27 Ekim 2015 Salı

DEFNE FERAH'LA 6. HAFTA

Bir yerde okumuştum çocuk sahibi olmak kadını gerizekalılaştırıyormuş!

Bebek doğduğundan beri tek yaptığım şeyin emzirmek, alt değiştirmek, gaz çıkarmak ve bebişimi sevmek olduğunu, geceleri 20-30 defa uyandığımı, deliksiz 3 saat bile uyuyamadığımı, geçen 42 günde tek bir satır kitap okuyamadığımı, entelektüel manada hiçbir faaliyet yapmadığımı düşünürsek bu söz doğru olabilir.

Peki bu durumu sorun yapıyor muyum?

Şimdilik hayır...

Evet pek çok şeyden mahrum kalıyorum ama buna karşılık iyi bir şey yapıyorum. Bu hayata yapılabilecek en değerli şey; bir çocuk büyütmek, yetiştirmek olduğunu düşünüyorum.

Defne Ferahla 6. haftayı geride bıraktık.

Gitgide Defne ile iletişimimiz daha iyiye gidiyor. Artık ne dediğini çoğu kez anlıyorum. Acıkmaya başlayınca önce minik bir ağlama sesi veriyor. O kadar komik ki hepimiz o dudağını büküpte o ağlama sesini bekliyoruz, çok gülüyoruz. Eğer devam sütü gecikirse ortalığı velveleye veriyor. Bu da acele edin çok acıktım dayanamıyorum ağlaması oluyor.

Devam sütünü vermeden önce gıdışına beyaz bir bez koyuyorum. O beyaz bezi görünce mama geleceğini anlıyor nasıl mutlu oluyor, gözleri parlıyor, küçük yavru kuşlar gibi ağzını açıp sabırla bekliyor kuzucum... O kadar komik ki her seferinde gülüyorum. Geçen gün kıyafeti biraz açık gelmiş göğsüne bir bez parçası koyayım da üşütmesin dedim. O bez de beyaz renkliydi, yavrucum yanlış anladı, mama gelecek zannetti, çok sevindi gözleri parladı, ağzını açtı aslında vakti gelmemişti ama yine de hemen mamasını hazırladım.

Bir de gaz ağlamaları var ki işte o kısımda çok çaresiz hissediyorum kendimi. Canım yavrucuğum çok acı çekiyor.  Beslendikten sonra üstten gaz çıkıyor zaten ama asıl sancılı olan geceleri oluyor. Geceleyin 4-5 sularında kıvranmaya başlıyor. Acıdan nefesi kesiliyor. Sancı geliyor kıvranıyor, ıkınıyor, morarıyor, bazen acıdan ağlıyor, sancı bitince uyuyakalıyor.  Saatlerce bu şekilde devam ediyor. Kucağımızda bir o yana bir bu yana turluyoruz gazı dağılsın diye. Sabah 7:30 8:00 gibi ise büyük bir volkan patlaması gibi çıkan gaz ve kaka ile rahatlıyor . O sırada babası anneannesi dedesi ben hepimiz derin bir ohhh çekiyoruz.

Zaten bu son 2 haftadır evdeki her 3 konuşmanın biri Defne' nin gazı ile ilgili. Evde sürekli bir gaz muhabbeti var;
- gazı çıktı mı
- ohh çok güzel gazını çıkardı
- kaplan gibi gürledi maşallah
- kıvranmaya başladı gazı geldi galiba
- bütün gece gazdan kıvrandı yavrum
- çıkmadı gitti şu gaz
- ne gazmış be

O kadar çok gaz çıkarıyor ki her seferinde hayret ediyorum. Geçenlerde Defne'yi banyo yaptırdık. Karnı bir balon gibi şişmişti çok korktum. Hatta banyosunu yarım yamalak yaptırdık karnına baskı olmasın diye. Banyodan 10 dakika sonra o kadar çok gaz çıktı ki  bütün karnı indi çok şükür.

Geçen gün de anneannesi altını değiştiriyordu, daha yeni bezini koymuştuk ki ciş ve kaka ile birlikte gaz çıktı, resmen gaz bombası gibi fışkırttı annemle ikimizin ödü patladı. Etraf da biraz battı tabii.

Dün sabah yine bütün gece süren uzun bir gaz sancısı sonunda sabah bir yaptı ki hepimiz derinden bir ohhh çektik. Geceleyin de karnı çok şiş olduğu için bezini gevşetmiştim. Altına bir doldurmuş bir doldurmuş o sırada nasıl bir basınçla gaz çıkardıysa artık kaka bezden taşıp ensesi de dahil olmak üzere tüm sırta yayılmıştı. Temizle temizle olmadı. Başedemeyeceğimizi anlayınca hemen banyo yaptırdık. Aman temizlemeye razıyım yeter ki rahat etsin Defnecik. Alt değiştirdiğimde bezin ağırlığına da her seferinde hayret ediyorum. 4 kiloluk yavruşumdan yarım kilo falan bez çıkıyor.

22 Ekim

Üç gündür İstanbul'da vıcık vıcık nemli bir hava var. Hava hiç açmadı, ara ara  yağmur yağıyor.

Aslında yağmurlu havaları çok severim. Böyle karanlık günlerde perdeleri açarım, dışarıyı görebilecek şekilde otururum. Bir battaniye, sıcak bir fincan çay, sevdiğim başucu kitaplarımdan biri... Bir yandan çay içerken bir yandan yağmuru seyrederim bir yandan da şekerleme yaparım.  Genelde müzik açmam çünkü yağmuru dinlemek isterim. Cama vuran o damlaların sesini çok severim.

Bu sefer ise İstanbul'un yağmuru çok sıkıntı oldu. Evde bir sürü yıkanması gereken çamaşır vardı. Yıkadıklarım bir türlü kurumadılar. Hatta nem o denli fazla ki Defne'nin 2 adet kundağını kurutmayı bir türlü başaramıyorum. Üstüm başım koltuklar ev her yer ıslak ıslak. Geceleri Defneyi emzirmeden önce ağzıma 1-2 attığım naneli sakızlar bile yapış yapış iğrenç olmuşlar nemden. Camları dilediğim gibi açamıyorum ev havasız. Bunaldım.

En büyük sorunum ise Defne' yi nasıl örteceğim üşüyor mu terliyor mu bunalıyor mu bir türlü karar veremiyorum. Ben çok bunalık biri olduğum için az örtmek istiyorum bu sefer de üşütür müyüm diye korkuyorum. Örtüyorum bu sefer de ya benim gibbi bus bus bunalıyorsa diye düşünüyorum. Sürekli Defneyi kontrol ediyorum

Bebekli kalabalık ve küçük evler için İstanbul yağmuru çok kötü oluyormuş. Sabah uyanıp ta havayı görünce
"Bu sabah yağmur var İstanbul'da
Gözlerim dolu dolu oluyor bilinmez niye"
demek gelmiyor artık içimden.

24 Ekim

Bugün evlilik yıldönümümüz...  2 yılımız geride kaldı. Babam geçenlerde yıldönümünüzde  pasta var mı dedi. Canı pasta çekti sanırım.

Eşime pelit pastanesinden pasta almasını söyledim. Oranın pastalarının güzel olduğunu biliyorum.

Eşim en küçük boy frambuazlı muzlu çikolatalı pasta almış. En küçük boy pasta pelit pastanesinde 65 tl . O kadar şaşırdım ki...  Minicik bir pasta neden bu kadar pahalı ki anlamadım.


25 Ekim

Bugün kırkımız doldu çok şükür... Uzun ve zorlu bir süreçti atlattık. 40 günde pek çok şey değişiyor yerli yerine oturuyor diyorlardı doğruymuş.

Sabah banyo suyuna bir çimdik tuz attık. Maşrapasına da altın koyduk, adettenmis. Hayır duaları eşliğinde banyosunu yaptırdık. Sonra annem yasin sûresi okudu. Sonra ben de banyo yaptım.


Sonra kırk uçurma için kuzenim Filiz'i aradık müsaitmiş, gittik. Dönüşte bize yumurta ve şeker koydu. Bereketli ve güzel ömrün olsun demekmiş.

Az önce de kuzucuğum yatağında kendi kendine uyudu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder