![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Bu ay buraya yazılabileceğim pek bir şey yok.
Tabii ki zamanımı boş geçirmedim. Ama şartlardan ötürü dolu dolu da geçirdiğimi söyleyemem. Bu ay bol bol felsefe derslerime çalıştım. Nasıl olsa pandemiden dolayı sınavlar yapılmıyor ben de boşuna ikinci üniversite kaydımı yenilemedim. Onun yerine eski konularımdan başlayarak derslerime yeniden çalıştım.
* İlkçağ Felsefesi
* Ortaçağ Felsefesi 1
* Ortaçağ Felsefesi 2
* Modern Çağ Felsefe
kitaplarıma yeniden çalıştım. Burada geçen konularla ilgili bol bol video izledim.
Bu ay felsefi çalışmalarıma ağırlık verdiğimden sinema izleyemedim. Sadece
* Kelebeğin Rüyası
* Unutursam Fısılda
izledim.
Canlı derslerde çok yorulduğum için herhangi bir şey dinlemeye de tahammülüm yoktu. Radyo dahil hiçbir şey dinlemedim diyebilirim. Gerçekten yorucu zor bir aydı. Hayatımda ilk kez bu ay sürekli başım dönüyor günde birkaç kez deprem oluyor sanrısına kapılıyorum.
Uzakta eğitim o kadar yıprattı ki cep telefonumdan nefret eder hale geldim.
Mesela bugün sabah kalktım.
* Önce Ebadan öğrencilerin ödevlerini yolladım. belki yarım saatimi aldı bu iş.
* ardından öğrencilerin projelerinin belirlenmesi, e-okula girilmesi vs neredeyse 1 saat
* ardından okulsis ve ebadan ders tanımlama ki eba cuma gününü kabul etmediği halde yarım saatten fazla da bu sürdü.
* ardından mesajlar... Öğrencilerden gelen sorular sorunlar... vs vs.. 500 falan mesaj sildim. Bir saaten fazla da bu sürdü.
Şu anda saat 16 00 ve ağlamak istiyorum. Bugün pazar ve şimdiden kafam çok şiş... ve çok yorgunum...
Uzaktan eğitim sürecinde hiçbir şekilde deşarz olamıyorum. Yeminlen yaşlandım bu süreçte...
Bu kadar...
Her şey gönlümüzce olsun...
Mutlu pazarlar...
Bugün Defne ile Sancaklar Cami'sine gittik.
Burayı ilk olarak Derviş Zaim'in filmi Rüya'da görmüştüm. Böyle bir camiyi daha önce hiç duymadığımdan burayı bilgisayarda oluşturulmuş sanal bir yer olarak düşünmüştüm. Hatta filmi izlerken bir mimar bu filmi izlese de şu camiyi hayata geçirse ne güzel olur demiştim.
Sonrasında ekşi sözlükte filmin yorumlarını okuyunca böyle bir caminin varlığından haberim oldu.
25.10.2020
Bu sabah erkenden Boğazda yürüyüş yapıp erkenden dönmeyi planlıyordum. Fakat bu sabah İstanbul yoğun bir sis altındaydı. Kendimi dışarı atsam da bu siste gezdiğimden birşey anlamayacaktım. Sabah evde biraz oyaladım sisin dağılmasını bekledim ve bana göre geç bir saatte 8:45 de yola çıktım.
11.10.2020
Bugün bir kez daha yeniden Sarıyer'den başladım . Tarabya'dan öteye geçtiğimde -bu sefer başaracağım inş- bu postu yayınlayacağım.
22.09.2020
Dün Defneciği boğaza götürmeye söz vermiştim. Sabah uyanır uyanmaz hemen kahvaltımızı yapıp yola çıktık.
Aslında sabah külçe gibi uyandım. Herkesin malumu uzaktan eğitim-öğretim faaliyetlerinin başlaması ile eba çöktü. Öğretmenler ögrenciler idareciler herkes sisteme giriş yapmaya çalışıyor. (Ama yapamıyor)
Bu haftaki ders programım gelmedi. Çünkü idareciler de tıpkı bizim gibi sistemsel sorunlar sebebi ile işini yapamıyor.
21.09.2020
Bugün Defne'yi boğaza götürecektim. Havalar iyice soğumadan şifa niyetine biraz boğaz havası alalım diye düşünmüştüm.
Gitmeden önce birkaç küçük işim vardı. Okul temposu ağırlaşmadan halledeyim dedim ama o minicik birkaç küçük iş baya vaktimizi aldı.
20.09.2020
Bugün İstanbul'a sonbahar geldi. Hava epey soğudu. Mevsimlik kıyafetler çıktı. Kalın sıcak çoraplar giyildi. Uzun süredir ilk kez camlar kapandı. Çamaşırlar balkona asılamadı bugün, kurutmaya atıldı.
Tüm gün hava neredeyse hiç açmadı. Hep karanlıktı. Defne ile dışarı çıktık ama hava oldukça soğuktu kimseler yoktu parkta ve yağmur çiseliyordu mis gibi toprak kokuyordu her yer. Bunalmadan sıcaklamadan hatta biraz üşüyerek açık havanın tadını çıkarttık.
Çoğu insan sonbaharı bu karanlık havaları sevmez ama ben tersine çok severim. Ben güneşli havalarda mutsuz olanlardanım. Bu güzel güneşli havada evde oturmak olmaz o halde bir yerlere gitmeli birşeyler yapmalı ama ne yapmalı nereye gitmeli diye diye helak olup ama genellikle hiçbir şey yapamayanlardanım. Yapmıyorum yapamıyorum sonra niye yapamıyorum diye üzülüyorum. Hava güzel güneşli mis gibi ama biz neden evde kös kös oturmak zorundayız diye çok ağlamışlığım vardır.