29 Eylül 2014 Pazartesi

ŞEHRİYE ÇORBASI

Dün kremalı, mantarlı, körili  güzel bir tavuk yemeği yanına da fırında patates yapmıştım. Kremasına bana bana yerken güzeldi. Sonrasında ise kremaya alışkın olmayan bünyenin yaptığı bir karın ağrısı hem de karın ağrısını aratmayan psikolojik bir baskı ( malum kremalı yemek = kilo ) 
Anladım ki bana ağır yemekler yaramıyor. Sabahleyin de korkumdan tartılmadım. 
En az yarım kilo aldığımı göbeğimin şişliğinden anladım. 
Eşim  bugün çok hafif yiyelim dedi. 
Ben de akşama çok sevdiğim şehriye çorbası yaptım.
Yanında da yeşil bir salata ohh miss.

Şimdi bu çorba çok basit  blogda  paylaşılır mı hiç diyenler olabilir. 
Hem de terbiyesi de yok. 
Benim gibi yemek  konusunda çok cahil olanlar okusun.

Çok sağlıklı, çok hafif, çok lezzetli terbiyesiz şehriye çorbası


ŞEHRİYE ÇORBASI


Yeşil biber ve kırmızı biberi incecik doğruyoruz, biraz zeytinyağı ile kavuruyoruz. 
İçine rendelenmiş domatesi ekliyoruz, azıcık pişiriyoruz. 
Üstüne su, su kaynadıktan sonra arpa şehriyeleri ekliyoruz. 
Ben sulu sulu sevdiğim için arpa şehriyesini çok az atıyorum. 
Pişmeye yakın çok ince kıyılmış maydanoz sapı ekliyoruz. 
Çorbamızın altını kapadıktan sonra ise bol bol maydanoz ekliyoruz. 
10 dakika dinlendirip limonlu limonlu içiyoruz.



Kemal de çok beğendi, 2 tabak içti.
Bu çorbaya terbiye yapabilirdik, tavuk suyu ekleyebilirdik, baharat ekleyebilirdik. 
Ama hafif içimi kolay bir çorba istediğim için başka herhangi bir işlem yapmadım. Ben böyle seviyorum.


Afiyet olsun...


13 Eylül 2014 Cumartesi

DOMATES ÇORBASI

Aslında bunlar basit tarifler. Ama evliligimin ilk haftalarında en basit tarife bile ihtiyaç hissediyordum.  O yüzden paylaşıyorum.

DOMATES ÇORBASI


Tenceremize 2 kaşık kadar tereyağı ekliyoruz (Ben yağsız sevdiğimden 1 kaşık kullandım)

Tereyağı eriyince içine 2 kaşık un ekliyoruz. Çırpıcı ile bir güzel karıştırıyoruz.

Biraz böyle karıştırdıktan sonra rendelenmis domatesimizi ekleyip kaynamasını bekliyoruz.

Azıcık su ekleyip 5- 10 dakika kadar pişiriyoruz.

En son içine rengi açılıncaya kadar süt ve koyuluğunu ayarlamak için su ekliyoruz.

Arzuya göre tuz pul biber nane ve karabiber ekleyip sıcak sıcak servis ediyoruz.

Çorbamız hazır.

Afiyet olsun...

12 Eylül 2014 Cuma

MR...


Bugün MR'ım vardı. 3 ay öncesinden randevu almıştım. Bakırköy Sadi Konuk hastanesine gittim. Hiç sıra beklemedim, işlemlerimi hemen yaptılar. MR odasında gayet sevecen bir görevleri -sizi çağıracağız dışarıda bekleyin dedi. Öğle arası geldi ama ara vermediler. Bekleme odasında ağlayan bebekler, acı çeken yaşlılar, sedyede gencecik delikanlılar gördüm; içim acıdı. Hekimlik gerçekten çok kutsal bir meslek, insanların acılarına çare bulmaya çalışıyorlar. Yaklaşık 1 saat bekledikten sonra çağırdılar. Soyunma odasında rahatça üstümü çıkardım, yeşil renkli hasta kıyafeti giydim ,odada çantamı bıraktım odanın anahtarını da yanıma aldım. Gayet sakin rahatlatıcı bir şekilde işimi gördüm.

Bu sırada  hastanelerin önceki halleri aklıma geldi. Bundan 15 yıl önce hastaneye gitmiştim ciğer filmi gerekiyordu. hasta bakıcıya benzeyen ( doktora hiç benzemeyen) biri soyun gel dedi. Hiç unutmuyorum o sinir adam bir de kapıyı açıp içeri bakan 3 adamla birlikte 4 kişi bizim memişleri bir güzel gördü. O kadar sinir olmuştum ki tamam çıplak çekmek zorundalarsa o röntgen cihazına kadar çıplak yürümek zorunda değilim. Bir paravan yapmak bu kadar mı zor  hem içeride hasta olduğu bilindiği halde  o dış kapı niye zırt pırt açılıyor madem paravan yok bari bir bekçi koy kapıya. Orası hastane ben de hastayım diye elaleme  her tarafımızı göstermek zorunda mıyız  diye resmen sinir krizi geçirmiştim. Nasıl günler geride kalmış insaniyete doğru sıçramışız resmen -öyle hissettim bugün-

Bir keresinde de Koşuyolu Altunizade taraflarında bir hastaneye gitmiştik. Kan verdim sonra tüpü elime -tutuşturdular bunu laboratuvara götüreceksin dediler. yani çok acayibime gitti -ya yolda düşürürsem, neden bütün tüpleri bir yerde toplayıp da bir görevliyle  indirtmiyorlar ...- Sebep sonradan anlaşıldı tabii. Lab' a girişte galoş giymen gerekiyormuş, tabii ki galoş için bir ücret ödüyorsunuz. eee sonra bir kaç saat sonra laba  bu sefer sonuç için yine giriyorsun yine galoş yine para... Hey allahım hey  ne günler geçmiş.

Daha pek çok hatırlamak istemediğim kötü hatıra... Umarım hepsi geçmişte kalmıştır. ve umarım mr sonuçlarım iyi çıkar.

* Yukarıdaki resme gelince ...Konu ile hiç alakası yok. Böyle can sıkıcı bir konuya böyle çok sevdiğim bir resim ekleyeyim dedim. Resim beauty facebook sayfasından alıntıdır.

11 Eylül 2014 Perşembe

KABAK ÇORBASI

Eşim kafaya koydu forma girecekmiş.

Zaten oldum olası yağlı şeyler yemez.

Bir keresinde saatlerce uğraştım, islim kebabı yaptım şöyle bir baktı; yemedi. Güzelim yemeğin hepsini bendeniz mideye indirdi.

Bir keresinde de patlıcanlı bir kebab yapmıştım ve gerçekten çok güzel olmuştu. Patlıcanları kızartarak bir yemek yapınca malumunuz yemek biraz yağlı oluyor; Bir lokma bile yemedi, hepsini afiyetle ben yedim.

Yağlı yemek yemek istemiyormuş. ooh canıma minnet... Böylece kızartma yapmaktan kurtuldum.

Sonra geçenlerde bir daha hamur işi kek börek tatlı yapma dedi.  Oooh  ne diyeyim süper. Zaten çok zorlanıyorum onları yaparken.

Eşimin çabasını dikkate alıyorum ve yemeklere koyduğum yağ miktarını da gitgide azaltıyorum.

Bir de eliptik bisiklet aldık sabah akşam egzersiz yapıyoruz.

Yalnız sorun şu ki eşim gitgide zayıflıyor inceliyor ben de bir tık yok. Umarım ben de bir an önce kilo vermeye başlarım.

Bugün kabak çorbası yaptım. Hem çok sağlıklı hem çok lezzetli...

Herkese çok tavsiye ederim.

KABAK ÇORBASI


Önce tencereye tereyağı koyuyoruz. Bu çorba sıvı yağ ile güzel olmuyor (denenmiştir oradan biliyorum). Evet tereyağını koyuyoruz ben bir kaşık kullandım, diyette değilseniz 2 kaşık kullanıyoruz..

Sonra içine 1 adet soğan 2 diş sarımsak 1 adet patates 3-4 adet kabukları soyulmuş kabak ekliyoruz. (Hepsi küp küp doğranacak)

5- 10 dakika soteleyelim.

Sebzeler tencereye yapışmaya başlayınca üstü geçecek kadar su ekleyelim 10-15 dakika pişirelim.

Sebzeler yumuşayınca blendırdan geçirelim.

İçine 1-2 su bardağı süt ekleyelim.

Koyuluğunu su ekleyerek ayarlayalım.

Bir taşım kaynayınca içine karabiber ekleyelim.

Ben bir de dereotu ekledim çünkü kabağa çok yakışıyor.

Afiyet olsun...