12 Aralık 2020 Cumartesi

12.12.2020


Müdire Hanım bize ögretmenler günü için minik şirin kalanşolar almış.



Ben de öğretmen grubunda kalanşo bakımı ile ilgili bilgiler verdim.

Sanki çok bilirmişim gibi paylaştığım  birkaç tavsiyeden sonra ertesi gün bütün kalanşolarım hastalandı. 
( Aslında arkadaşlarım tavsiyeler için  çok teşekkür etti. Kendi kendimin üstüne gitmeyim bu kadar)   

Ve ben  hiçbir şey yapamadım. 

Eminönü'ne gidip ilaç  almam gerekirdi ama hafta içi dersim 14:40 gibi bitiyor ve  o saatte ben de bitiyorum. Zaten 17:00 kısıtlaması  var. Defne ile çıkamam. Zaten kısıtlama olmasa bile o saaten sonra bu kış günü
Eminönü'ne gidilmez. Tek uygun olduğum zaman haftasonları, onda da sokağa çıkma  yasağı  var. 

Başka yerlere de bakabilirdim ama evden çıkamadım. 

Kısaca  ilacı  alamadım.

 Geleneksel yöntemler denedim ama onlar da işe yaramadı. Hastalık bütün  yapraklarına yayıldı.  Kurtarılamacak hale geldiler.  Evvelki gün hepsini tamamen budadım. 

Hepsi de tomurcuk doluydu açsınlar da fotoğraflarını çekeyim  diye bekliyordum.

Böylece bu görüntüler de mazide güzel bir hatıra olarak kaldı..


Kalanşolarım mevta oldu onların fotoğrafını çekemedim ama bugün diğerlerini çektim.









































Dün akşam üstü biraz kendimi kötü hissettim. Zaten bir kaç zamandır hafif öksürük hafif boğaz ağrısı halsizlik kulaklarda yanma vs var.  Baktım gitgide kötüleşiyorum kalk Betül kalk dedim. O halsiz hasta halimle evi temizledim. Allahım yarabbim geleneksel değerlerimiz nasıl bilinç altıma işlediyse bir ıhlamur  alıp uzanıp dinlenmek yerine ne olur ne olmaz evim temiz olsun diye gece 23:30 a kadar ev işleri ile uğraştım. 

Bu pandemi sürecinden  akıl ve beden sağĺımız  yerinde çıkabiliriz  inş.

Herkese mutlu haftasonları...



6 Aralık 2020 Pazar

KASIM 2020

Bu ay buraya yazılabileceğim pek bir şey yok. 

Tabii ki zamanımı boş geçirmedim. Ama şartlardan ötürü dolu dolu da geçirdiğimi söyleyemem. Bu ay  bol bol felsefe derslerime çalıştım.  Nasıl olsa pandemiden dolayı sınavlar yapılmıyor ben de boşuna ikinci üniversite kaydımı yenilemedim. Onun yerine eski konularımdan başlayarak derslerime yeniden çalıştım. 

* İlkçağ Felsefesi

* Ortaçağ Felsefesi 1

* Ortaçağ Felsefesi 2

* Modern Çağ Felsefe

kitaplarıma yeniden çalıştım.  Burada geçen konularla ilgili bol bol video izledim.


Bu ay felsefi çalışmalarıma ağırlık verdiğimden sinema izleyemedim.  Sadece 

* Kelebeğin Rüyası

* Unutursam Fısılda

izledim.


Canlı derslerde çok yorulduğum için herhangi bir şey dinlemeye de tahammülüm yoktu. Radyo dahil hiçbir şey dinlemedim diyebilirim.  Gerçekten yorucu zor bir aydı. Hayatımda ilk kez bu ay sürekli başım dönüyor günde birkaç kez deprem oluyor sanrısına kapılıyorum. 

Uzakta eğitim o kadar yıprattı ki cep telefonumdan nefret eder hale geldim.

Mesela bugün sabah kalktım. 

* Önce Ebadan öğrencilerin ödevlerini yolladım. belki yarım saatimi aldı bu iş.

* ardından öğrencilerin projelerinin belirlenmesi, e-okula girilmesi vs neredeyse 1 saat

* ardından okulsis ve ebadan ders tanımlama ki eba cuma gününü kabul etmediği halde yarım saatten fazla da bu sürdü. 

* ardından mesajlar... Öğrencilerden gelen sorular sorunlar... vs vs.. 500 falan mesaj sildim. Bir saaten fazla da  bu sürdü.

Şu anda saat 16 00 ve ağlamak istiyorum. Bugün pazar ve şimdiden kafam çok şiş... ve çok yorgunum...

Uzaktan eğitim sürecinde hiçbir şekilde deşarz olamıyorum.  Yeminlen yaşlandım bu süreçte...

 Bu kadar...


 Her şey gönlümüzce olsun... 


Mutlu pazarlar...





17 Kasım 2020 Salı

SANCAKLAR CAMİ

 Bugün Defne ile  Sancaklar Cami'sine gittik.


Burayı ilk olarak Derviş Zaim'in filmi Rüya'da görmüştüm. Böyle  bir camiyi daha önce hiç duymadığımdan burayı bilgisayarda oluşturulmuş sanal bir yer olarak düşünmüştüm. Hatta filmi izlerken bir mimar bu filmi izlese de şu camiyi hayata geçirse ne güzel olur demiştim.

Sonrasında ekşi  sözlükte filmin yorumlarını okuyunca böyle bir caminin varlığından haberim oldu. 

31 Ekim 2020 Cumartesi

HAZİRAN TEMMUZ AĞUSTOS EYLÜL EKİM 2020

Uzun zamandır bu ay neler yapmışız paylaşımı yapmamıştım.  Bir sürü yarım bırakılmış kitap tamamı dinlenmemiş albüm serisi tamamlanmamış filmler vardı. Bir tamamlayayım öyle paylaşayım diye diye bu aya geldik. 

Bakalım son zamanlarda neler yapmışız...

Son zamanlarda çok güzel klasikler okudum. Daha önceleri de okumuştum pek çoğunu ama şimdi çok daha farklı  ve daha güzel geldiler bana. İnsan tecrübe  kazandıkça  okuduklarından çıkardıkları anlam da değişiyor.  


OKUDUKLARIM


* Suç ve Ceza
   Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

26 Ekim 2020 Pazartesi

KALENDER-YENİKÖY- İSTİNYE

 


25.10.2020

Bu sabah erkenden Boğazda yürüyüş yapıp erkenden dönmeyi planlıyordum. Fakat bu sabah İstanbul yoğun  bir sis altındaydı. Kendimi dışarı  atsam da bu siste gezdiğimden birşey anlamayacaktım.  Sabah evde biraz oyaladım sisin dağılmasını bekledim ve bana göre geç bir saatte 8:45 de yola çıktım. 

17 Ekim 2020 Cumartesi

BOĞAZİÇİ SARIYER TARABYA

 11.10.2020



Bugün sabah hava çok güzeldi. Yıllardır yapmak istediğim ama bir türlü icraate geçiremediğim boğazı baştan başa turlama ve İstanbul'u karış karış gezme hayalim için  bugün bir adım atayım dedim. Aslında hep başlıyorum; Sarıyer'den  Tarabya'ya  yürüyorum  ama sonra gerisini getiremiyorum.

Bugün bir kez daha yeniden Sarıyer'den başladım . Tarabya'dan öteye geçtiğimde -bu sefer başaracağım inş- bu postu yayınlayacağım. 

23 Eylül 2020 Çarşamba

SARIYER

 22.09.2020

Dün Defneciği boğaza götürmeye söz vermiştim. Sabah uyanır uyanmaz hemen kahvaltımızı yapıp yola çıktık. 


Aslında sabah külçe gibi uyandım. Herkesin malumu uzaktan eğitim-öğretim  faaliyetlerinin başlaması ile eba çöktü. Öğretmenler ögrenciler idareciler herkes sisteme giriş yapmaya çalışıyor. (Ama yapamıyor)

Bu haftaki ders programım gelmedi. Çünkü idareciler de tıpkı bizim gibi sistemsel sorunlar sebebi ile işini  yapamıyor. 

21 Eylül 2020 Pazartesi

SULAR VADİSİ BAŞAKŞEHİR (2)



21.09.2020

Bugün Defne'yi boğaza götürecektim. Havalar iyice soğumadan şifa niyetine biraz boğaz havası alalım diye düşünmüştüm.

Gitmeden önce birkaç küçük işim vardı.  Okul temposu ağırlaşmadan halledeyim dedim ama o minicik birkaç küçük  iş baya vaktimizi aldı.

20 Eylül 2020 Pazar

SULAR VADİSİ BAŞAKŞEHİR (1)

 





20.09.2020 

Bugün İstanbul'a sonbahar geldi. Hava epey soğudu. Mevsimlik kıyafetler çıktı. Kalın sıcak  çoraplar giyildi. Uzun süredir ilk kez camlar kapandı. Çamaşırlar balkona asılamadı bugün, kurutmaya atıldı.  

Tüm gün hava neredeyse hiç açmadı. Hep karanlıktı. Defne ile dışarı  çıktık ama hava oldukça soğuktu  kimseler yoktu parkta ve yağmur çiseliyordu mis gibi toprak kokuyordu her yer. Bunalmadan sıcaklamadan hatta biraz üşüyerek açık havanın tadını çıkarttık.

Çoğu insan sonbaharı bu karanlık havaları sevmez ama ben tersine çok severim.  Ben güneşli  havalarda mutsuz olanlardanım.  Bu güzel  güneşli havada  evde oturmak olmaz o halde bir yerlere gitmeli birşeyler yapmalı ama ne yapmalı nereye gitmeli  diye  diye helak olup ama genellikle hiçbir şey  yapamayanlardanım. Yapmıyorum yapamıyorum  sonra niye yapamıyorum diye üzülüyorum. Hava güzel güneşli mis gibi ama  biz  neden  evde kös kös oturmak zorundayız diye çok ağlamışlığım vardır. 

14 Ağustos 2020 Cuma

ARABA KULLANMAYI NASIL ÖĞRENDİM?

42 yaşına geldim ama hâlâ araba kullanamıyorum. Utanç verici...

Birkaç kez öğrenmeye niyetlendiysem de çalışmaya vakit bulamadım daha doğrusu üstünde durmadım yani başarılı olamadım.

Hatta babam bir keresinde kendi arabasını İstanbulda ,yani bana bırakıp memlekete döndü yeter ki öğreneyim diye fakat ben yine de arabaya el sürmedim, pratik yapmadım.

Artık Defne büyüyor kreşi anaokulu vs hem bizim okulun ulaşımı zor hem de artık çok ihtiyaç hissediyorum. Araba kullanmak farz oldu. Ama o kadar gözümde büyüyor ki sanki hiç beceremeyecekmişim gibi hissediyorum.

Çevremdekiler amaaan araba kullanmada ne var abartıyorsun diyorlar.

Bir arkadaşım ben kullanıyorsam sen hali hali kullanırsın diyor.

Bana göre ise dünyadaki en zor şeylerden bir tanesi. Yani galaksiler arası seyahat etmek gibi korkunç uzak bir şey. Yani deseler ki üniversite sınavına çalış tıp fakültesine  gir. Bu bile  daha olabilirlik sınırları içerisinde  benim için.

Ama artık bir yerden başlayayım diyorum.

Beni bu sefer ciddi ciddi  araba kullanmaya tetikleyen şey ise  okulun son haftası bizden istenen performans değerlendirme formu oldu. Bu değerlendirme formu basit bir excell dosyası idi. Fakat okuldaki arkadaşlara bu dosyada işlem yapmak çok zor geldi. Benden yardım istediler. Programın aşamalarını tek tek anlattım olmadı fotoğrafladım ayrıca videosunu çektim yolladım ama arkadaşlar için yine de yeterli olmadı. Anlamadılar. Onlara çok karışık gelmiş.

Bana göre çok basit anlaşılmayacak hiç bir şeyi  olmayan bu programın onlara bu denli zor gelmesinin tek nedeni  -bana göre tabii- bu programı gözlerinde çok büyütmeleri idi. Program çok  basit olmasına rağmen  sadece önyargılı olduklarından anlamaya gayret etmediler, vakit ayırıp uğraşmaya dahi değer bulmadılar.

Böylece ben de bundan ders aldım. Demek ki ben de aslında çok basit bir şeyi  gözümde  büyütüyor olabilirim.

Sadece biraz araba ile ilgilenmem haşir neşir olmam gerek. Zamanla ne kadar da basitmiş derim belki (Şu  anda hiç öyle  düşünemezsem  de)

Kendime 30 ders hedefi koydum. 30 defa ders alırsam inş araba kullanmayı öğrenirim diye düşünüyorum.

Ama hala inanamıyorum. Eğer bir gün araba kullanmayı başarırsam hayatımda çok önemli bir işi başarmış olacağım ve kendimle çok gurur duyacağım. İnsanlık için küçük ama benim için  çok  büyük bir adım olacak.

Gün gün  yazıyorum.

İşte aşamalar....

1. ÇALIŞMA

Arkadaşlarım her ne kadar kocadan hoca olmaz bak bizi dinle araba çalışmak boşanma sebebidir özel hoca tut deseler de paraya kıyamadığımdan (asıl sebep) ve vakit sorunum olduğundan (konuştuğum sürücü kursu bana bir ay sonraya randevu verebildi) Kemal'le çalışmaya başladım.

İlk olarak boş bir arazi bulduk. Eski bir kurban pazarı. Benim gibi yeni başlayanlar çalışıyor burada.

Başlarken Kemal'e "Bak benim öğrenme sorunum yok pratik yapma sorunum var. Araba ile bütünleşmem bağ kurmam gerek. O yüzden mümkünse ben sormadan bana bir şey anlatma" dedim.

Öncelikle aynaların ayarlanması, koltuğu ayarlama vs çalıştım.

Sonra biraz hiç birşey yapmadan öyle  bomboş oturdum. Direksiyon başında sağa sola baktım. Konsantre oldum.

Böylece biraz zaman geçti. Kemal de bekledi bekledi en sonunda patladı napıyorsun dedi ben de sus araba ile bağ kuruyorum dedim.

Sonra gaz fren gaz fren dosdoğru gitme çalıştım. Boş arazide sağa sola döndüm.

Akşam bütün bacağım kasılmaktam gerginlikten ağrıyordu.

2. ÇALIŞMA

* Arabayı çalıştırma durdurma

* Boş arazide sağa sola dönme çalıştım.

Kemal'in sinir katsayısı bu arada baya yükseldi yükseldi... En sonunda bu sefer bir öncekinden daha şiddetli patladı. Hep aynı şeyleri yapıyormuşum. Bu şekilde öğrenemezmişim. Kendisi 2 kez yalnız başına çalışmış 3. Sefer Hadımköy'den Yenibosna trafiğine girmiş vs vs. Boş yolda sağa sola dönmemin bir anlamı yokmuş. Artık kafama göre takılma devri bitmiş. Bundan böyle onun talimatlarına uyacakmışım vs vs... Baya bir söylendi.

Akşam evde de kusura bakma ama  anla beni dayanamıyorum sürekli tin tin tin yavaş yavaş aynı yerde dönüp dönüp duruyorsun beni delirtiyorsun dedi. Ben de benim öğrenme  sorunum yok araba ile ilgili öönyargılarım var dedim.


3. ÇALIŞMA

Bugün çalışmaya başlamadan önce Kemal ilk iş olarak eline bir tespih aldı. (Ya sabır çekmek için) Böylece ömrümde ilk kez kocamı tespih çekerken gördüm.

Artık arabayı rahatça çalıştırabiliyorum.

Rahatça sağa sola dönebiliyorum.

Araziye araba girince paniklemiyorum.

Manevra yapmayı öğrendim.

Biraz da park etme çalıştık. Kemal 2 pazar arabası koydu. Arasına parketmeye çalıştım.

Kendimi rahatlatmaya çalışıyorum. Bacağımı sürekli kontrol ediyorum genelde çok gergin oluyor, gevşetmeye çalışıyorum.

4. ÇALIŞMA

* Bugün baya rahattım. Arabayı çok rahat çalıştırdım, durdurdum.

*  Boş alanda korkmadan kolaylıkla çalıştım. Artık gaz fren  otomatiğe bağlandı diyebilirim.

* Yoldan dönüş manevralarım çok rahattı.

* İleri parketme gayet basitti.

* Geri geri parketme çalıştım fakat henüz yeterli değil.

* Bugün ilk kez anayola çıktım. Arabaların tırların kamyonların yanından geçtim. 50 60'ı geçmemekle birlikte baya gittik. Yolları bilmiyorum öğrenmem gerek. Tabii ki ilk sefer olduğu için oldukça acemi idim. 1. Etaptan Bahçetepe'ye kadar gelebildim araba ile. Başarabileceğim galiba. İçimde çok cılız bir ışık yandı. Neyse ki daha 26 hakkım var.

5. ÇALIŞMA


.............


Evet 2018 baharında yazmıştım bunları.

5. Çalışma olmadı.

Kemal'in işleri güçleri engel oldu. Yazın öğle en sıcak zamanda - hem de Defne ile - çalışalım diyordu ben kabul etmiyordum. Benim uygun olduğum vakitlerde ise ya o evde olmuyordu ya da uyuyordu ya da havasında olmuyordu. Daha açıķ olursak hem arabasına kıyamıyordu hem de  benimle vakit harcamak istemiyordu.

Sonunda anladım ki ben Kemal'le ve Kemal'in arabası ile bu işi öğrenemeyeceğim.

Zaman aktı gitti. Aradan bir yıldan fazla zaman geçti.

Geçen yıl yani 2019 kışında araba kullanmayı yeniden gündemime aldım.

Öncelikle beynimi kodlamaya çalıştım. Bir arabam olsaydı hayatımda ne gibi değişiklikler kolaylıklar olacaktı.

Sonrasında bir yerlere giderken şoförlerin  hal ve hareketlerine dikkat ettim. Nasıl tepki veriyorlar ne zaman dönülüyor öndeki  arabaya ne kadar yaklaşılıyor vs. Arabada ya da otobüste  iken kendimi şoför yerine koyup kendim gidiyormuşum gibi hissetmeye çalıştım. Amaç beyni kodlamak.

Kendimi beyin olatak hazır hissettiğimde ilk iş bir araba almaya karar verdim.

Kemal zaten çoktan aradan çıkmıştı. Beni bu işe  sakın karıştırma dedi. Sağolsunlar kuzenim ve kardeşlerim baya uğraştılar bana temiz işimi görecek hem de istediğim fiyat aralığında bir araba buldular. Ailem de bana gereken tüm  parayı  finanse etti.

Geçen eylül  ayında kardeşimle birlikte gittik evime birkaç kilometre uzaklıkta çok  hoş bir aileden arabamı satın aldık.

Araba kullanmayı hiç mi hiç bilmiyordum gaz fren yerini bile unutmuşum ve bana araba kullanmak hâlâ çok uzak görünüyordu.

2020 Eylül ayını hedef seçtim inş o zamana kadar   kadar öğrenirim diyordum ama pek de inanamıyordum.

Sonra kardeşimle çalışmaya  başladık.

Önce boş kurban pazarına gittik. Gaz fren dur kalk çalıştık zaten 1 yıl öncesinden  pratiğim vardı.

Sonra yavaş yavaş trafiğe çıktık. Etrafta dolandım arabamla bağ kurmaya çalıştım.

Sonra biraz daha uzağa biraz daha uzağa derken Florya'ya Mall of İstanbul'a 212 avm'ye vs  gittik kardeşimle.

Sonra annemler memlekete döndü.

Yürüme mesafesinde olmasına rağmen sırf arabayla bağ kurabilmek adına hergün okula araba ile gidip geldim. Öğrencilerle karşılaşmamak için okula bir saat erken geldim çıkarken herkesin okuldan gitmesini bekledim.

Evime yakın yerlere araba ile gide gele gide gele arabanın huyunu suyunu anladım.

Bu sırada bol bol youtube'dan direksiyon videosu izledim. Özellikle Gülten Kaya isimli bir hanımın videoları bana çok faydalı  oldu.

Sonra biraz zorladım kendimi Sarıyere gittim sonra bir gün  köprüden geçip Hidiv Kasrına  gittim vs.

Sonra vatan caddesinden Süleymaniye'ye ve en korktuğum  yer olan Taksime de araba ile gidince kendime güvenim biraz geldi.

Son olarak da memleketime -Edremit'e- arabam ile gidip geldim.

Ve artık buraya yazmaya hak kazandım gibi geliyor.

2 yıl önce yazmaya başladığım bu postu yayınlamak bugüne nasipmiş.

Benim için  çok  çok  ama çok  büyük bir adımdı  araba kullanmak.

Aslında hâlâ kullanabildiğime inananamıyorum.

Herkese mutlu huzurlu keyifli günler....


8 Ağustos 2020 Cumartesi

DEFNE FERAH'IN YENİ KIYAFETLERİ ve OYUNCAKLARI( 28)


Uzun zamandır oyuncak postu yüklemiyordum
Geçen gün Defne markette barbie bebekleri görüp de " ama anne benim  hiç barbie bebeğim yok ki" dediği anda yeniden buraya aldıklarımı yüklemeye karar verdim. Ne olur ne olmaz büyüyünce de bana hiç bebek almadınız derse burayı gösteririm.



27 Haziran 2020 Cumartesi

DENİZ ve MAVİ...




ellerinden kayıp giden bir zamandan bir parça saklayabilmek,
çok sevdiğin bir çiçeği koparmadan koklamak,
yıllardır beklediğin bir dosta kavuşmak
ya da
bir çift gözde serinliği dalgaları derinliği hissetmek gibi
hayata dokunabilmek....













1 Haziran 2020 Pazartesi

MAYIS 2020




Evet bir ayın daha sonuna geldik.
Kovid-19 sebebi ile bu ay da evdeydik. 
Elimden ne kadar gelirse o kadar güzel geçirmeye gayret ettim bu zamanı.
Sosyal medyada çok fazla oyalanmamaya çalıştım.
Bol bol kitap okudum.
Her akşam üstü parka indiğimde novella denilen mini romanlardan okudum.
Bir sürü novella okumuş oldum.
Akşamları Defne uyuduktan sonra ise diğer kitaplarımı okudum. 
 Her okuduğumu da çok beğendim.
(Vişne Bahçesi hariç)
Hatta neden bu kadar geç  kalmışım neden şimdiye dek bu kitapları okumamışım diye baya hayıflandım.
Anton Çehovla tanıştım bu ay ki beni derinden etkiledi.
İlk kez Stefan Zweig hikayeleri okudum. Hayatı başka  gözlerden  gördüm.
Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sını geçen ay okuyup çok beğenmiştim. Bu ay da Kuyucaklı Yusuf'u okudum. Çok  çok iyiydi. Edremit'li olduğum  için ve hikaye Edremit'te geçtiği için  daha da çok beğendim.

Nietzsche Ağladığında'yı ise 2. kez okudum. Aradan epey bir zaman geçmiş. Bu kitabı okuduğumda Nietzche'yi ve felsefesini bilmiyordum. Fikirleri  çok  uçuk  gelmişti. Şimdi ise çok  daha tanıdık  bildikti.

Daha önceden okuyup   bana hiçbir  şey ifade etmeyen Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği  bu sefer ise çok  daha anlamlı idi.

 Daha önce beni çok çok etkileyen Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur'unda ise o eski tadı bulamadım. Yaşanmışlıklar okuduklarımızı da farklı değerlendirmemize sebep oluyor demek ki. Bu sefer Nuran'ı iradesiz güçsüz buldum, sinir oldum. Mümtaz'ı ise bu sefer pek bir pısırık buldum. Ona da ayrı sinir oldum.
Böyle nasıl düşünebilirim  diye de kendime hayret ettim.

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur'unun bana kattığı en güzel şey  romanda geçen Ferahfeza Mevlevi Ayinini araştırırken  Bezmara grubunu Tanburi Cemil Bey'i Dede Efendi'yi Kemençeci Nikolai'yi keşfetmekti. Klasik Osmanlı-Türk müziğini  ne kadar sevdiğimi anladım.
Gece gündüz  dinlemekden hiç bıkmadığım bir müzik türü oldu bu.
Eski Osmanlı müziğini dinlerken tamamlandığımı bu notalarda nihayet aradığımı  bulduğumu hissettim.

17 yıl önce yurttan çıkıp da kendi evime yerleştiğimde  bu yeni başlayacağım hayatta istediğim sadece iki şeydi; Kocaman bir kitaplık ve çok kaliteli bir ses sistemi...

Kilimde oturacak yer yatağında yatacak ama bu iki şeyi mutlaka edinecektim. Bunlardan sonra ise  param yeterli gelirse belki duvarıma gerçek hat tehziplerden oluşan bir iki tablo da alırdım.

Bekarken arkadaşlarımla derdik ki biz evlenirken koltuk takımı yemek odası  konsol almayacağız ona vereceğimiz para ile duvara gerçek  hat ve tezhip  eserler alacağız. Sisteme boyun eğmeyeceğiz:)

Bazılarımız sisteme boyun eğmedi evet ama bugün  bakıyorum  da sisteme boyun eğenler mi kazançlı çıktı  yoksa sistemle uyum içinde  olanlar mı hâlâ  pek emin değilim.

O bekar evimde çoğu  zaman tek başıma  bazen arkadaşlarımla çok güzel müzikler  dinledim. Bazı akşamlar dakikarca  hiç konuşmadan müziğin ahengine kendimizi bırakır  nağmelerle akıp giderdik.
Bazen de  bir yanda arkada radyo voyage çalarken bir yandan da kitaplıktan rastgele bir kitap  seçer kitapta altını çizdiğimiz beğendiğimiz kısımları okurduk,  şiir tahlil ederdik.
Çoğu  insanın hiç bilmediği entelektüel bir doyumla keyifli zamanlar  geçirirdik.
.......

Ne kadar da çok şey yazmışım akşam akşam.

Yaşlandım galiba durup durup hatıralar  geliyor.

Geçmişten sanki çok özlemle bahsetmiş gibi anlatmışım ki  bir konuya açıklık getirmeliyim; o da geçmişe özlem falan duymuyorum.
Hatta geçmişimi hiç sevmiyorum.
Bazıları der ya saadet dolu bir çocukluk geçirdim gençliğim mükemmeldi vs...
Ben de öyle  bir his yok. 
Geçmişe  dönmek istemem.
Hatta mümkün  olsa geçmişimi sildirmek tamamen  bomboş kalmak isterdim.

Bunu çok düşünmüşümdür. Teknoloji gelişse hafıza sildirme olsa ya da beynimi kodlasam, elimde olsa hayata yeniden başlasam nereden başlardım nereye kadar sildirirdim  diye. 
Yıllardır düşünüyorum.
Başlamak istediğim bir an bulamadım.
Yolların ayrım noktasındaki ben... 
Öyle olmayabilirdi böyle olabilirdi dediğim bir an bulamadım.
Sanki herşey en baştan yanlış gibi.
Geriye gidiyorum gidiyorum  o saf mutlu gerçekten mutlu bir başlangıç anı bulamıyorum.
Bulamadım.




OKUDUKLARIM

*  Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
    Milan Kundera
    İletişim



* Semerkant
   Amin Maalof
   YKY



* Nietzsche Ağladığında
   Irvin D. Yalom
   Ayrıntı




* Huzur
   Ahmet Hamdi Tanpınar
   Dergah





* Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
   Stefan Zweig
   Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları



* Bir Kadının Yaşamından 24 saat
   Stefan Zweig
   Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları




* Olağanüstü Bir Gece
    Stefan Zweig
    Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları





*Sineklerin Tanrısı
  William Golding
   Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları




* Kuyucaklı Yusuf
   Sabahattin Ali
   Yky






* Altıncı Koğuş
   Anton Çehov
   Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları


* Vişne Bahçesi
    Anton Çehov
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları







İZLEDİKLERİM

* Seven Years in Tibet

* The Biggest Little Farm


DİNLEDİKLERİM


 Klasik Osmanlı Müziği

 Bezmara  Yitik Seslerin İzinde
 Tanburi Cemil Bey
 Dede Efendi
 Kemençeci Nikolai


25 Mayıs 2020 Pazartesi

ÇITIR BÖREK

Bugün internetten bulduğum bir tarifi denedim.
 Çıtır çıtır çok güzel  oldu. 
Unutmadan tarifi hemen yazalım.



Malzemeler

* 2 yufka

* yarım su bardağı sıvı yağ
* yarım su bardağı un
* 3 yemek kaşığı sirke
* yarım paketten daha  az kabartma tozu

İçi için;
* peynir
* maydanoz

Üzeri için;
* yumurta sarısı
* susam
* çörekotu

Yapılışı

* Yağ, sirke, un ve kabartma tozunu güzelce karıştıralım

* Yufkanın birini açıp sıvı  malzemenin yarısını sürelim. İkincisini de yayıp kalan malzemeyi sürelim

* Yufkayı 12 parçaya keselim. Uçlarına harç malzemesini yerleştirip saralım.

* Böreklerimizin üzerine yumurta sarısı sürelim  çörekotu ve susamla süsleyelim.

* 180 derecede üzeri kızarıncaya kadar pişirelim.

Afiyet olsun...


13 Mayıs 2020 Çarşamba

KİTAPLARIM GELDİ...

18 gün önce sipariş verdiğim kitaplarım nihayet elime geçti. 

Çok mutluyum.






Yeni aldığım yıldız çiçeklerim de açmış. 

Normalde dışarıda duruyorlar. Fakat bugün çok rüzgar var. Zarar görmesinler diye içeri aldım.






Küpe  çiçeğim ise henüz  açmadı.  Merakla bekliyorum.


Kalanşolarım hala göz alıcı:)



Maydanozlarım da büyüyor. 


Bunlar da yeni menekşelerim...




Herkese bol okumalı,  bol çiçekli günler...