AVLUDA OTURAN ŞİZOFRENLER
Bir daha giymemek üzre
devirip taçlarını
şuuraltında,
karanlıkta oturuyor küskün krallar.
Bunların ruhlarına ne olmuş?
Kartallar delip göğüslerini
yedi kat göğe mi çıkarmış?
Burada ayaklarına keçe
bağlamış şimdiki zaman
ki uyuyan geçmiş uyanmasın:
suyun başındaki dev,
bin başlı ejderha,
kapıyı tutan gardiyan.
Kiremitler birbirine nasıl
aktarırsa yağmur suyunu
onlar da öyle aktarıyor
-kendilerinden bir şey katmadan-
yüzlerine, içlerine yağan
ve artık onların olmayan hüznü:
Kimseyle konuşulmayacak kadar,
tanrıyla konuşulmayacak kadar dipte,
derinde kalan şeylerin hüznü.
Kaderin çöküp tortulandığı,
meleklerin, şeytanların dolaşmadığı,
ışığın ve düşüncenin ulaşmadığı yerler...
Usun ve ruhun dibi
serin ve tozlu bilinmezlik:
bazen boğulmuş bir çığlık,
çözülüp gitmiş bir maske,
bazen bir hançer
(kötü huylu bir yarada paslanan)
ya da bir kemik
(vicdanın eritemediği)
salına salına iniyor aşağı,
tozutarak
(dipte uyuyan) zaman'ı
sonra her şeyi,
her şeyi yeniden örtüyor balçık.
Cahit Koytak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder