Bugün sabah erkenden hem de çok dinç bir şekilde uyandım.
Açıkçası çok şaşırdım.
Dün de Cuma idi ve 8 saat dersim var. Hem de nöbetçiyim. Derslerimin hepsi en üst katta ben ise bodrum katta nöbetçiyim.
Aynı zamanda hâlâ iyileşemedim. Hâlâ sesim kısık. Hâlâ halsizim.
Buna rağmen yavaş yavaş da olsa sakin sakin de olsa nöbetimi tuttum dersimi de anlattım çok şükür.
Çocuklar performans notlarını düşürmeyeyim diye melek gibi idiler sınıfta.
Yoksa bu sesle ve bu performansla sınıfta at koşturuyor olurlardı.
Okuldan sonra aday öğretmenlik formunu da doldurdum çıkarttım.
Bunlar evrak işleri. Aslında çok basit işler ama bilgisayar ve yazıcı sorunları nedeni ile büyük zaman alıcı ve yıpratıcı işler haline geliyorlar malesef.
Bu basit işi de aradan çıkardığım için hafifledim.
Okuldan çıkınca artık çok yorgundum. Pazara gidecek halim yoktu. Pazarı es geçtim.
Direkt Onur fırına gittim.
Yarım kilo dondurma ( kilosu 180 TL)
Pavlova ( Tanesi 55 TL)
Alman pastası ( 45 TL)
Bir tane de ekmek aldım.
Eve geldim. Önce dondurmadan sonra da bir çay demleyip tatlılardan yedim.
Sonra uzandım. Bıraksalar sabaha kadar yatakta kalırdım.
Halıları yıkamaya vermiştim getirmişler dışarıda kapının önünde duruyordu.
İçim rahat etmedi.
Biraz dinlendikten sonra kalk Betül kalk bu halılar serilmezse yarına kokar dedim. Kalktım. Saat 21:00 olduğu için yerleri süpüremedim. Süpürmeden silmeye başladım. Normalden 10 kat yorucu oldu. Çünkü her yer toz toprak kıl tüy dolmuş 2 günde. Normalden fazla efort sarfederek bir yandan sildim bir yandan yerleştirdim.
Sonra bari banyoyu da temizleyeyim dedim.
E bari mutfağı da topladım.
Lavabo da sararmış hadi ona da çamaşır suyu dökeyim dedim
Çamaşırları da katlayıp yerleştirdim.
Her yer mis gibi oldu.
Halıları serince içim çok rahatladı.
Sonra da ne zamandır aklımda olan Casablanka'yı seyrettim.
Hiç sevmedim.
Bir kez daha izlemem. Bu film neden bu kadar meşhur olmuş anlamadım. 2 saatimi sırf herkes çok beğenmiş diye izlediğim hiç de sevmediğim bir film için ziyan oldu.
İşte bu kadar iş yaptıktan sonra sabah dinç kalkmayı hiç beklemiyordum.
Sabah erkenden uyandım. Hava bozuktu.
Dün o kadar tatlı yedim bunları hemen eritmem lazım diyerek yürüyüşe çıktım.
Eskisi gibi rahat yürüyemiyorum. Ama bu durumu aşacağım konusunda hâlâ ümitlerim var.
Bizim aşağıda Kayaşehir Millet Bahçesi'ne gittim.
Yavaş yavaş bacağımı yormadan yürüdüm.
Yaklaşık 4 km yürümüşüm. Hiç yoktan iyidir bence.
Sabah park o kadar güzeldi ki..
Bir sürü fotoğraf çektim. Bir hafta boyunca yazar da yazarım artık.
Bu sene bahar hala devam ediyor. Hâlâ havalar tam ısınmadı. Haliyle bitkiler çok büyüdüler ve hâlâ her gün yeni bitkiler keşfediyorum.
Dönüş yolunda hava atıştırmaya başlamıştı. Tam vaktinde eve geldim.
Kuaförümü aradım ona gideceğim. Şimdi uygun değillermiş arayacaklarmış.
Ben de beklerken işte şimdi bunları yazıyorum.
Bacağım ağrımaya başladı. Aynı zamanda gözüm yine hafiften kanlanmış. Doktordan randevu aradım tabii ki çıkmadı. En yakın zamanda doktora gideceğim. Sanırım kendimi yine fazlası ile yordum.
Her günümüz böyle ferah rahat huzurlu olsun inş.
Bitkiler > Patlıcan takımı > Tarlasarmaşığıgiller > Tarla sarmaşığı > Tarla sarmaşığı
Kocaeli Bitkileri sitesinden devam ediyorum.
" Gösterişli çiçeklerine rağmen hızlı büyümesi ve diğer bölgeleri işgal etmesi nedeniyle pek ilgi görmez.
Tohumlar Ağustos ve Ekim arasında olgunlaşır. Ortalama beş yüz elli tohum üretir. Bu tohumlar olgunlaştıktan sonra su, sıcaklık ve hayvan midesi gibi değişik ortamlarda canlı kalabilir. Göç eden kuşların midesinde altı gün boyunca canlı kaldıkları için, göçmen kuşlar vasıtasıyla dağılırlar.
Hayatta kalma konusundaki başarısı nedeniyle dünyanın ‘en kötü işgalci’ on bitkisi içinde yer alır.
Cins adı Latince küçük sarılıcı anlamına gelir. Cinsin bazı üyelerine mahsus olan diğer bitkilere sarılıcı karakterlerine işaret eder. Tür adı Latince ekili alan anlamına gelir. Türün habitat tercihine işaret eder.
Daha fazlası burada...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder