En son Marcel Proust'un Kayıp Zamanın İzinde'yi okuyordum. İlk iki kitabı okudum. Oldukça ağır okunması zor kitaplar. 3. Kitap olan Guermantes Tarafı'nı okurken artık biraz ara vereyim dedim. Daha rahat okunması daha kolay kitaplar okuyayım biraz beynimi dinlendireyim dedim.
Aslında daha önce okumuştum bu kitapları.
Kitap okurken ilk okumada hikayenin sonunu merak ettiğim için çok da ayrıntılar üzerinde durmadan çok da dikkat etmeden hızlı hızlı okuyorum. Daha sonraki okumalarda ise olayı bildiğimden kitaba daha hakim ayrıntıları daha farkederek daha titiz okuyorum. Bu yüzden sevdiğim kitapları defalarca okurum.
Türk edebiyatını okumak ayrıca çok zevkli. Çünkü kendimden çok şey bulabiliyorum. Rus edebiyatında ya da Fransız edebiyatında hiç yakalayamadığım bir şey. Kültürleri inançları düşünme şekilleri hatta aşkları bile bambaşka olduğu için aslında Dünya Edebiyatını çok sevsem de zevkle okusam da Türk Edebiyatını okurken aldığım zevki onlarda alamıyorum.
Sergüzeşt Samipaşazade'nin ilk ve tek romanı imiş. 27 yaşında yazmış bu romanı.
Kafkasya'dan esir olarak İstanbul'a getirilen Çerkes kızı Dilber'in başından geçenleri anlatmaktadır bu roman.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder