18.12.2022
Bugün Kuzu etli kereviz pişirdim.
Önce tenceremize zeytinyağı ekliyoruz ve ısınmasını bekliyoruz. Isındıktan sonra yaklaşık 200-300 gram kadar kuzu etini atıyoruz. Biraz kavrulsun. Üzerine minik minik doğranmış 2 adet soğan 2 diş sarımsak 1 küçük patates ve 1 adet havuç ekleyip kavurmaya devam ediyoruz. Üzerine kaynar su ekledikten sonra kerevizlerimizi küp küp doğrayıp beklemeden kararmadan hooop tencereye atıyoruz. Kereviz saplarını da küçük küçük doğrayıp atıyoruz. Kereviz sapını çok iyi yıkayın, çok kum çıkıyor. Minik minik doğrayın çünkü lifli bir yapısı var. Büyük doğranırsa ağza gelir.
Pişmeye yakın tuz ve karabiber ekleyebiliriz.
Etler piştikten sonra sıcak sıcak servis yapabiliriz.
Bol bol limonlu ve sulu sulu seviyorum ben.
Afiyet olsun...
DEĞERLENDİRME: Ben kuzu eti pek sevemiyorum. Belki de et sevmiyorumdur. Bu yemeği portakallı ya da sade zeytinyağlı yapsaydım çok daha severek yiyecektim. Yemeklerde et sevmiyorum. Tamam olması gerektiği gibi olmuştu. Tadı tuzu yerindeydi ama kuzu eti kokusu aldım bu da yemekten zevk almamı engelledi. Galiba otçul bir yapım var.
Hava sıcacıktı.
Camları tüm gün açtım ev havalansın. Hatta hala açık...
Başka zaman olsa bu güzel havayı değerlendirmem lazım nereye gitsem acaba derdim ya da bu güzel havada niye şuraya gidemedim ki neden şu etkinliğe katılamadım ki diye hayıflanırdım.
En azından bol bol plan yapardım: Evet bugün gidemedim ama ilk fırsatta burayı keşfedeceğim şu konsere gideceğim şuranın yemekleri güzelmiş hemen not alayım vs...
Evet bugün hava çok güzel ama hiçbir şey yapmadım planlamadım planlamıyorum;
Bugün değil.
Bugünlerde değil...
Aslında son zamanlarda gezmeyi tozmayı alışveriş yapmayı aklımın ucundan bile geçirmiyorum.
Hatta gözüm kalır birşey almak ister canım diye avm ikea vs gibi yerlere de gitmiyorum.
Evimde mis gibi oturuyorum.
Hayatla gayet uyum içinde hiçbir şey beklemeden istemeden evden işe işten eve gayet güzel yaşıyorum.
Ülkece zor zamanlar geçiriyoruz.
Paramız yok.
Hem de hiç yok
Zor zamanlar...
Bazı kişiler için bu devir bolluk bereket devri olsa da bir öğretmen olarak benim için epey bir yokluk dönemi oldu.
Dile getirmek istemiyorum aslında. Hep bolluk bereket düşünüyorum. Halime şükrediyorum ama maaşı aldığım gibi kredi kartı faturalar pazar parası benzin kuaför parası derken 2 günde uçup bitiyor.
Gezmek için ya da herhangi bir sosyal aktivite için para yok.
Aslında hiçbir şey için para yok.
Gelecek için umut da yok.
Eskiden hayal ettiğim şeylerin hayalini bile kuramıyorum.
Sadece ayı geçirmeyi düşünerek yaşıyorum son zamanlarda.
Gezmeyi dolaşmayı bıraktım. Sadece yiyecek alıyorum bunun dışında bir şey almayalı çok zaman oldu.
Allah'a şükür yine de... İnş geçecek bu günler.
İşte böyle hep evde takılıyorum.
Ve bu ev zamanlarda felsefe derslerime ağırlık verdim.
Kitap okuyorum.
Eğitici videolar izliyorum.
Sarma sarıyorum, tatlı börek yapıyorum.
Yani yapıyorum bir şeyler .
Evdeyim.
Güzel geçirmeye çalışıyorum ev hayatımı.
Her ne kadar kendimi bir şekilde oyalasam da hep yapacak işlerim olsa da bazen içimi bir buhran bir kasvet bir karamsarlık kaplamıyor değil.
Mesela şu anda çok ama çok sıkılıyorum.
Ruhum cenderelerin arasında eziliyor gibi.
Yaşanabilecekken ama bir türlü yaşanamayan o güzel günlere özlem var içimde.
İçimi yakan kavuran bir özlem.
O güzel günleri isteyememek var bir de...
Nasıl bir azabın içine düştüm bilmem ki.
Tam olarak neye özlem duyuyorum onu da bilmiyorum çünkü özlediğimi düşündüğümde aslında onu çok da özlemediğimi fark ediyorum.
Hayallerim aslında yapmaya korktuğum şeyler...
Yani özlesem de kavuşmayı isteyemiyorum korkuyorum.
Bu karşıt duygular arasında bir sarkaç gibi bir o yana bir bu yana savrularak geçiyor günlerim.
Artık hal de kalmadı.
Bir gün artık vazgeçmekten o özlemin de içimden gitmesinden korkuyorum.
Yaşayan ölülerden olmak istemiyorum.
Işığım sönmek üzere...
3 yıldır içimde pır pır eden minik kuş düştü düşecek...
Yeniden canlanır mı kanatlanır mı yeniden uçar mı zannetmem o kadar ölgün ruhum..
Bu akşam o kadar durgun ki sular
Gömül benim gibi kedere diyor.
İçimde maziden kalma duygular
Ağla geri gelmez günlere diyor.
Ey gönül, gidenden ümidini kes!
Kaçan bir hayale benziyor herkes
Sanki kulağıma gaipten bir ses
Buluşmalar kaldı mahşere diyor
N.F.K
Yine de içimdeki umut
minicik cılız bir ışık..
Yine de
..
Neden hep hevesler kaçtıktan sonra gerçekleşiyor hayaller.
Bazen artık olsa ne olmasa ne diyorum.
Hatta gelme artık neye yarar diyorum.
.....
Of of...
Defnecik şimdi babasında.
Ben de bir çay demleyeyim.
İnş bir gün buraları gülerek okurum.
Zaten o mutlu umutlu huzurlu günler için yazıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder