Bugün Defne ile Sancaklar Cami'sine gittik.
Burayı ilk olarak Derviş Zaim'in filmi Rüya'da görmüştüm. Böyle bir camiyi daha önce hiç duymadığımdan burayı bilgisayarda oluşturulmuş sanal bir yer olarak düşünmüştüm. Hatta filmi izlerken bir mimar bu filmi izlese de şu camiyi hayata geçirse ne güzel olur demiştim.
Sonrasında ekşi sözlükte filmin yorumlarını okuyunca böyle bir caminin varlığından haberim oldu.
O günden beri güzel güneşli bir hava bekliyordum gitmek için.
Bugün hava tam da mükemmel bir sonbahar havası idi.
Mekana vardığımızda öncelikle hiç de alışık olmadığımız bir minare ile karşılaşıyoruz.
Sade mükemmel...
Üzerinde güzel bir hatla yazılmış Allahü ekber yazısı var.
Evet sanki dev bir mezar taşı bu minare...
Yan tarafta toprak da sanki bilerek yapılmış gibi hafif bir kabarıklık var. Sanki yeni ölmüş birinin mezarı gibi.
Dev mezar taşının yanından basamak basamak aşağı iniyoruz.
Az önce taşını gördüğümüz mezara yavaş yavaş iner gibi...
Basamak basamak aşağı inerken - hayat merdiveni de hep bizi aşağı hep kabire yaklaştırmıyor mu- içimizi derin bir hüzün kaplamışken karşımıza bir zeytin ağacı çıkıyor.
Burada daha anlamlı bir peyzaj olamazdı.
Kur'anı Kerimde zeytine yemin ediliyor.
Aynı zamanda Nuh'un gemisi sularda yüzerken bir umutla bırakılan bir güvercin ağzında bir zeytin dalı ile geri gelmiş.
O yüzden sanki kendi mezarımıza yavaş yavaş girerken karşımızda ümidin umudun sembolü bir zeytin ağacı tercih edilmesi de dahiyane bir fikir tebrikler...
ve rabbini çokça an...
Ben camiiyi çok başarılı buldum. İslam ruhuna uygun istenen uhrevi etkiyi yaratıyor.
Mimarımızı tebrik ederim.
Çok güzelmiş gerçekten. Sıradışı...
YanıtlaSil