27 Haziran 2020 Cumartesi

DENİZ ve MAVİ...




ellerinden kayıp giden bir zamandan bir parça saklayabilmek,
çok sevdiğin bir çiçeği koparmadan koklamak,
yıllardır beklediğin bir dosta kavuşmak
ya da
bir çift gözde serinliği dalgaları derinliği hissetmek gibi
hayata dokunabilmek....













1 Haziran 2020 Pazartesi

MAYIS 2020




Evet bir ayın daha sonuna geldik.
Kovid-19 sebebi ile bu ay da evdeydik. 
Elimden ne kadar gelirse o kadar güzel geçirmeye gayret ettim bu zamanı.
Sosyal medyada çok fazla oyalanmamaya çalıştım.
Bol bol kitap okudum.
Her akşam üstü parka indiğimde novella denilen mini romanlardan okudum.
Bir sürü novella okumuş oldum.
Akşamları Defne uyuduktan sonra ise diğer kitaplarımı okudum. 
 Her okuduğumu da çok beğendim.
(Vişne Bahçesi hariç)
Hatta neden bu kadar geç  kalmışım neden şimdiye dek bu kitapları okumamışım diye baya hayıflandım.
Anton Çehovla tanıştım bu ay ki beni derinden etkiledi.
İlk kez Stefan Zweig hikayeleri okudum. Hayatı başka  gözlerden  gördüm.
Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sını geçen ay okuyup çok beğenmiştim. Bu ay da Kuyucaklı Yusuf'u okudum. Çok  çok iyiydi. Edremit'li olduğum  için ve hikaye Edremit'te geçtiği için  daha da çok beğendim.

Nietzsche Ağladığında'yı ise 2. kez okudum. Aradan epey bir zaman geçmiş. Bu kitabı okuduğumda Nietzche'yi ve felsefesini bilmiyordum. Fikirleri  çok  uçuk  gelmişti. Şimdi ise çok  daha tanıdık  bildikti.

Daha önceden okuyup   bana hiçbir  şey ifade etmeyen Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği  bu sefer ise çok  daha anlamlı idi.

 Daha önce beni çok çok etkileyen Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur'unda ise o eski tadı bulamadım. Yaşanmışlıklar okuduklarımızı da farklı değerlendirmemize sebep oluyor demek ki. Bu sefer Nuran'ı iradesiz güçsüz buldum, sinir oldum. Mümtaz'ı ise bu sefer pek bir pısırık buldum. Ona da ayrı sinir oldum.
Böyle nasıl düşünebilirim  diye de kendime hayret ettim.

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur'unun bana kattığı en güzel şey  romanda geçen Ferahfeza Mevlevi Ayinini araştırırken  Bezmara grubunu Tanburi Cemil Bey'i Dede Efendi'yi Kemençeci Nikolai'yi keşfetmekti. Klasik Osmanlı-Türk müziğini  ne kadar sevdiğimi anladım.
Gece gündüz  dinlemekden hiç bıkmadığım bir müzik türü oldu bu.
Eski Osmanlı müziğini dinlerken tamamlandığımı bu notalarda nihayet aradığımı  bulduğumu hissettim.

17 yıl önce yurttan çıkıp da kendi evime yerleştiğimde  bu yeni başlayacağım hayatta istediğim sadece iki şeydi; Kocaman bir kitaplık ve çok kaliteli bir ses sistemi...

Kilimde oturacak yer yatağında yatacak ama bu iki şeyi mutlaka edinecektim. Bunlardan sonra ise  param yeterli gelirse belki duvarıma gerçek hat tehziplerden oluşan bir iki tablo da alırdım.

Bekarken arkadaşlarımla derdik ki biz evlenirken koltuk takımı yemek odası  konsol almayacağız ona vereceğimiz para ile duvara gerçek  hat ve tezhip  eserler alacağız. Sisteme boyun eğmeyeceğiz:)

Bazılarımız sisteme boyun eğmedi evet ama bugün  bakıyorum  da sisteme boyun eğenler mi kazançlı çıktı  yoksa sistemle uyum içinde  olanlar mı hâlâ  pek emin değilim.

O bekar evimde çoğu  zaman tek başıma  bazen arkadaşlarımla çok güzel müzikler  dinledim. Bazı akşamlar dakikarca  hiç konuşmadan müziğin ahengine kendimizi bırakır  nağmelerle akıp giderdik.
Bazen de  bir yanda arkada radyo voyage çalarken bir yandan da kitaplıktan rastgele bir kitap  seçer kitapta altını çizdiğimiz beğendiğimiz kısımları okurduk,  şiir tahlil ederdik.
Çoğu  insanın hiç bilmediği entelektüel bir doyumla keyifli zamanlar  geçirirdik.
.......

Ne kadar da çok şey yazmışım akşam akşam.

Yaşlandım galiba durup durup hatıralar  geliyor.

Geçmişten sanki çok özlemle bahsetmiş gibi anlatmışım ki  bir konuya açıklık getirmeliyim; o da geçmişe özlem falan duymuyorum.
Hatta geçmişimi hiç sevmiyorum.
Bazıları der ya saadet dolu bir çocukluk geçirdim gençliğim mükemmeldi vs...
Ben de öyle  bir his yok. 
Geçmişe  dönmek istemem.
Hatta mümkün  olsa geçmişimi sildirmek tamamen  bomboş kalmak isterdim.

Bunu çok düşünmüşümdür. Teknoloji gelişse hafıza sildirme olsa ya da beynimi kodlasam, elimde olsa hayata yeniden başlasam nereden başlardım nereye kadar sildirirdim  diye. 
Yıllardır düşünüyorum.
Başlamak istediğim bir an bulamadım.
Yolların ayrım noktasındaki ben... 
Öyle olmayabilirdi böyle olabilirdi dediğim bir an bulamadım.
Sanki herşey en baştan yanlış gibi.
Geriye gidiyorum gidiyorum  o saf mutlu gerçekten mutlu bir başlangıç anı bulamıyorum.
Bulamadım.




OKUDUKLARIM

*  Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
    Milan Kundera
    İletişim



* Semerkant
   Amin Maalof
   YKY



* Nietzsche Ağladığında
   Irvin D. Yalom
   Ayrıntı




* Huzur
   Ahmet Hamdi Tanpınar
   Dergah





* Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
   Stefan Zweig
   Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları



* Bir Kadının Yaşamından 24 saat
   Stefan Zweig
   Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları




* Olağanüstü Bir Gece
    Stefan Zweig
    Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları





*Sineklerin Tanrısı
  William Golding
   Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları




* Kuyucaklı Yusuf
   Sabahattin Ali
   Yky






* Altıncı Koğuş
   Anton Çehov
   Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları


* Vişne Bahçesi
    Anton Çehov
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları







İZLEDİKLERİM

* Seven Years in Tibet

* The Biggest Little Farm


DİNLEDİKLERİM


 Klasik Osmanlı Müziği

 Bezmara  Yitik Seslerin İzinde
 Tanburi Cemil Bey
 Dede Efendi
 Kemençeci Nikolai