12 Ocak 2016 Salı

DEFNE FERAH'LA 17. HAFTA

Defne Ferah bu hafta 6500 (200 g almış)
Ben 87,0 (600 g almışım)

Böylece doğumdan sonra 13 kilo almış oldum. Bu nasıl oluyor anlamıyorum. Sağlıklı zayıflamak için ayda 2 kilo verin diyorlar. Ben bazen 1 haftada 2 kilo alıyorum. Şeytan dürtüyor git canın ne çekiyorsa ye profiterolleri börekleri çörekleri cipsleri götür nasılsa habire kilo alıyorsun. Sırf kilo almayım diye gece gece uykulu halimle (gündüz Defne'yle yapamıyorum) sağlıklı sağlıklı çorba kaynatıyorum, ıspanak pırasa pişiriyorum. Bulgur pilavının yağını az atıyorum, yine alıyorum yine alıyorum. 9 aylık hamileyken giydiğim kıyafetler bile olmamaya başladı. Tek tesellim bazı anneler regl olunca çok hızlı bir şekilde kilo veriyormuş. Aslında vücuttaki yağ değil ödemmiş. Umarım ben o sınıftayımdır. Allah sonumu hayretsin.

Bu haftanın gelişmeleri:


* Defne Ferah artık kahkaha atıyor.

* Bir kaç dakikalığına destekli oturtuyorum.

* Ek gıdaya geçtim. Daha önce elma armut portakal mandalina muz ve pekmezin tadına bakmıştı. Armuda ve portakala çıldırıyor. Mmm mmm muahhh diye diye yalıyor. Emmeyi henüz bilmiyor kuzucuk, kedi gibi dilini dışarı çıkarıp dondurma yer gibi yalıyor. Artık her sofrada meraklı meraklı yiyecekleri inceliyor elini ayağını sallayıp gözleriyle bişeyler verin verin yicem öğrenecem ben diyor. Hatta geçen kahvaltıda baktım yine eller kollar hareketlendi ağzı emme hareketi yapıyor gözler yiyeceklere sabitlenmiş verin verin diyor. Sofrayı baya inceledim çocuğa verecek bir şey bulamadım en uygun olarak kaşar peyniri yalattım. Şapur şupur onu bile yemeğe çalıştı yavrucum.

Bu hafta ciddi olarak ek gıdaya başladım. Öncelikle yoğurt verdim. İlk gün sadece tadına baktı. Ertesi gün bir çay kaşığı sonraki gün bir tatlı kaşığı gitgide artırıyorum.

Bir de sebze olarak havuçla başladım. Havuç püresi yaptım. Yiyemedi sadece tadını kokusunu almış oldu. Ertesi günde havuç suyu yaptım. Yine yiyemedi. Kaşıkla beslenmeye alışık değil. Bütün kıyafetleri battı. Böylece bu hafta artık bebişin çamaşırlarını sabun tozu ile değil deterjanla yıkama vakti de gelmiş oldu. Aman zaten hiç sevmiyordum sabunla yıkamayı. Kaç kere makineden köpükleri taştı. Makineyi de banyomu da mahvetti sabun. Deterjana geçeceğim için mutluyum.

* Bu hafta ilk kez önüne koyduğum oyuncakları kavradı ilgilendi. Ağzına götürmeye çalıştı. Ayrıca masada duran ağız bezini kendisi kavradı. Aldı ağzına götürdü. O bezlerle dişlerini kaşıyor, çok seviyor ağız bezlerini. Bir de anneannesinin ördüğü yün yelek hırka battaniyeleri ağzına götürüp onlarla dişlerini kaşımayı sever benim kızım. Hatta yatırdığım anda viyaklayan kızım eğer anneannesinin örgülerini giydirmişsem ve onları ağzına götürmeyi becerebilmişse bir 10-15 dakika hiç sesini çıkarmaz. O kol sırılsıklam olana kadar dişlerini kaşır.  Bir sürü diş kaşıyıcısı var ama yünlerin yeri bir başka demek ki.

* Bu hafta ilk kez bilinçli olarak oyun halısında oyuncakları ile oynadı.

* Ellerini incelemeye başladı. Aynı zamanda ellerini de daha bilinçli kullanmaya başladı. Kıyafetlerime dokunuyor. Battaniyesini kavrıyor, kendine doğru çekiyor.

* Bir de bizim bebiş acıklı şarkıları biliyor. Geçenlerde salonda emziriyordum tvde de adele hello vardı. Bizimki dudaklarını büze büze ağlamaya başladı. Başta anlamadım neden ağladığını.  Sonra ne zaman hello çıksa ağlamaya başlıyordu. Böylece anladım.

Yine geçenlerde mutfakta işleniyordum eşim de oyun halısında bebişle takılıyordu. Beni çağırdı. Müzik açmış. Hani bir türkü varya "mektup yazarım mektup üzerini pullama ben yazarken ağladım sen okurken ağlama" bizim kız nasıl gözyaşı döküyor. İçli içli sessiz sessiz ağlıyor. Nasıl büzmüş dudağını. Hemen kapattım müziği tabii. Babası artık her fırsatta mektup yazarım mektup türküsünü okuyor. Kızımın  hemen kaşları gözleri kıpkırmızı oluyor. Dudağını büzüyor. Tam ağlayacakken eşimle bakışlarımız çarpışıyor susuyor. Keyfe ağlattırır mıyım ben hiç kızımı...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder