12/19/2025

AMSTERDAM, HOLLANDA'DA 8. GÜNÜMÜZ


 02.08.2025 Cumartesi 

Bugün sabah kahvaltıdan sonra hemen çıktık. 

Osman çıkmadan benden siyah göz kalemimi istedi. Bazen gözüne sürme çekiyormuş duymuştum ama bugün ne alaka dedim yine de. 

Yol üstü 2. el dükkanlarından birine girdik. Biraz dolaştık.

Sonra Osman bizi Amsterdam'da bir yere bıraktı kendisi de arabayı parketmek için gitti. Tamamen ücretsiz bir gemiye binip Amsterdam Merkez'e geldik.

İçerilere doğru yürürken kanolar gelmeye başladı. Baya eğlence var galiba. Bir kanodan hepsi de beyazlı tütülü tüllü gelinlikli makyajlı saçları yapılı bir sürü erkek çıktı. 

O kadar alışılmışın dışında ki bizim için epey bir inceledik onları.

Sonra biraz ilerledik. Yine yolda kadın kıyafetleri giymiş erkekler gördük. Büyük kanolardan iniyorlardı. 

Meğer bugün Amsterdam'da meşhur Pride Festivali varmış.

 Bana yine sürpriz oldu. 

Bir müddet sonra Osman bize yetişti.  Golf şapkası takmıştı bir de bir papyon. Siyah küpesini de takmıştı. Neden sürme istedi o anda anladım. 

Her taraf mini etek giymiş sakallı amcalar, ponponlu uzun çorap giymiş yakışıklı erkekler garip garip kıyafetli insanlarla doluydu. 

 Her tarafta müzik çalıyordu. Bütün Amsterdam sanki bir parti vermiş gibi idi.

Böyle bir ortamda hiç bulunmadığım için bana çok değişik geldi. 

Herkes Heineken biraları içiyordu. Çok içildiğinden ve çok insan olduğundan sanırım her tarafta seyyar tuvaletler artı bir de ekstra açık hava tuvaletleri vardı. Erkekler herkesin içinde tuvaletlerini yapıyordu burada -çok garipsediğim şeylerden biri daha-

Dolaşırken her taraftan hiç hoşlanmadığım bana yabancı bir koku geliyordu. Marihuana kokusu imiş bu. Gerçekten de iğrenç. Ege Bora ise çok hoş bulmuş bu kokuyu.

Bustiyerli pembe etekli pırıl pırıl kıyafetli erkeklerin arasında gide gide başka bir köprüde durduk.

Büyük kanaldan bir sürü kano geliyordu. Önde bir motor bu platformları çekiyordu. Her kanonun ayrı bir konsepti vardı. 










Kimisinde insanlar sade beyaz tüller giymişti. Kimi beyaz kıyafetlerinin üstünde mor bir yelpaze taşıyordu. Kiminin konusu patatesti kimi Nuh'un gemisi idi. Kimi kano pespembe idi kimi kırmızı kimi ise turuncu idi.

Bazı gemilerde sadece lezbiyenler vardı kiminde ise sadece itfaiyeci erkekler ki onlar nedense çok alkış aldı. Bir kanoda sadece emniyet mensupları vardı ki başta ben onları kostüm zannetmiştim, gerçekten de emniyet mensubu imişler. Burası özgür ülke olduğu için emniyet mensubu bile olsan gay olduğunu gizlemene gerek yokmuş. 

2 sessiz sakin kanoda ise sağlık görevlileri vardı. Steteskopları ile halkı selamladılar.

Bazı kanolarda anadan üryan insanlar görüyorduk. Bazıları da erotik showlar yapıyorlardı ki böyle şeyleri ömrümde ilk kez gördüm. Bir kere Kapadokya'da Türk gecesine katılmıştım çok içki içilmişti ve geceye bir dansöz gelmişti. Kendimi orada da bir garip hissetmiştim. Lakin bizim dansöz buradan bakılınca bir melek kadar temiz saf ve masum görünüyor. Ne hareketler ne pozlar... Bir kanoda bir transın bir çizmesi vardı topukları herhalde 30 cm falan vardır. Vücudu ise herhalde 100 kadının 99'undan güzeldir. 

Her kano da farklı müzik vardı bazılarının aslında çoğunun ses sistemi çok iyidi. Halkı selamlarken bir yandan da şarkı söylüyorlardı. 

Kanalda durmuş hayretle ve şaşkınlıkla bunları izledik. 

Suratını büzüp büzüp -tövbe tövbeee, Allah'ım affet, bu ne! Benim burda ne işim var Yarabbim, hacı kadınım ben ne diye geldim ki buralara diye diye tövbe istiğfar eden anneme de bol bol öpücük gönderdiler, kalp işareti yaptılar bu uzun oro.pu topuklu şıkır şıkır pavyon kıyafetli trans erkekler... 

Bize de yıllarca sürecek malzeme çıktı:)  Annemle ölene dek dalga geçebiliriz. 

 Sonra biraz daha ilerledik. 

Üstümüzden bir planör gibi küçük motorlu şirin bir uçak gökkuşağı bir bayrak taşıyordu. Üstünde yazılar vardı.

Bir tane kilisenin tam da çan kulesine pride bayrağı asmışlardı çok güldüm.

Yol boyu içen eğlenen insanlar gördük. Herkes çok farklı idi. 

Bir ara siyah deri eldivenli deri pantalonlu üstleri çıplak Harley Davidson motor süren amca tipli sakallı iri yapılı insanlar gördük. İlk defa böyle amcalar gördüm. Karaköy'de benim bacıma...

Kadın sahne elbisesi giyen de gördük.

Rengarenk tam bir cümbüş vardı Amsterdam'da.




Allah affetsin ama çok eğlendiğim çok keyifli vakit geçirdiğim bir etkinlikti. 

Bilal marihuanna etki etmiştir, kokusundan gevşemişsindir diyor.  Olabilir çünkü bir ara bir yerde oturduk kadının biri saçma sapan hareket ederken birasını üstüme döktü yine de sinirlenemedim.

Sonra Amsterdam sokaklarını dolaşmaya başladık. 

Sonra İstasyon'a yakın bir yere geldik. Açık hava sahnesi ama etrafı kapatmışlar. İçeri girmek için epey bir kuyruk var. Hareketli bir müzik coşkulu bir ortam gibi var gibi idi. Hadi bir girelim dedik. Defne ile hoplayıp zıplarız biraz enerji atarız dedim. Hep duydugumuz dudağını büzüyorsun müjgan neden beni üzüyorsun müjgan'lardan sonra " I'll get him hot, show him what I got/ No he can't read my poker face"  burası bana iyi gelir diye düşünmüştüm. Sıraya girdik. Bana gelince görevli hemen bizi ayırdı içeri girmemize izin vermedi. +18 miş. Eylem Bilal Ege içeri girdi. Annem zaten gelmemişti bir yere oturmuştu. Defne ile ben de bu sırada etrafı dolaştık. 

İçerde çıplak erkekler kadınlar varmış erotik danslar yapılıyormuş işte. 

Bizimkiler 15-20 dakika sonra çıktı.

 Sonra istasyona yakın meşhur bir patatesciden (upuzun bir sıra vardı önünde) yine o muhteşem patateslerden aldık. Bu sırada yine yağmur başladı. Zaten Hollanda'da sürekli yağmur yağıyor. Bir yağıyor bir diniyor. Plan yaparken saatlik yapıyoruz. Mesela diyelim ki bugün 16 dan sonra 2 saat boyunca yağmur yok. Hopp planlarımızı 16 ile 18 arasına yerleştiriyoruz.

Bu sırada bir otelin lobisine sığındık. 

Sonra biz yorulduğumuz için ve de daha fazla ıslanmak istemediğimiz için annem Defne ben istasyon binasına gittik orada oturduk. Bilaller biraz daha gezdi. 

Bir kaç saat sonra da evimize geri döndük.

Pride Festivaline katılmak hayatımdaki en eğlenceli anlardan biri olarak hafızama kazındı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder