Geç kalktık. Geç kahvaltı yaptık.
Hiç sevmem güne geç başlamayı.
Edremit öyle sıcak öyle sıcak ki kendime bir türlü gelemedim. Klima da çalışmıyor bizim evde. Vantilatörün karşısında bir o yana bir bu yana günümü geçirdim.
Öğleden sonra Edremit'in meşhur Çarşamba pazarına gittim. Edremit'in çarşamba pazarı çok kalabalık olur ve körfezin her yerinden insanlar alışverişe gelir. Aradığın herşeyi bulabileceğin canlı canlı cıvıl cıvıl bir yerdir.
Ya da yer idi.
Sıcaktan mı ekonomik krizden mi bacağımın ağrısından hiç bir şeyden keyif alamamamdan mı Defne ile dolaşmak zor olduğundan bana mı öyle geldi bilmiyorum ama pazar çok renksiz çok cansızdı.
Alacak hiçbir şey bulamadım. Almam gerekenleri de bulamadım. Ya da eskiden olduğu gibi param olunca bunu da alırım şunu da alırım dediğim hiç bir şey göremedim.
Tıpkı bir gün önce Akçay'da hissettiğim gibi her şey çok uyduruk basit sıradan idi. Ekonomik kriz yüzünden basit uyduruk şeyler getiriyor olabilirler mi anlamadım ki. Benim zevkim de değişmiş olabilir tabii ki.
Defne ile dolaştık dolaştık sadece bir küpe alıp geldik. Defne kulağı delik olmamasına rağmen tüylü bir küpe seti aldı. Delik olmayan kulaklarına sıkıştırmayı başardı.
Sonra da biraz daha evde bir sağa bir sola döndükten sonra akşam yemeği hazırladım.
Osmancığımın avladığı levrek ve karagöz (ya da Çupra) onları pişirdim. Defne çok beğendi her gün yap anne dedi. Ben ise zerre beğenmedim. Ağzımın da tadı yok sanırsam.
Yemekten sonra büyük parka geçtik.
Parkın yanında meşhur Roma Dondurmacısından dondurma aldık. O da zam yapmış. Artık bir topu 12,5 TL imiş. Defne sade kakao ben sade ve bal badem aldım. Çok çok güzeldi. Akşam 01'e doğru eve geldik. Annem de terasa geldi. Üçümüz terasta yattık. Hava hala öyle sıcaktı ki gece içeri geçmedim. Sabah 5 civarı hava hafif aydınlanmış yıldızlar kaybolmuşken içeri geçtim. Annem gelmedi. O güneş gelip de kendini yakıncaya kadar orada kalmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder