27 Mart 2025 Perşembe

PASAPORT İŞLEMLERİM

  

23.05.2023 Salı

Bugün pasaport işlemlerimiz vardı. Defne'nin de pasaport işlemlerinde İl Nüfusta olması gerektiğinden bugün okula gitmedi. Benimle benim okula geldi.

O yüzden sabah biraz keyif yaptık her zamankinden fazla uyuduk. Biraz geç kalktık. 

Okula gelmeden yolda bizim fırından çıtır çıtır çok taze simit aldım. Sabah daha öğrenciler derse girmeden ögretmenler odasında yedik yanına çay içtik.

 Benim sadece ilk saat rehberlik saatim vardı.

Defne ögretmenler odasında oyalandı ben dersime gittim. Ders bittikten sonra ise hemen çıktık. 

Metro durağının oraya Defne'nin eski okulu Toki Nasreddin Hoca Anaokulu'nun önüne arabayı parkedip hemen metroya geçmeyi planlamıştım. Lakin metronun oradan bizim eve kadar her yer araba doluydu. Bir etkinlik mi var nedir anlayamadım. 

Park edecek hiçbir yer bulamadığımızdan mecburen arabayı eve bırakıp metroya yürüdük. 

O sırada yağmur da başladı. 

Planda olmayan can sıkıcı aksilikler...

Zaten para da yok pasaport benim neyime diye düşünmeye başladım. Bir ara vazgeçip eve dönüp güzel bir kahvaltı yapmayı bile ciddi ciddi hayal ettim. Ama sonra aman bir daha yeniden uğraşamam bu işlerle dedim. 

Biraz ıslandık ama metroya vardık.

Önce Kirazlı metrosu oradan Yenikapı metrosu ile Fatih Emniyet'te indik. İl Nüfus Müdürlüğüne tam randevu saatinde yani 11:10'da ulaştık.

İçerisi o kadar o kadar kalabalıktı ki anlatamam.

 İçeride zerre hava yok. Olan hava da kokuşmuş. Başım döndü çıkarmamak için  kendimi zor tuttum.

Tabii ki Allah'ın emri saatlerce sıra bekledik.

O sırada bir de öğle tatili oldu.

Defne doğal olarak çok ama çok sıkıldı.-ben de-

İsim bitki hayvan oynadık, evet hayır yarışması yaptık, taş kağıt makas oynadık, parmak kapmaca, el kızartmaca, çatlak patlak yusyuvarlak oynadık. Bildiğimiz tüm tekerlemeleri sayıp döktük. Telefonu da verdim şarjı bitinceye kadar oynadı. Öğle tatilinde bakımlı bahçede gülleri kokladık çiçekleri ağaçları inceledik. 

Allah'ım zaman geçmek bilmedi. 

Yemin ediyorum başım döndü Defne'yi eğleyeceğim diye.

Bu arada Dünya ne kadar küçük içeri girdiğimizde bizim okulumuzdan matematik hocamızı ve kızını gördük. Onlar da pasaport için bekliyordu. 

Biraz da onlarla muhabbet ettik.

Sonra nihayet sıra bize geldi. Defne'nin fotoğrafı sorun oldu. Defnenin kakülleri sorun olabilirmiş. Bakalım kabul edilecek mi? (NOT: Edildi)  Belki çocuk olduğu için kabul edilirmiş. Oysa ki o fotoğraflara (4 benim 4 Defne'nin) 200 TL vermiştim ve özellikle pasaport için kullanacağız biyometrik olsun demiştim..

Artık eve gitmek çay içmek istiyordum ama Defne ille de Eminönü'ne gidelim diye tutturdu. Daha önce söz vermiştim oraya götüreceğim diye mecbur tamam dedim. 

Otobüsle Eminönü'ne gittik. Ara sokaklara daldık. Her dükkana girdik her şeyi ama her şeyi inceledik.

 Defne bayıldı bayıldı.

O sırada ben çok acıkmıştım. - Ya bu aralar çok acıkıyorum. Sabah kahvaltıda simit almıştık. Gayet de güzel yemiştim. İl Nüfus Müdürlüğünde de öğle tatilinde simit almıştık ( Allah affetsin ama uzun zamandır bu kadar kötü bayat simit yememiştim.) Akşama  kadar idare etmem lazımdı ama yine de acıktım-  Eminönü'nü  gezerken köşede bir köfteci gördük. Bir köşede tam Eminönü havasına uygun küçücük bir dükkan. Baya rağbet görüyor gibi idi. Bütün masalar doluydu.

Bana güvenilir göründü. Ön tarafa caddeye bakan minik masaya oturduk. 

Tarihi Özkan Köftecisi imiş burası. Küçücük  bir mekan. Zaten Eminönü'nde tarihi bir mekan ne kadar büyük olabilir ki.

 Köfte kola ayran söyledik. Defne yemek yemek  istemedi. Ama benim enfes kokan köftelerimin tadına bir kere bakınca köftelerin yarısını yedi. Bu köfteler enfes anne dedi. Gerçekten de bence de çok lezzetli idi. Özellikle de yanındaki salça sosu çok beğendim. Bir daha gidersem yeniden burada otururum. O piyazlarda ise gözüm kaldı. Bir daha gittiğimde piyaz turşu ve irmik helvası da söyleyeceğim. 

Köfte 100 TL kola 20 TL ayran da 15 TL idi. 

 Sonra takıcıların oraya geldik. Defne doğal taşların herbirini inceledi.

Son girdiğimiz dükkanda bir adam " Araplar gelsin Araplar gelsin 10 Türk geleceğine bir Arap gelsin. Türklerde para yok bakıp bakıp  geçiyorlar Araplar ise alıyor kardeşim " diye bağırıyordu.

Gerçekten de onlarca dükkan dolaştık bugün pek çok şey de beğendik ama hiçbir şey almadan geri döndük. Basit bir bileklik bile alamadım. 

Ne yapalım bugünler böyle. 

Mesela  4-5 yıl önce buraya yine takıcılara geldiğimde 7-8 tane gümüş küpe bir sürü toka taç bir kaç bijuteri küpe ki onları öylesine almıştım, bir sürü ıvır zıvır alıp dönmüştüm evime. Şimdi ise gümüş küpe satan yer bile kalmamış hepsi bijuteriye dönmüş. Eskiden yüzüne bakmadığımız bijuteri takıları bile bugün alamadım.

Mısır çarşısını da bir güzel turladıktan sonra artık bacaklarımda hal kalmadı. Defne hala gezelim de Allah gezelim diyordu.

Oradan Burger Kinge girdik Defne'ye patates kızartması istedim. Bize siparişi yukarıdan almamızı söylediler. Taştan tarihi bir yapının  içinde yüksekçe bir merdiven çıkarak yukarı kata çıktık. Tam cam kenarı boştu. Eminönü sokaklarına bakarak patateslerimizi yedik. Manzara Defne ile hoşumuza gitti. Bunun dışında ortam pis soğuk gergindi. Hiç sevmedim. Daha da gelmem Burger King'e ama pencere önümüz ve o tavanı taştan tarihi merdivenler güzeldi.

Bir orta boy patates 21 TL.

Oradan yeniden Mısır çarşısı oradan tramvaya oradan Aksaray metroya oradan Kayaşehir metroya binerek evimize ulaştık. 

Eve geldik ama ben ölmüşüm yorgunluktan midem bulanıyor. 

Gözüm acıyor yine kan oturacak diye korkuyorum.

Defne tutturdu ben dışarı çıkacağım oynayacağım daha diye.  

Baya bir konuşmalar dil dökmeler sonucu evde kalmaya ikna ettim.

Geldiğimizden beri de hopluyor zıplıyor şarkılar söylüyor. Yorgunluk alameti yok maşallah.

Benim haftalardır ağrımayan bacağım ise az önce ağrımaya başladı. Yarın nasıl yürüyeceğim hiç bilemiyorum. 

Yatakta yatıyorum. Bacağımı ovalıyorum. Defne onunla ilgilenmedikçe hırçınlaştı. Oyna benimle gıdıkla beni yardım et bana vs deyip duruyor, sürekli ilgi istiyor. Arada ağlıyor çoğunlukla ise trip atıyor.

Kafamı duvarlara vura vura ağlamak istiyorum şu anda.

Canım kızım az önce uyudu. Ben de yatağa geçtim. Saat 22:30 oldu. 

Az önce  zil çaldı. Herhalde yanlış numara  diyerek bakmadım ama ısrarla  yeniden çalınca baktım. Kargo imiş. 

Sipariş verdiğim skecher ayakkabılarım gelmiş. Çok beğendim. 

Yalnız zil ısrarla çalınca sıdıka yine beni site yönetimine mi şikayet etti yine diye düşündüm. (Yatağım çok gıcırdıyor. Kargoyu bu saatte beklemiyordum. Alt komşuya göre bunlar şikayet konusu olabiliyor.)

Vücudum o heyecanla adrenalini bastı galiba. Gözüm açıldı. Bu vesile ile sağı solu topladım.  Bulaşıkları yerleştirdim. Baya iş yaptım akşam akşam.  Artık uyuyacağım inş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder