almak lazım. Bir kaç dükkan gezdim. El kadar tişörtlere 55 TL fiyat biçmişler. Hayret ettim. Tişört bildiğin bebek tişörtü.  Bir pantolon bir tişört 100 TL yi geçiyor.  

Ben yine usul usul LCW ye gittim. Şimdilik idare edecek bir kaç takım kıyafet aldım.

24 Mayıs 2016 Salı

UNSUZ BROWNİ

Bugün unsuz browni yaptım.

 Tarif serhira.blogspot.com dan...

Çok hafif güzel bir kek oldu. Gayet güzel kabardı. Şekeri de tam sevdiğim gibiydi. Beğendim. 

Eşimden de tam not aldım, paylaşayım dedim.



Malzemeler

20 Mayıs 2016 Cuma

EMİRGÂN KORUSU(2)



Bu cumartesi Emirgân Korusundaydık. Emirgânı hep çok kalabalık hatırlıyorum. Şimdiye dek hep lale zamanı gelmişim herhalde bu yüzden. Bir de bekarken geldiğimizde köşklerde yiyip içerdik. Oralar hâlâ kalabalık. Şimdi ise piknikçilerin tarafındayım oralar ise çok daha tenha.

17 Mayıs 2016 Salı

CİLDİYEYE GİTTİM

Uzun zamandır cilt problemlerim var. 

Hatta bununla ilgili bir-iki ay önce bir yazı yazmıştım. 


Tedbiren bütün kozmetik ürünlerimi yenilemiştim.

Bir ara düzelir gibi oldu. Bende sevindiydim.

Sevincim çok kısa sürdü.

Son zamanlarda  cildim iyice çığırından çıktı. 

Ergenlikte bile görmediğim sivilcelerim yüzümden boynuma yayıldı. 

Aynı zamanda yüzümde renk değişikliği de var.

Ben de artık vaktidir deyip

 Bakırköy Lepra ve Deri Hastalıkları Hastanesinden randevu aldım.

16 Mayıs 2016 Pazartesi

BÜYÜK ÇAMLICA, ÜSKÜDAR GEZİSİ

Annemle babam memleketten geldiler.  Babam bir ara Aziz Mahmut Hüdayi türbesinin nerede olduğunu, ulaşım imkanlarını falan sormuştu. Aklıma geldi. Pazar günü için Çamlıca-Üsküdar gezisi planladım.

Hafta sonu gezi güzergahımız;
* Büyük Çamlıca Tepesinde kahvaltı
* Aziz Mahmut Hüdayi Türbesi
* Yeni Valide Camii
* Mihrimah Sultan Camii
*Şemsi Paşa Camii
* Tarihi Kanaat Lokantasında yemek
şeklinde idi.

9 Mayıs 2016 Pazartesi

BEYKOZ KORUSU -2-

Bu cumartesi Beykoz Korusuna yeniden gittik. 
Geçen hafta  keşfetmiştik burayı fakat o gün hava çok soğuktu, gezememiştik.
 Defne Ferah üşür diye korkmuştuk. 
Bu hafta hava güzel olunca yeniden buraya gelmeye  karar verdik.

Geçen hafta 7:30 da yola çıkmıştık.
Yollar da boştu 8:00 gibi korudaydık, in cin top oynuyordu.
Bu sefer baya geç kaldık, trafik de vardı. 
Yer bulamayacağımıza her yerin çok kalabalık olacağına emindim. 
Koruya varınca ise  şok oldum çünkü yine kimsecikler yoktu. 
Kahvaltı içi sosyal tesise gelen 3 otobüs dolusu öğrenci ise 15-20 dakika içinde terketti koruyu.
Biz bize kaldık.

Hava çok çok güzeldi. 
Boğaz çok çok güzel görünüyordu. 
Telefonumun ayarlarını bozmuşum sanırım hiç güzel foto alamadım bu sefer. 
Fotoğraflardan kat be kat güzeldi koru bu cumartesi.




3 Mayıs 2016 Salı

BEYKOZ KORUSU GEZİSİ-1-

Cumartesi günü Otağtepe gezimizde kafamı dinleyememiştim tam tersine kafam şişmişti. Manzara mükemmeldi ama hemen yanı başımızda köprü trafiği araba sesi dayanılacak gibi değildi. Bir de ben zaten evimde de sürekli bu sese maruz kaldığım için gittiğim yerlerde sessizlik arıyorum.

Pazar günü için sessiz sakin kafamı dinleyebileceğim kuş sesi duyabileceğim ve boğazı gören bir yere gitmek istedim. Nereler olabilir diye araştırma yaparken Beykoz Korusunu duydum. Çok tuhaftır ki internette Beykoz Korusunun pek fotoğrafı yok ve hakkında fazla bir şey yazılmamış. Blogları okudum; sadece  sosyal tesislerin yemeklerinden bahsedilmiş. Biri de özellikle gitmeyin pek bir şey yok orada demiş.


Gidenlerin yazdıklarından edindiğim izlenim pek özelliği olmayan küçük bir ağaçlık alan olmuştu. Bir sosyal tesis, arkada 3-5 ağaç anladım ben ve bu yüzden bugün Kemâl'e Beykoz Korusuna gidelim dediğimde çok ümitsizdim. Gidelim görelim bakalım nasıl bir yermiş merakımız geçsin Beykoz sahilinde denizi seyreder sonra Hidiv Kasrına yürüyüşe gideriz şeklinde günümüzü planlamıştım..

Saat erkenden 7:30 gibi yola çıktık 8:00 sularında oradaydık. İlk izlenimim: çok şaşırdım. Ben minicik bir ağaçlık beklerken devasa bir koruluk karşıladı bizi. Yüzyıllık ağaçlar patika yollar... Görür görmez bayıldım bu mekana.

Biz gittiğimizde kimsecikler yoktu. Ortalıkta bir sürü köpek vardı, arabamıza havladılar, korktum. O kadar çok köpek vardı ki Kemâlle birbirimize bakıp napıcaz dedik hatta inmeden geri dönmeyi bile düşündük. Orada temizlikçiye güvelik görevlilerine sorduk bir şey yapmaz dediler ama resmen arabamıza atladı biri. Sonra sahile yakın bir yerlerde 4-5 ahbap gördük. Semaveri yakmışlar güzel güzel kahvaltı yapıyorlardı.  Köpeklerden korkumuza onların dibindeki masaya geçtik.


Masamız boğazı görüyordu. Hava bulutlu ama deniz maviydi.

2 Mayıs 2016 Pazartesi

YOĞURTLU EKŞİLİ KÖFTE

İnat ettim, bu akşam adam gibi düzgün bir yemek yiyeceğim dedim. Gündüz alışverişimi yaptım. Akşam bebiş uyuyunca yemeğimi yapmaya başladım. Pişmesi saat 10'u buldu. Bütün ev gece gece koktu, camları açtım ama dışarıdan buz gibi soğuk hava geldi, aman bebişe soğuk gelir diyerekten 5 dakika sonra kapadım. Ev hâlâ kokuyor. Hiç sevmem yemek kokan evleri... Amerikan mutfağın kötü yanı işte; Yemek kokuları eşliğinde uyumaya mahkum olmak  daha doğrusu uyuyamamak ve nihayet en sevdiğin yemekten bile nefret etmek...

İşin bu yanını kenara bırakırsak;

Bu gece mükemmel bir akşam yemeği yedim. Üstelik bebiş uyanmadı -hayret- Lokmaları löp löp yutmadan yavaş yavaş yemeğimi yiyince bir hoş oldum. Yavaş yavaş, lezzetine vara vara,
 ağlama sesi olmaksızın yemek yemek büyük bir zevkmiş de bebek hayatımıza girene dek farkında olmamıştım. Ama ne yalan söyleyeyim özledim kızımı masada eksikliğini hissettim. Kemal çok özlediysen uyandırayım dedi de aman dedim bırak huzurla uyusun yavrucak...



EKŞİLİ KÖFTE 

Malzemeler

30 Nisan 2016 Cumartesi

OTAĞTEPE FATİH KORUSU GEZİSİ


Ya da az bilinen ismiyle Tema Vakfı Vehbi Koç Doğa Kültür Merkezi'ne gittik bugün.



Burayı uzun zamandır merak ediyordum, fırsatını bulur bulmaz görmek istiyordum. 
Sabah pırıl pırıl güneş çıkınca içimi mutluluk kapladı.

28 Nisan 2016 Perşembe

DEFNE FERAH 7,5 AYLIK

Defne Ferah'la ilgili yazı yazmayalı baya olmuş. En son işe başlarken yazmışım. Sonrasında ara ara notlar almışım. En son blogda Defne Ferah'la ilgili yazdıklarımı okudum hayret ettim. Gerçekten de bebekler çok hızlı büyüyorlar. Her gün yeni bir şeyler öğreniyorlar.

23. Hafta

Defne Ferah 7000 g (400 g zayıflamış)
Ben 88,8 (400 g almışım)

24. Hafta

Defne Ferah 7400 g ( verdiği 400 gramı geri almış.)
Ben 89,9 (1100 g almışım)


Gelişmeler;

26 Nisan 2016 Salı

EVDE KEFİR MAYALAMA

Evde süt kaynatma, yoğurt mayalama, lor peyniri yapma derken kendimi kefir mayalarken buldum. Gitgide daha bir ev hanımı gibiyim.

Kefirin faydalarını uzun zamandır duyuyordum. Bir kere de şok marketlerde satılan hazır maya ve uht sütle denemiştim olmamıştı.

Bir kez de köy sütü ile denemeye karar verdim.  Eşim aktardan kefir mayası almış. Ev yoğurdunun belirgin bir şekilde bünyeye iyi geldigini bizzat keşfetmiştik.  Bakalım kefirle nasıl hissedeceğiz kendimizi.

Evde kefir nasıl mayalanır?


25 Nisan 2016 Pazartesi

EVDE LOR PEYNİRİ YAPIMI


Artık bizim kızın peynir yeme vakti geldi. Kahvaltılarda tadımlık  veriyordum; Labne, taze peynir ya da çeçil peyniri. Tuzlu olduklarından içim hiç rahat değildi. Sonra forumlarda annelerin evde peynir yaptıklarını duydum, çok şaşırdım. Hiç aklıma gelmezdi benim de evde peynir yapacağım.

Aslında o kadar kolaymış ki...  Boşuna Defneciğe tuzlu tuzlu peynirleri yedirmişim. Tarif internetten derleme şöyle ki...


Lor Peyniri Yapılışı

24 Nisan 2016 Pazar

BİRİNİN ADI MASTER DİĞERİ DOKTORA...

Facebook'ta bir fotoğraf ararken yıllar önce yüklediğim karikütürlerimi gördüm. 
Keyifle yeniden inceledim. 
Gülümsedim.





23 Nisan 2016 Cumartesi

EMİRGÂN'DA SABAH YÜRÜYÜŞÜ, TARABYA'DA GEZİNTİ

Bu hafta sonu nereye gitsek diye araştırma yaparken Otağtepe Tema Vakfı Korusu'nu buldum. Bu hafta sonu oraya gitmeye pek hevesliydim. Dün sabahki pırıl pırıl güneşi görünce Allah'ım ne olur yarın da hava böyle olsun diye diye sabahı zor ettim. Veee hemen hemen her hafta sonu olduğu gibi bugün de sabah hava kapalı ve soğuktu. Bu kadar tesadüf olur mu bilmiyorum, bilimsel bir açıklaması olabilir mi acaba gerçekten merak ediyorum; Her hafta sonu hava kapalı, yağmurlu ama hemen ertesi gün, pazartesi güneş açıyor. Nitekim önümüzdeki pazartesini de güneşli gösteriyor meteoroloji.


Büyük hayal kırıklığı... Böyle kapalı bir havada boğaz güzel görünmez. Aynı zamanda bebek bu soğukta tepede üşüyebilir. Otağtepe maceramı mecburen erteliyorum. 

Sabah madem Tema Vakfı Korusu'na gidemiyoruz bari Emirgân Korusuna gidelim bir yürüyüş yapıp dönelim dedim.  

Yanımıza hiçbir şey almayalım dedim ama eşim yok ben orada kahvaltı yaparım dedi, Hemen çay demledik bir kaç parça kahvaltılık aldık yola düştük.

Bu sene bahar ne kadar da erken geldi, hatta bitti. Geçmiş blog yazılarıma bakıyorum da geçen yıl tam da 23 nisanda Hidiv Kasrı'na gitmişiz, laleler nergisler tomurcuk halinde ve erguvanlar henüz açmamışlar, japon kirazları (bu sene hiç göremedim) arzı endam ediyorlar.



Geçen yıl bu zamanlar laleler tomurcuk halindeler.

16 Nisan 2016 Cumartesi

HİDİV KASR'INDA SABAH YÜRÜYÜŞÜ, ANADOLU KAVAĞI'NDA KAHVALTI



 Bahar geldi geçiyor, sitedeki tek tük laleler, nergisler sümbüller solmuş, evin önünde açmış olan minicik erguvan ağacı yapraklanmış. Bu sene doğru düzgün bir yere gidemedik. Tek gezebileceğimiz vakit olan hafta sonları ya hava kötüydü ya da işler çıktı. Misafirler geldi biz ziyaretlere gittik derken Kayaşehir'den çıkamadık. Bu sene ne çin manolyası gördüm ne defne ağacı ne de mimoza... Bahar dallarını, çiçek açmış güzel ağaçları ancak blogda paylaşım yapanlardan gördüm. Maalesef Kayaşehir'de bahar pek anlaşılmıyor. Kuru bir yer burası. Bol bol hafriyat kamyonu kum toz toprak inşaat var. 

13 Nisan 2016 Çarşamba

SARIMSAKLI ANTRİKOT

Misafirlerim için özel yemeklerimden biridir sarımsaklı antrikot... Şimdiye dek kime yaptıysam mutlaka tarifini aldı. 

Ben de sevgili arkadaşım Yaseminden almıştım tarifi. Özel teşekkürlerimi iletiyorum kendisine.

Sarımsaklı  Antrikot


Tarif 2 kişiliktir.

 * Önce tenceremize 4-5 adet domates rendeliyoruz. 

* İncecik 2- 3 adet ince biber doğrayıp ekliyoruz.

* 3-4 diş sarımsağı doğrayıp ekliyoruz.

* Tüm malzemelerin üstüne bir fincan kadar zeytinyağı, 2 yemek kaşığı kadar üzüm sirkesi ekliyoruz.

* Sosumuzu güzelce karıştırıp antrikotlarımızı içine yerleştiriyoruz. 


* 1 saat kadar oda sıcaklığında marine olmasını sağladıktan sonra tenceremizin altını yakıp ağır ateşte yavaş yavaş pişiriyoruz.

* Su eklemiyoruz. Yine de ara ara kontrol edin. 

* Yaklaşık bir buçuk 2 saat saat sonra etimiz yumuşacık oluyor. İçine tuz karabiber ekleyip dinlendiriyoruz.

* Yarım saat sonra üzerine incecik doğranmış maydanoz ekleyerek servis yapabiliriz.

* Yanına sade pirinç pilavı ve patates püresi iyi gider.

Afiyet olsun....

Ben bu yemeği bu sefer çift taraflı  tavamda yaptım. Dün satın almıştım. Şok marketlere sınırlı sayıda gelmişti. Muadili diğer tavalara göre gayet ucuz; 75 tl ye aldım.


Çok da memnun kaldım. Herkese tavsiye ederim.

En düşük ateşte 1,5 saat sonra hiç su eklememe rağmen (sadece kendi suyu) yemeğin suyu hiç azalmamıştı. Bu yüzden etim biraz haşlama gibi oldu. Ama eşim diyette olduğu için bu hali daha da hoşuna gitti. Çok hafif ve lezzetli buldu. Ama yine de bu tavada bir daha yaparsam domatesi dilimler halinde ve sadece 1 adet koyarım.

Bizim minişin çorbalarına artık et koyuyorum. Bebişlere ilk zamanlar mutlaka kuzu kıyması verilmeliymiş. Ben yine de bu bilgiyi önemsemeyip ilk başta dana kıyması kullanmıştım. Bir gün bebişe et suyu yapayım çorbalarına ekleyeyim dedim. Kasaba gidip dana kemikten et suyu yapmak istediğimi söyleyince bebiş içinse eğer, cuma günü gelin o gün kuzu kemik oluyor bebeğe dana kemiği olmaz deyince işin ciddiyetini anladım. 

O gün Defne için kuzu eti aldım. Minicik minicik parçaladım dondurdum. Çorbalarına ekledim. Fakat et ne kadar iyi pişsede kuzucuğumun dişleri çıkmadığı için yiyemedi. 

Bugün Defne için 3 defa çekilmiş kuzu kıyma aldım. Kuzu kıymanın kilosu 63,99 TL. Vay anasını sayın seyirciler...  6 saat ek ders ücretinden daha fazla. Mecbur bebiş için alacağız, 250 gr aldım. Her çorbaya bir kaşık konulmak üzere poşetledim buzluğa attım. Şifa olsun bebeğime inş. 

Bebişe kıyma almışken bize de antrikot aldım. Bir kilo dana antrikot 56,90 TL. İki dilim aldım 23,56 TL tuttu. 

Ben et almaya almaya (hep kurban eti kullandığımdan) bu fiyatlar bana mı acayip pahalı geldi bilmiyorum. Yemek programlarına baksak her yemeğe 2 kilo et kullanıyorlar.  Şaşırdım kaldım.
Kurban Bayramının önemini de gayet iyi anladım.

Umarım bu et fiyatlarının yüksekliğine de acilen bir çözüm bulunur... 

Allah herkese versin inş.