28 Mart 2025 Cuma

EDREMİT FARUK SERPİL PARKI

21.06.2023

Hafta sonu TYT AYT sınavı vardı.

Pazartesi ise tüm gün Edremit tatili için hazırlandım. Buzdolabını boşalttım. Valizleri ayarladım, arabaya yerleştirdim. Pazartesi günüm böyle geçti.

Salı sabah uyanınca Defne ile sadece sırt çantamızı ve termosumuzu alıp arabamıza bindik. 

Sabah 07:00 gibi yola çıktık. İstanbul'dan çıktıktan sonra yollar çok rahattı. Kalabalık değildi. Rahat rahat geldik. Kazdağları Küçükkuyu arasında bulunan Assos ve Troya tünellerini ilk kez kullandım yolu çok kısaltmış kolaylaştırmıştı. Güre-Zeytinli arası yol çalışması vardı orada biraz oyalandık sadece.

Defne de huzurlu idi. Kendi kendine oynadı yedi içti kuzucum. Bana çok destek oldu.

Rahat ve huzurlu bir yolculuktan sonra 13:30 gibi Edremit'e geldim.

Evde Ayşe Halam ve Ege Boracığım da vardı. 

Önce beraber kahvaltı yaptık. Sonra eşyalarımı yerleştirdim. Emine yengem de bu sırada geldi. Beraber keyifli vakit geçirdik. Sonra akşam üstü Pelitköy'e denize gittik. 

Edremit'in aksine burada hava kapalı idi.   Deniz ise çok dalgalı idi. Ama sorun yok. Defne ile suda baya oynadık keyifliydi yani. Sahilde kimseler yoktu, sadece bir iki kişi... 

Genelde hava çok sıcak deniz ise buz gibi olurdu ama bu sefer tam tersi oldu. Annemle halam hırkalarla sahilde otururken bu sefer deniz tam aksine gayet yüzülebilir kıvamda idi.

Biz denizde iken hava iyice karardı yağmur başladı. Önce sallamadık nasılsa gelir geçer  dedik. Yüzmeye devam ettik. Sonra sahile çıktık yedik içtik. Bu sırada yağmur iyice arttı. İyice ıslandık. Arabaya zor yetiştik.

Eve gelir gelmez annem mercimek çorbası yaptı. Biraz abartmış tam bir baş sarımsak koymuş içine hasta olmayalım diye. Bol bol limon sıkıp içtik fazlası ile bol sarımsaklı mercimek çorbamızı.

Çorbamızı içince de artık iyice yorgunluğumu hissettim. Defne'nin de gözleri kapanıyordu. Hemen yattık. Çok yorulmuşuz. 

Yorgunluktan pek rahat uyuyamadım.

  Ama bu sabah yine de erkenden kalktım.

Yürüyüşe çıktım.

Faruk Serpil Parkı'na geldim. 

Biz buraya Büyük Edremit Parkı diyoruz.

Ben küçükken burası çok bakımlı çok hoş minik sevimli bir parktı. Çeşit çeşit tarhlar tarhların içinde çeşit çeşit çiçek bulunurdu. Mis gibi kokardı her zaman. Büyük havuzunda kuğular dolaşırdı. 2 tane de küçücük havuzu vardı. Bu minicik havuzları çok severdim.

Bir tane Tepe Bahçesi vardı. Orası bize çok  asortik gelirdi. Sanki sadece zenginler orada oturur çay içer zannederdik çocuk halimizle. Fıskiyeli bir havuzu ve havuzun içinde kuğuları vardı.

Parkın ilerisinde de çocuk parkı vardı ve orayı ne kadar sevdiğimi tahmin edersiniz herhalde.

Çocuk olduğumdandır belki de ama bu parkı çok  çok güzel hatırlıyorum. 

Sonra burası çok büyük bir restorasyon geçirdi. Normal seviyenin epey altında kalan zemini yükselttiler öyle ki tepede bulunan gazino şu anda parkla aynı hizada.

Ayrıca park eskisi gibi bakımlı da değil.  

Belki de bana öyle geliyordur. 

Büyük havuz boş. Zaten küçük 2 havuz da yenileme sırasında yok oldu.

Ağaçlar hâlâ eşsiz ama geri kalan kısımda hiç iş yok. 

Çeşit çeşit rengarenk bakımlı gül fidanları vardı. Bu sene onlar da bakımsız kalmış. 

Zaten Edremit son yıllarda öyle bakımsız öyle bir köhne ki. Sinirlenmeden yolda yürüyemiyorum. Kaç yıl oldu düzenlenmiyor temizlenmiyor. Her taraf leş gibi ve kokuyor. 

Sabah sabah bir güzellik bulmak istiyorum buralarda ama yok yani. 

Derin bir hayalkırıklığı ile ayrılıyorum parktan.

Dönüşte bizim evin oradaki Karadeniz fırından çıtır çıtır simit mis kokulu üzümlü  anneanne kurabiyesi ve lavaş alıp geldim.

Terası yıkadım. Odamı topladım.

Kahvaltı yaptık. 

Şimdi ise Defne ile ders çalışacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder