1/07/2014

MARDİN'DE SON GÜNLER...

Uzun zamandır yoktum buralarda. Maalesef 2 aydır çok ciddi hastayım. Bir türlü geçmek bilmeyen öksürük krizleri, burun akıntısı, halsizlik, ses kısıklığı, boğaz ağrısı. Yataklara düştüm. Resmen 2 aydır yaşamıyorum. Ömrümde gitmediğim kadar doktora gittim ve ömrümde içmediğim kadar ilaç içtim. Hatta artık iyileşemeyeceğim gibi hezeyanlar türedi bende. Okula gidemedim, ha bire rapor aldım. Okula gidebildiğim zamanlarda ise maalesef ders anlatamadım. Bu zaman zarfında her gün Allah'a şükrettim; eğer özelde olsaydım çoktan beni kapı dışarı etmişlerdi. Çok şükür ki artık iyiyim. Öksürük krizine girmeden 2 kelam edebiliyorum.

Bugün çok güzel bir gündü. Hava sıcacık ama bunaltmayan bir havaydı. Güneş çok parlaktı ama yakmayan bir güneşti. Okuldan gelince yukarı Mardin'e çıktım. Ne zamandır gitmemiştim. Aklımda kalan bir kaç şeyi aldım bugün. Bundan böyle de artık takı almayacağım. Çünkü annemin dediğine göre artık benim takı almam günah olurmuş. (Çok fazla aldığım için.)

Bugün öncelikle kayınvalidem için Mardin'den bir hatıra aldım. 

Umarım beğenir.


Telkari broş 25 TL.

    Ardından görümcelerim ve eltilerim için kahve takımları aldım.


5 adet kahve takımı büyük bir pazarlıkla 150 TL.

11/24/2013

MİDYAT TAKI ALIŞVERİŞİ

Bu hafta sonu Midyat'a gümüş takı almaya gittim.

Öncelikle yakut taşlı bu incecik gümüş yüzüğü aldım.


Midyat Sümer Gümüşçü'de bu yüzük 35 TL


Midyat Sümer Gümüşçü'de bu yüzük 30 TL

Her ikisine 60 TL ödedim.

Ardından Söğütlü Kuyumculuk'a gittim.


Mine işlemeli taşlı gümüş kelebek kolye 60 TL

11/16/2013

ETLİ KEREVİZ

Off tüm gün yattım. Burun akıntım zayıfladı bu sefer de öksüre öksüre diyaframım ağrıdı. Güzel güneşli bir cumartesim daha ziyan oldu. Dinlenmeden ayağa kalkamazsın diyenlere kulak kabarttım vardır bir bildikleri deyip sıcak çay içtim yattım, portakal-greyfurt suyu içip yattım, antibiyotiğimi içip yattım... Yata yata akşam oldu. 

Çok canım sıkılıyor.

11/15/2013

HASTA ÇORBASI

Ben de şifayı kapmış bulunmaktayım. 

Dün hasta olduğum için acile gittim ve rapor aldım. 

Bugün ise hastalığım şiddetlendi ve buna rağmen okula gitmek zorunda kaldım. 

Zor bir gün idi...

İlaç içmeye çok karşı olmama rağmen okuldan sonra bir eczaneye gittim paşa paşa antibiyotiğimi aldım. 

Akşam da kendime bir hasta çorbası yaptım.

Artık evli bir bayanım :)  
ve bundan böyle yemek yapmaya daha çok özen göstermeyi düşünüyorum. 

Sevgili eşimle şubat ayında eş durumundan birleşinceye kadar yani bu üç ayda daha sağlıklı daha bakımlı ve daha incelmiş olarak karşısına çıkmayı düşünüyorum.

 Hem de erkeğin kalbine giden yol midesinden geçermiş deyip yemek yapmayı da öğrenmem lazım. 

Herhalde yemek bloglarını daha bir ciddiyetle takip ederim artık.

HASTA ÇORBASI


Aslında bir bütün tavuk daha iyi olurdu
 ama ben tek yaşadığım için
 ve artan her yemek maalesef çöpe gittiği için 3 adet but almakla yetindim. 

Tavuk butlarını yıkıyoruz hoop düdüklüye... Ardından kereviz yapraklarını, maydanoz sapını ve kabuğu soyulmuş havucu bütün bütün tencereye atıyoruz. 

Bir kaç adet de tane karabiber ekledikten sonra haşlamaya bırakıyoruz. 

Mardin'de tavuklar biraz daha doğal olduğundan hemen pişmiyor o yüzden düdüklüye koydum yaklaşık 1 saat pişirdim.
 ( İstanbul tavukları 10 dakikada pişer herhalde.)

Sonra bir tencereye karışımı süzüyoruz. İçine şehriyeleri de atıp 5 dakika daha pişiriyoruz. 

İçine tavukları didikleyip atıyoruz, havuçları, maydanozun dışarıda kalan yeşilliklerini de attıktan sonra çorbamız hazır. 

Bol bol limonla sıcak sıcak içiyoruz.

Afiyet olsun...

Aslında  yoğurt, un ve yumurta ile terbiye de yapabilirdim 
ama hafif olsun içebileyim istedim.

Kendinize dikkat edin...


10/10/2013

ALIŞVERİŞ

Uzun bir aradan sonra yeniden buradayım.

 Bugün yukarı Mardin'e çıktım. 

Geçen yıl çoğunlukla beraber takıldığımız sevgili arkadaşım Selma'nın - İstanbul'a tayin oldu gitti- yokluğundan mıdır nedir buralardan pek bir zevk alamadım. 

Yollar çok kalabalıktı, tıkış tıkış, daracık yollarda devasa arazi arabaları, toz, toprak, acayip yakıcı bir güneş.

Hemen geri döndüm.

Dönmeden yukarı çıkmışken her zaman takıldığım Akyüz Gümüşçülük'ten bir kaç şey aldım.


Öncelikle bu yüzüğü beğendim.

7/04/2013

TATİLE GİDİYORUM...

Sınavlar bu cuma bitiyor, tatile gidiyorum...

Hediyelik telkari yüzükler aldım.


Telkari yüzükler 4 tanesi 70 TL

6/09/2013

BU HAFTA NELER YAPMIŞIZ...

* Öğrenciler okula gelmediği için arkadaşlarla okulda bol bol satranç oynadım.

* Yeni aldığım kitaplarımı okumaya başladım; hazır öğrenciler de yok, bol bol boş vakit var. Semerkant Amin Maalouf gayet güzel bir kitapmış,  hâlâ okumaktayım. Böyle Buyurdu Zerdüşt ise arada bir pasaj okuyup, altını çizip, düşünüyorum. Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı ise başta çok iyi gitti, ortalarda konu ağırlaştı, yarım kaldı, bitiremiyorum. Nazım Hikmet, Cahit Zarifoğlu, Ahmet Arif, Cemal Süreyya, Behçet Necatigil ve Necip Fazıl ise yatağımın başucuna koydum. Her uzandığımda bir iki bir iki sindiriyorum.

* Arkadaşımın tayini çıktı gidiyor, Eski Mardin'e çıkıp ona aşağıdaki küpeleri aldım. Arkadaşım çok beğendi.

 
Minik gümüş küpeler 15 TL

6/03/2013

AMED

Mesleğimin 2. yılında iken aynı evi paylaştığım, çok sevdiğim oda arkadaşım Yalova'dan Diyarbakır'a akraba ziyaretine gelmiş.

 Hemen anlaştık ve sabah erkenden buluşmaya karar verdik.


 Mardin'den Diyarbakır 1 saat sürdü.


 Sabah arkadaşımı beklerken her zaman çok hayran olduğum Diyarbakır Ulu Cami'yi izledim.

 Mardin ne kadar sarı ise Diyarbakır o kadar siyah bir şehir. 

Kale, camiler, türbeler, köprüler bir zamanlar Karacadağ volkanından akan lavların soğuması ile oluşmuş kara bazalt taşından yapılmış, aralara ise beyazımsı kerpiç taşı serpilmiş.

 Ulu Cami de siyah beyaz bir cami ve gerçekten çok etkileyici.

 Osmanlı mimarisinden o kadar farklı ki.

 Şimdilik restorasyonda olduğundan güzel fotoğraf çekemedim. 

İnternetten bulduğum bir kaç resimle yetinelim şimdilik.


Ulu Cami detay...  

( Camide hayvan figürüne İstanbul'da hiç rastlamadım. Herhalde bu gelenek Osmanlı öncesine ait.)

5/27/2013

DOLUNAYIN DOĞUŞUNU İZLEMEYE GİTTİK.

Yukarı Mardin'den ayın doğuşunu izlemenin çok güzel olduğunu duydum, uzun zamandır dolunayı bekliyordum ki nihayet dün akşam üstü arkadaşlarla yukarı çıktık. Aslında cuma günü çıkacaktık olmadı çünkü ay o gün daha güneş batmadan doğuyormuş. Cumartesi akşamı ise doğuş vakti tam uygun vakitte- güneş battıktan hemen sonra- idi ama o gün de fırtına koptu gökyüzü kara bulutlarla kaplandı. Arkadaşlar bir daha ki mehtaba kaldık diyordu ki dün akşam nihayet izleyebildik. Önce ikindi vakti yukarı Mardin de biraz dolaştık. Tasarımlarını çok beğendiğimiz Varlık Gümüşçü' ye gittik. Daha önceden çok beğendiğim kolye ucunu almaya karar verdim.

 
 Kolye ucu 25 TL

Sonra orada başka bir kolye ucu daha gördüm. Arkadaşımın annesi sen bunu al, diğeri ( yukarıdaki oluyor) bu hiç bir şeye benzemiyor dedi . Ben de her ikisini birden almaya karar verdim. Çünkü aşağıdaki kolye çok güzel olmakla beraber sürekli kullanabileceğim cinsten değil biraz ağır, diğeri ise günlük  kullanıma uygun.


Zümrüt ve yakut taşlı gümüş telkari kolye ucu


Kolye ucu 90 TL

Her ikisine 100 TL verdim ve çok ama çok beğendim. Güzel günlerde kullanayım inş ...

Sonra biraz daha dolaştıktan sonra Mezopotamya Çay Bahçesinde oturduk. Ova tamamen sararmıştı. Nisan ayının o yemyeşil göz alabildiğince geniş arazi sıcaktan ötürü biraz puslu idi. Yine de güzel buldum... Bir müddet sonra tarlaları yakacaklar, bir de korkunç sıcak havayı eklersek işte o zaman ova tamamen duman altında kalacak. 

Akşam üstü yüzlerce kırlangıç, taklacı güvercinler hem görsel hem işitsel bir şölen sunuyordu. 

Akşam oldu... Muhabbet, çaylar, çekirdekler, tostlar, dondurmalar derken nihayet dağların ardından dolunayı gördük, şükürler olsun...  Facebook'ta gördüğüm çok beğendiğim bir dolunay fotoğrafı da ekleyeyim.


Çok güzel bir fotoğraf...

Bir de  bu hafta aldığım vazomu sizlerle paylaşayım. Bizim evin yakınlarında bir dükkan açıldı; ev aksesuarları satıyor. Ben de bu  vazoyu çok beğenmiştim ama almayı düşünmüyordum. Çünkü Mardindeyim, bekar evi... Ayrıca bu vazo çok pahalı; 265 TL. İki yakasını bir araya getirmeye çalışan bir öğretmen olarak ne gerek var diye düşünüyordum. Ama dayanamadım yine de aldım.. İndirimle haliyle 180 TL' ye aldım. Anneme hâlâ söyleyemedim. Acayip dalga geçer benimle, bir vazo için, hem de böyle bir vazo için bu  kadar para mı verdin diye. Ama yine de iyi ki de almışım, evimde sanki yüzyıllardır benimleymiş gibi bir anda kaynaştık bu vazoyla.


Seramik vazo 180 TL

İşte bir hafta sonu da böyle geçti...

5/03/2013

KURULUK DOLMASI

Uzun zaman önce baharatçıma ıhlamur almak için uğradığımda ıhlamurun yanında  -güzelliklerine dayanamadım-  bir dizi patlıcan kurusu ve bir dizi biber kurusu tabii bir de bunları pişirirken kullanacağım sumak aldım.  Daha önce hiç böyle bir şey satın almadığımdan fiyatlarını öğrenince çok şaşırdım. Kuru patlıcan bir dizisi 8 TL, kuru biber bir dizisi 8 TL imiş  bir de 1,5 TL lik de sumak aldım. Hani evlerde sürekli yapılan bir yemek olduğundan bu kurulukları çok ucuz bir şey zannediyordum, ne biliyim en fazla 5 TL falan ödeyeceğimi düşünüyordum. 

Eve getirdiğimde mutfakta duvara astım. Çok hoşuma gitti. Sırf bu güzel görüntü için bile bundan sonra hep bu kuruluklardan almayı düşünüyorum ya da en iyisi  bu yaz bunlardan kendim yapmayı deneyeyim.


Aradan uzun zaman geçti artık havalar da ısındı benim kurulukların tipleri sanki biraz değişmeye başladı. Ben de artık bir kuruluk dolması yapayım dedim.



KURULUK DOLMASI

* Kuru patlıcanlarımızı  20 dakika,  kuru biberleri 10 dakika haşlıyoruz.( Ben ayrı tencereler kullandım)

* Hafif haşlanmış patlıcan ve biberlerimizi soğuk suya atıyoruz ki kendilerini bırakmasınlar.

* Soğanları çok ince doğruyoruz. İçine pirinç, biber salçası, domates salçası, tuz, karabiber, pul biber bol bol nane ve zeytinyağı ekliyoruz. Nar ekşisi de çok yakışıyor.

* Tenceremizin altını yaprakla kaplıyoruz.

* Güzelce karıştırdığımız karışımla önce patlıcanları ardından biberleri dolduruyoruz ve son olarak da yapraklarımızı sarıyoruz. 

* 3-4 kaşık sumak alıyoruz, birkaç dakika kaynatıyoruz . suyunu tenceremize alıyoruz. Sadece  mutfakta kullandığım bir tülbentim vardı. Bir parça kesip sumaklarımı içine koyup onu da tencereye yerleştirdim.

* Üstüne biraz daha tuz, zeytinyağı  ekliyoruz. Üstünü yine yaprakla kapatıyoruz ki yaprak dolmalarımızın rengi güzel kalsın. Dolma taşımızı da tenceremize yerleştirdikten sonra su ekliyoruz.

* Yaklaşık 50 dakika pişiriyoruz. 

İnternetten araştırmalarımı birleştirerek denedim. Annemin kuru dolma yaptığını hatırlamıyorum. Dolma üstadlarından özür dileyerek benim yaptığım dolma tarifini verdim, pek çok hata yapmış olabilirim. Bir de ben çok  az yaptığımdan ölçü vermedim.

DEĞERLENDİRME

Çok çok lezzetli oldu. Midem bayram etti. Zaten 10-15 adet sardığım yaprak sarmaları ise tam anlamıyla  enfes olmuştu. Nar ekşisi inanılmaz yakışmıştı. Aynı zamanda sumak ekşisi de çok hoşuma gitti. Sumağın öğütülmüşünü çok görmüştüm ama tanesini hiç  bilmiyordum. Benim gibi bilmeyenler için sumak taneleri böyle bir şey.


Bundan böyle patlıcan değil ama yaprak dolmasını böyle nar ekşili, sumak ekşili bol bol yapmayı düşünüyorum.