31 Ağustos 2014 Pazar

2014 YAZINDAN AKILDA KALANLAR...

2014 yazından akılda kalanlar...

* Eşimle kazdağları şelaleler jeep safari turuna katıldık.
ADATEPE KÖYÜ

Böylece;
* Sütüven şelalesini
* Hasan boğuldu göletini
* Tahtakuşlar müzesini
* Çamlıbel köyü 500 yıllık anıt çınarını
* Zeus altarını
* Adatepe Köyünü
* Adatepe Zeytinyağı Müzesini
* Yeşilyurt Köyünü

görmüş olduk.  Zeus altarına giderken ormanda yürüyüş yaptık.  Güzel manzaraları seyrettik. Hasan Boğuldu'da serin sularda ferahladık, oranın buz gibi sularından içtik,  mis gibi çam havası içimize çektik. Köylülerden  bardağı 2 TL den çeşit çeşit kekik, nane , defne, biberiye aldık.
ZEUS ALTARI
Yalnız şunu da söylemeden geçemeyeceğim; Bu geziye çok aşırı sıcak bir günde katılmışız. Ben çok bunaldım. Kafileye uymak zorunda olduğumuzdan daha da zorlaştı bu tur benim için.  Bu yüzden fotoğraf çekemedim , pek de zevk alamadım. Geçmiş yıllarda çektiğim fotoğrafları kullanıyorum. Bu gezdiğimiz yerlere daha önceleri defalarca gitmiştim. eşimse ilk kez görüyordu. sıcaktan ötürü o da çok hoşlanmadı. Bir daha ki sefere buralara kendi özel aracımızla gitmeyi düşünüyorum. Daha ferah bir zamanda mesela akşam üstü Zeus Altarı çok daha güzel olabilir ya da mesela sonbaharda en azından azıcık esintinin olduğu zamanda gitmek gerek. (miş)
HASAN BOĞULDU GÖLETİ


ADATEPE ZEYTİNYAĞI MÜZESİ

* Kadırga Koyu'na gittik. Bir de oraları keşfettik. Hep duyardım da hiç gitmek fırsatı olmamıştı. Gayet beğendim. Deniz mükemmel berraklıkta ve harika bir mavilikte ve herkesin söylediği gibi bu sene inanılmaz sıcaklıkta idi. Yalnız eskiden çok daha tenha imiş.Kardeşim  o sürekli buralara takılıyor) Kadırga Koyu'nu hiç bu kadar kalabalık görmediğini söyledi. Çok şaşırmıştı. Eskiye göre insan sayısı neredeyse 20 kat artmış.

MİS GİBİ KADIRGA KOYU
*  Bir gün de Sivrice Koyu'na doğru gittik. Assos'un  bakir tertemiz  mis gibi bir koyunda tüm gün denize girdik. Bu fotoğraf da geçmiş yıllardan... Şimdi oralar da keşfedilmiş; baya insan vardı. İyi ki de kimsenin bilmediği zamanlarda oraları görmüşüm; bir daha öyle sessiz sakin tertemiz kimsesiz görmek zor.


*  Hemen hemen her gün güre sahillerinde denize girdik, bol bol yüzdük, piknik yaptık.


Kabinimiz benim için çok rahatlık oldu. Kabin arama ıslak ıslak gezme derdine son. 3 saniyede açılıp 30 saniyede toplanabiliyor hiç yer kaplamıyor ve çok pratik.




*Akşam üstleri  Gürenin sahillerinde uzun yürüyüşler yaptık. Geçen ağustosta Akçay'ın  bu sene de Güre'nin sahillerini ( bir Edremitli olarak 40 yıldır keşfedemediğim sahilleri ) eşim sayesinde öğrendim.

* Bir kaç kere Akçay'a geceleyin gezmeye gittik. Gece yarısını çoktan geçmiş olmasına rağmen hala çok kalabalıktı. Fazla kalmadık. Biz kalabalığı sevmiyoruz. Buna rağmen hemencecik birkaç kitap satın aldım;
Orhan Veli Tüm Şiirleri (YKY)
Orhan Pamuk Öteki Renkler ( İletişim)
Orhan Pamuk Ben Bir Ağacım ( (YKY)
Bu kitaplarda kütüphaneme dahil oldular.

*  Akşamın ilerleyen saatlerinde babam terasta mis gibi semaver çayları yaptı. Benim gibi bir çay tiryakisi için odun ateşinde demlenmiş mis gibi odun kokulu çay içmek dünyanın en güzel nimetlerinden biri olduğu için bu yaz tatilinin unutulmayanları arasına girdi ve buraya yazılmayı hak etti.

*  Annem kardeşlerimin avladığı gerçek deniz levreklerinden pişirdi. Yaşadığım semt itibari ile bırak deniz balığını normal hamsiyi  bile satın alamayan benim için gerçek bir nimetti bu deniz kokulu balıklar



* Edremit'in meşhur Gülen Köftesinden - şimdi ismi Köfteci Hilmi olmuş- yedik.

* Gecenin ilerleyen saatinde Edremit Beyoğlu Lokantasında  dumanı üstünde bol limonlu bol sarımsaklı çorbalar içtik.

* Mutlaka pazardan ve bilhassa  köylülerden alınmış o gün toplanmış enfes kara incirlerden bol bol yedik. İstanbul'a gelinceye kadar özelliği kalmıyor bu incirlerin . Bir de iyice kötü olmasın diye daha olgunlaşamadan topluyorlar ve tabii fahiş bir fiyata satılıyor. Bizim oralarda ise kara incirin kilosu  2.5 TL ve mutlaka alındığı gün yenir ve asla yıkanmaz.

* Yine İstanbul'da hiç görmediğim kabak çiçeklerinden aldım. Böylece eşim ömründe ilk kez kabak çiçeği dolması ve kabak çiçeği kızartması yemiş oldu. NOT: Kabak çiçeği mutlaka sabah erken saatte toplanır ve yaprakları kapanmadan satın alınır ve hemen pişirilir. Çiçekler o denli narindir ki ertesi güne kalırsa hemen pörsür hayır gelmez artık o çiçeklerden.

KABAK ÇİÇEĞİ DOLMASI
Annem sofraya getirir getirmez bütün dolmalar bittiği için resmini çekemedim. yukarıda  ve aşağıdaki resim google görsellerden...

 *Börülceyi de unutmayalım. Bizim neredeyse gün aşırı yediğimiz bayıldığımız börülcenin hem salatasını hem yemeğini yine eşim ilk kez tattı.
BÖRÜLCE YEMEĞİ
* Ramazanın son günlerinde  Gömeç ve Örene gittik... Sahillerinde dolaştık. Denize girmek istemedi canım. ( aç aç olmuyor arkadaş)

* Bayramda köye babaannemin elini öpmeye gittik . Dedemin kabrine su döktük. Artık köye yerleşen halamın evini, bahçesini gezdik. Halam bize çingene tavuğu yaptı. Dönerken yanımıza enfes turşularından koydu İstanbul'a dönünce de hemen  afiyetle yedik.
Çingene Tavuğu şöyle yapılıyormuş efendim...

Önce bunun için yapılmış özel tabaklardan satın alıyorsunuz : çelik bir tabak ama tam ortasında bir şiş var. Tavuğu hazırlıyoruz. şöyle oluyor;

Sonra bahçenin ortasına koyuyoruz üzerine de bir teneke kapatıyoruz. Tenekenin etrafına da odunları yerleştirip yakıyoruz.


yaklaşık 20-30 dakika sonra şöyle bir manzara ile karşılaşıyoruz...


Sonra da mis odun ateşinde nar gibi kızarmış tavuğumuzu afiyetle yiyoruz.

* Edremit'in meşhur çarşamba pazarını gezdim. Evin ihtiyaçlarını aldım... Körfeze tatile gelirseniz bir çarşambanızı Edremit pazarına ayırmanızı tavsiye ederim...

* Edremitin pazartesi pazarından İstanbula getirmek için alışveriş yaptım; börülce, fasulye, pembe domates, yeşil biber, kırmızı biber, barbunya, yeşil nektarin, maydanoz, dereotu, semizotu , çeşit çeşit soğan, patates aldım. Hatta karpuz bile getirdik. Memleketin sebzeleri ile yemekler başka bir güzel oluyor. Bir hafta oldu geleli dolap hala dolu, hala yiyoruz biraz abartmışım galiba.

* İlk kez nasıl taşıyacağımı düşünmeden gönül rahatlığı ile Edremit zeytinyağı aldım. Yanında defneli, çitlembikli, güllü, sade,zeytinyağlı sabunlar aldım.

Edremit Tatilimiz çok güzeldi...

İstanbul'a döndüğümüzde

* Boğaziçi tekne turu yaptık. Çok güzel bir uygulama gelmiş Hop On Hop Off diye bir gezi turu vardı. Duraklarda inip oraları gezip sonraki seferlere binip turunuza devam edebiliyorsunuz. Biz tura biraz geç başladığımızdan sadece Küçüksu da inip dolaştık. Mükemmel bir yer; Bir tarafta Göksu yanında Anadolu Hisarı var diğer tarafta ise küçük su deresi  her taraf yemyeşil boğaz mükemmel görünüyor. Orada bir çay bahçesinde oturduk, yemek yedik, çay içtik çok güzeldi ;Ömrüme ömür kattı orası. Bu vesile ile de Küçük Su Kasrını da gezdik.

Boğazda bir dantela gibi arzı endam eden Küçük Su Kasrı


* Küçüksu'yu o kadar beğendik ki ertesi gün kendi aracımızla yine geldik. Yine yedik içtik boğazı seyrettik sonra Anadolu Hisarından Paşa Limanı'na kadar kıyıyı boydan boya keşfettik. Kuzguncukta benim çok eskilerden beri her fırsatta gittiğim minicik bir köşede boğaza karşı çay içtik.  O gün de çok güzeldi.

* İstanbul Denizcilik Müzesini gezdik. Bu müzeye bayıldım. Herkese çok tavsiye ederim. 8 yaşındaki yeğenim bayıldı. saltanat tekneleri, kayıklar, kadırga,  bu teknelerde kullanılan armalar, toplar, gül ağacından mobilyalar, ve en çok aklımda kalan ise mükemmel hatlarla yazılmış gemi isimleri...




* İstanbul Resim Heykel Müzesi Manzaralar sergisine gittim. O kadar beğendim ki en kısa zamanda yeniden gitmeyi düşünüyorum. Çıkarken kitapçığı da aldım ama fotoğraf asla gerçeği gibi güzel değil. Hatta buraya bir resim koyayım dedim ama bilgisayar ekranı da aynı şekilde resmin güzelliğini tam olarak yansıtamıyor.


* Boş zamanlarımda sinema izledim. bu aralar eski filmleri izliyorum. 12 kızgın adam, seven samurai,  hep aklımda idi bu tatilde nihayet izleyebildim. 12 kızgın adamı soluksuz izledim diyebilirim. seven samurai ise çok uzun bir film ama bana bir şeyler kattığını düşünüyorum. Bunların yanında sıkıysa yakala , life of pi de güzel bulduğum filmlerin arasına girdiler.

* Ayrıca tatilimde kitap okumaya çalıştım. Akçay'dan aldığım Orhan Pamuk'un yeni kitabı ben bir ağacım, öteki renkler ve Orhan Velinin şiir kitabını okuyorum.

* ve İstanbul demek alışveriş demek avm demek ...   Mall of İstanbul'u keşfettim , alış veriş yaptım

son olarak az önce okuduğum  Orhan Veli'den bir şiirle veda ediyorum...


Ne hoş, ey Tanrım, ne hoş, 
İller, göller, kıtalar aşmak. 
Ne hoş deniz deniz dolaşmak 
Düşünceler gibi başıboş. 
Versem kendimi bütün bütün 
Bir yelkenli olup engine; 
Kansam bir an güzelliğine 
Kuşlar gibi serseri ömrün...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder