16 Mayıs 2016 Pazartesi

BÜYÜK ÇAMLICA, ÜSKÜDAR GEZİSİ

Annemle babam memleketten geldiler.  Babam bir ara Aziz Mahmut Hüdayi türbesinin nerede olduğunu, ulaşım imkanlarını falan sormuştu. Aklıma geldi. Pazar günü için Çamlıca-Üsküdar gezisi planladım.

Hafta sonu gezi güzergahımız;
* Büyük Çamlıca Tepesinde kahvaltı
* Aziz Mahmut Hüdayi Türbesi
* Yeni Valide Camii
* Mihrimah Sultan Camii
*Şemsi Paşa Camii
* Tarihi Kanaat Lokantasında yemek
şeklinde idi.


Biraz daha vaktimiz olsaydı Kız Kulesinden İstanbul'u seyreyleme ve  Salacak sahilleri merdivenlerinden gün batımını izlemeyi de eklerdim.

Pazar günü sabah erkenden uyandık. Hızlıca hazırlandık.

Elimi çabuk tutmama rağmen yine de 8:15 de ancak evden çıkabildik.

Geç kaldık yani.

Oysaki  Cumartesi akşamından Defne'nin kıyafetlerini kendi kıyafetlerimi hazırlamıştım.

Hatta eve belki aç geliriz diyerekten gecenin 12'sinde  çorbamı, yemeğimi bile yapmıştım.

Sabahın serinliğinde yola çıktık.

Hava çok güzeldi.

Rüzgar vardı ama sorun yok bu yaz günü esinti çok iyi gider değil mi...

Pazar günü olmasına ve sabah erken saat olmasına rağmen trafik vardı -İstanbulun hiç bitmeyen trafiği-

Yaklaşık 45 dakika sonra Çamlıcadaydık.


Hava pırıl pırıldı ve boğaz çok güzel görünüyordu.


Manzara çok güzeldi.

Manzaraya biraz doyduktan sonra aşağıda çamların altına geçtik.

Kahvaltımızı yaptık.


Büyük Çamlıca Tepesi bu pazar aşırı kalabalıktı.

 Biz gittiğimizde bütün masalar doluydu.

Biraz gezip tozduktan vakit geçirdikten sonra güzel temiz bir masa bulabildik.
Cumartesi temizlik yapılmamış sanırım çamlığın  her yanı çöp doluydu.

İstisnasız bütün bankların altında bir ton çekirdek kabuğu vardı.

 Sigara izmaritlerinden biri bankın tahtalarının arasına gömülmüştü.

Canımı sıkmamaya çalıştım ama o kadar yol gelip de çöplerin arasında kahvaltı hazırlayınca insanın asabı epey bozuluyor. 

Kahvaltımızı yaptık.

 Bu sırada epey bir üşüdük
.
Alt taraflar cayır cayır yanarken biz tepede donduk.

Hatta eşimin daha ayrılmadan orada boğazı şişti.

Sosyal tesislerde ise insanlar açık havada kahvaltı yapıyordu.

Gayet güzel ve nezih bir kahvaltı artı 2 adet çay 12 TL.

Ortam da gayet hoştu.

Aslında buraya gelirken hiç bir şeyi evden getirmeye gerek yokmuş.

Fakat mekan çok kalabalıktı.

Bir de eskiden alttan alttan çalan, huzur veren Osmanlı Müziği yerine garip bir  çistak çistak müzik koymuşlardı şaşırdım. 

Ayrıca emzirme odası çok küçük ve havasızdı.

Çocuğu ışık hızı ile emzirip çıkardım, bu süre zarfında bile içim dışıma çıktı.

 Kahvaltı soframızı toplayıp,
manzarayı biraz daha seyredip tepeden ayrıldık.

Böylece annemle babam ilk kez dün bir tepeden  İstanbul'a baktılar.

Ben gelmeyeli yıllar olmuştu.

Bir daha gelir miyim ...Hayır.

 Hafta sonu gelmem. Gelirsem hafta içi gelirim.

Çok kalabalıktı kafam şişti.

Bir de neden Çamlıca girişini düzenlemiyorlar anlamıyorum.

Çok köhne kötü bir girişi var.

20 yıl önce de geldiğimde dikkatimi çekmişti.

Hâlâ aynı tas aynı hamam.

Çamlıcada otopark ücreti 10 TL


KISACA:  Manzara güzeldi ama ortam pek güzel değildi; çok kalabalıktı, benim kafam kaldırmıyor.


Oradan Üsküdara geçtik.

Önce Aziz Mahmut Hüdayi Türbesine gittik.

Çok izbe bir yer.

Buraya da neredeyse 20 yıl önce gitmiştim.

O zaman da kötü görünmüştü bana.

Millet akın akın geliyor.

Ayak kokusu girişte çok fena...

Nefes alamadım.

Eskiden hafif bir tepede imiş muhtemelen belki de boğazı görüyordu kim bilir.

Küçük şirin huzurlu bir tekkeydi zannımca.

 Zaman içinde evlerin arasında sıkışmış kalmış.

Babamın 2 rekatlık namazını bekledikten sonra aşağı indik. 

Yeni Valide Sultan Camii' ne gittik.


Kuş kafesi şeklindeki üstü açık Gülnuş Valide Sultan Türbesi  her gördüğümde olduğu gibi yine beni gülümsetti.

Valide Sultan tam benim kafadanmış.

Ben de üstümde toprak olmasını

 kuşların ötmesini,

 üzerime yağmurun yağmasını isterdim.


 Şu şadırvanın inceliğine şu avlunun güzelliğine bir bakar mısınız?

Atalarımız ne güzel ince düşünmüşler,

 göze hitap eden bakıp bakıp dinlendiğimiz huzur duyduğumuz mekanlar oluşturmuşlar.


Caminin büyüklüğü ile orantılı güzel bir bahçe.

 Tarihi çınarlar...

Oldum bittim burayı çok sevmişimdir.





Üniversiteyi ilk kazandığımda yani 1994 yılında Üsküdarda bir yurtta kalmıştım.

 O zamanlar buraların kıymetini bilmemişim.

Yanından geçip gitmişim pek çok şeyin yanından dokunmadan geçtiğim gibi.

 Hiç farkında değilmişim bu güzelliğin

Bazen tekrar başa döndüğümü genç enerjik güzel halimle buraya gelip namaz kıldığımı her mevsim ayrı bir güzelliğini keşfettiğimi hayal ediyorum.

Sahilde turladığımı yeni mekanlar keşfettiğimi düşünüyorum.

 Bir yıl böyle güzel bir mekanda yaşadım da sahil boyu bir kez yürümedim inanamıyorum.

 Okul-yurt, yurt-okul ekseninden dışarı çıkmamışım ona yanıyorum.

Bütün insanlar gibi geçmişte yapabilecekken yapmadıklarımı düşünüp yine hüzünlendim.

Yeni Valide  Camii bahçesinde biraz dinlendikten sonra Mihrimah Sultan Camii ne geçtik.

Tam öğle vaktiydi. Orada cemaatle namaz kıldık. Bayan tarafı hınca hınç doluydu.


Bir kez daha bu camiye aşık oldum.

Kavurucu yaz günleri ne ferahtır bu caminin taştan avlusu.

 Ne kadar güzel görünür deniz

 ve III. Ahmet Çeşmesi.

Her seferinde kendimi eski İstanbul'da denizin hemen yanı başındaki bu camide hayal ederim.

Saltanat kayıklarının zarafetle camiye yanaşını,

o zamanlar manzaranın kim bilir ne kadar güzel olduğunu

o zamanlar yaşasaydım avluda oturup saatlerce deniz şıpırtısı

  ve kuş sesi dinleyeceğimi hayal ederim.


Kendimi hayaller alemine kaptırdığım birkaç mekandan birisi burası



Buradan  Yeni Valide Caminin alt tarafında bulunan balıkçılara gittik.

 Annem bize Balık ekmek ısmarladı.

Hiç aç değildim
.
Buna rağmen çok beğendim.

Çok güzel hazırlamışlardı.

Ayrıca fiyatları da çok uygun balık ekmek 7 TL

Burada karnımızı doyurduktan sonra Şemsi Paşa Camii ne gittik.



Kaç göz böyle güzel bir manzaraya şahit olmuştur ki...










 Burayı da hep çok sevmişimdir.

İstanbulun en sevdiğim mekanlarından biridir.

Üniversitedeyken bu caminin yanındaki çay bahçesinde otururduk saatlerce.

Tam deniz kenarında minicik huzurlu bir cami.

Mimar Sinanın son eseri.

Küçücük minyatür bir külliye...

Küçücük bir alanda bir cami bir kütüphane bir türbe ve abdesthane mevcut.

Burada baya oturduk. Ruhumuzu dinlendirdik.

Buradan da meşhur Kanaat lokantasına gidip meşhur kaymaklı ekmek kadayıfından yedik.

Ardından eve döndük.

 Üsküdar mükemmel bir mekan ama bir daha hafta sonu gitmem.

Aşırı kalabalık ve gürültülü idi.

Kafam hâlâ uğulduyor.


Dünden aklımda kalan şeyin bir tatlı huzur olmasını dilerdim lakin  ilk aklıma gelen şey uğultu insan seli ve trafik maalesef...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder