28 Mart 2025 Cuma

TAVUK YEMEĞİ

 

Sulu sulu tavuk yemeği canım çekti. Bugün yaptım ve yemeğim çok güzel oldu. Hatta ertesi gün yeniden aynı yemeği yaptım. 

Tarif çok basit:

* Çelik tenceremize önce zeytinyağı koyuyoruz.

* Üzerine iri iri doğranmış soğan sarımsak ekliyoruz.

* Biraz kavrulunca da iri iri doğranmış tavuk ekliyoruz. 

* Tavuk suyunu salıp da çektikten sonra iri iri doğranmış kıl biber, kapya biber, patates ekliyoruz.

* Biraz kavrulunca salça ekleyip biraz daha kavuruyoruz. 

* Son olarak da sulu sulu güzel domateslerden ekliyoruz. 

* Domatesler de biraz pişince tuz, karabiber, kırmızı biber, kimyon, köri, kajun ve kaynar su ekleyip pişiriyoruz.

* Tavuklar pişince de maydanoz ekleyip altını kapatıyoruz.

* 5 dakika dinlendirdikten sonra servise hazır.

Afiyet olsun.

Bu bloğa genellikle hasta yorgun keyifsiz zamanlarımda yazdığımı farkettim. Çünkü sadece yorgun ve hasta olduğumda yatıyorum. O zaman da boş boş oturmaktan sıkıldığımdan bloğa yazı yazıyorum. 

Artık mutlu keyifli bir anlarımda yazmaya karar verdim.

2 aylık Edremit tatilimden döndüm. Edremit'te başta havalar normaldi. Hayat güzel güzel geçiyordu. Zaten ilk günler her gün buraya neler yaptığımı yazdım. 

Sonra havalar bir ısındı cehennem sıcakları bastırdı. Edremit'te hava sıcakken günlük hayatta yapılabilen tek şey sıcakla mücadele etmek oluyor. Sadece sıcağın geçmesini bekliyorsunuz. 

Sıcaklar bastırdı ve ondan sonrası pek iyi değildi. 

Yine de günlerimi güzel geçirmeye çalıştım.  Her gün Pelitköy'e denize gitmeye çalıştım. Günlerimi boş geçirmemeye çalıştım. Ama yine de bir müddet sonra tek istediğim İstanbul'a eve dönmekti. 

Sırf Defne için yine de epey kaldım.

Nihayet geçen salı İstanbul'a döndüm.

Gelir gelmez temizliğe başladım. 

Ev zaten tertemizdi. Temiz evi temizlemek de ayrı bir zevk.

Defne hazır babasında iken bol bol temizlik yaptım. Lakin günde yaklaşık 15 saat temizlik yaptıktan sonra 3. gün vücudum iflas etti. 

Sağ elimi kullanamaz hale geldim. Mecburen işlere ara verdim.

Ertesi gün yani dün el ağrım dayanılmaz hale geldi. 

Ağrım bir ara öyle bir arttı ki artık ağlamaya başladım. Defne beni böyle çaresiz acı içinde görünce çok üzüldü hemen babasını aradı. Kemal de gelip beni acile götürdü.

Uzun zamandır bu kadar ağlamamıştım. Acıdan en son ne zaman ağladığımı ise hiç hatırlamıyorum. 

Acilde de hep ağladım. Elim gitti deyip deyip daha çok ağlıyordum. Elime ne dokunabiliyor ne de parmaklarımı oynatabiliyordum.

Röntgen çekildi. Şükür bir şey yokmuş. Kas gevşetici hap ve bir krem verdi doktor. 

Ben de zaten sabah ağrı kesici içmiştim.

Akşama ağrım hafifledi. Dayanılabilir hale geldi.

Bugün ise gayet iyiyim. 

Ama yine de kendimi yormadım bugün. Yavaş yavaş bir kaç iş yaptım.

Şimdi ise parka indik Defne ile.

Her taraf kupkuru olmuş. Çimlerin sulanmasını belediye yasaklamış.

Hava gayet iyi ferah ferah oturuyorum.

...

Hmm dediğim gibi güzel bir zamanda bu bloğa yazı yazmaya karar vermiştim.

Bugün sabah kas gevşeticilerimi aldım. Güzel bir kahvaltı yaptım. Sonra biraz uzandım.

O kadar rahat o kadar ferahtım ki anlatamam. 

Tamamen gevşemiştim. Çok rahat bir uykuya daldım. Hiç bir yerim ağrımıyordu. Ne üşüyor ne de bunalıyordum. Defnecik de içeride kuşlar gibi şakıyordu. Herşey harikaydı yani. 

Yavaşca rüyalar alemine geçiş yaptım. Rüyamda ise hep deniz kumsal yeşillik mavilik güzel manzaralar sular gördüm. 

Harikaydı.

Mutluluk ve huzur içinde uyandım ve bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Hep mutlu umutlu günler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder