26 Ağustos 2015 Çarşamba

COSMOS ... BİR UZAY SERÜVENİ...


Az önce 13 bölümlük Cosmos a Spacetime Odyssey  belgesel serisini  bitirdim.

Geçenlerde sinema izlemek için film araştırıyordum. Tesadüfen gördüm imdb puanı çok yüksek olduğu için (9.4) dikkatimi çekti bir bakayım dedim.


Hiçbir fikrim olmadan izledim.

İşte değerlendirmem;

Çok beğendim, herkese tavsiye ederim.

Şahane...

Muhteşem...

Görsel bir şölen...

Kurgu çok  iyi.

Herkezin anlayacağı bir dilde hazırlanmış.

Mutlaka 1080p ile izlenmeli.

Görsel effektler, animasyonlar  süper...

Müzikler de ihmal edilmemiş.

Temel bilimsel kavramları anlatırken aynı zamanda bilimi sevdirmeye çalışmış.


13. Bölüm özellikle çok güzeldi. Tüm bölümlerin bir değerlendirmesi idi. Ayrıca son kısım çok etkileyici idi.

Carl Sagan'ın kendi sesinden soluk mavi nokta...

SOLUK MAVİ NOKTA

Voyager 1 uzay aracınının Neptünden bile daha uzaktan çektiği Dünyanın fotoğrafı... Mavi ile etrafı çizilmiş olan toz zerrecigi .... İşte Dünyamız...






Şu noktaya tekrar bakın.

Orası evimiz.

O biziz.

Sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun üzerinde bulunuyor.

Tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, umut dolu çocuk, mucit, kâşif, ahlak hocası, yoz siyasetçi, her süperstar, her "yüce önder", her aziz ve günahkâr onun üzerinde - bir günışığı huzmesinin üzerinde asılı duran o toz zerresinde.


Evrenin sonsuzluğu karşısında dünya çok küçük bir sahne.

Bütün o generaller ve imparatorlar tarafından akıtılan kan nehirlerini düşünün, kazandıkları zaferle bir toz tanesinin bir anlık efendisi oldular. O zerrenin bir köşesinde oturanların başka bir köşesinden gelen ve kendilerine benzeyen başkaları tarafından uğradığı bitmez tükenmez eziyetleri düşünün, ne çok yanılgıya düştüler, birbirlerini öldürmek için ne kadar hevesliydiler, birbirlerinden ne kadar çok nefret ediyorlardı.

Böbürlenmelerimiz, kendimize atfettiğimiz önem, evrende ayrıcalıklı bir konumumuz olduğu hakkındaki hezeyanımız, hepsi bu soluk ışık noktası tarafından yıkılıyor.

Gezegenimiz, onu saran uzayın karanlığı içinde yalnız bir toz zerresi.

Bu muazzam boşluk içindeki kaybolmuşluğumuzda, bizi bizden kurtarmak için yardım etmeye gelecek kimse yok.

Dünya, üzerinde hayat barındırdığını bildiğimiz tek gezegen.

En azından yakın gelecekte, gidebileceğimiz başka yer yok.

Ziyaret edebiliriz, ama henüz yerleşemeyiz.

Beğenin veya beğenmeyin, şu anda Dünya sığınabileceğimiz tek yer.

Gökbilimin mütevazılaştırıcı ve kişilik kazandıran bir deneyim olduğu söylenir. Belki de insanın kibrinin ne kadar aptalca olduğunu bundan daha iyi gösteren bir fotoğraf yoktur.

Bence, birbirimize daha iyi davranma sorumluluğumuzu vurguluyor, ve bu mavi noktaya, biricik yuvamıza.

                                                     Carl SAGAN



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder