23 Nisan 2015 Perşembe

23.04.2015 GEZİSİ...

Dün annem babam memleketten geldi, evimize bayram geldi. Akşam geç saatte gelmelerine ve yol yorgunu olmalarına rağmen bu sabah,  daha çok erken, uyumaya devam etmek ister misiniz diye sorduğumda ''yatmaya mı geldik biz kalkarız tabii '' deyince bizimkiler, hızlıca hazırlandık ve erkenden  yola çıktık.

Sabah uyandığımızda hava çok güzel ve güneşliydi. Dışarı çıktığımızda ise kapkara yağmur bulutlarını gördük. Aman yakalanmayız inşallah dedik ve yola çıktık. Daha yola çıkar çıkmaz yağmur bastırdı hatta dolu yağdı.

Yol çok güzeldi. Mor pembe beyaz çiçek açmış ağaçlar gördük. Ayrıca  yeşilin her tonunu en parlak haliyle gördük.

İlk olarak Yuşa tepesine gittik. Yollar oldukça tenhaydı. Yuşa tepesine vardığımızda yağmur iyice artmıştı. Arabadan inemedik. Evden çıkarken çay yapmıştım. Annemin getirdiği yolluklar vardı; poaça kurabiye çörek... Arabadan inmeden yağmurun geçmesini bekledik, çayımızı içtik, bir şeyler atıştırdık. Yağmur biraz dinince Yuşa (as) kabrini ziyaret ettik. Bu sırada yağmur tekrardan bastırdı bir güzel ıslandık. Eşim geçmez bu yağmur dedi.

Eve dönmeye karar verdik.



Yağmuru dinlemek, izlemek Yuşa tepesinde zevkliydi ama hepimiz ıslandık ve daha da önemlisi eşimin ayakkabıları, ayakları ıslandı ve çok üşüdü. Eve dönüş yolunda ona çorap aldım. Ayakkabıları kaloriferin de etkisi ile çabucak ıslandığı gibi hemen de kurudu.

Vee bu sırada güneş yeniden açtı.


Biz de eve dönmek yerine önceden planladığımız gibi Hidiv Kasrına gitmeye karar verdik.

3 hafta önce yine buradaydık. Yine çok güzeldi. Bu sefer laleler açmıştı. Ağaçlar daha bir yeşillendi. Erguvanlar tam açmasa bile boğaza mor rengini hafif hafif yansıtmıştı.

Bu sefer boğaz daha da maviydi.

Yuva yapan leylek benzeri kuşlar bu sefer hiç uçmuyorlardı sanırım kuluçkaya yatmışlar.

Hidiv Kasrı daha bir canlı daha bir renkliydi.

Ağaçlar arasından görünen Boğaziçi...




 Defne ağaçları iyice çiçekli artık...


Hidiv Kasrı

 Hidiv Kasrı detay




 Bu ağaç ne ağacı acaba çok merak ediyorum ???


Burada laleler nergisler arasında  bahar ziyafeti çektikten sonra Küçüksu' ya doğru yola çıktık. 

Bugün yollar ayrı bir zevkliydi . Yol boyunca açmış süs kirazı ya da japon kirazı denilen ağaçlar yolları süslüyordu. Sonra sahile inerken Osmanlı Konakları olan bir sokaktan geçtik. Orada bir konağın içinde sadece internette görebileceğim  baştan aşağı beyaz çiçekleri olan bir ağaç gördüm.

Nihayet Anadolu Hisarı ile Küçüksu Kasrı arasında bulunan Sabancı Öğretmenevi'ne kahvaltıya geldik. 

 Rumeli Hisarı

    2. Köprüye Anadolu Hisarından bir bakış...

İki dere arasında Göksu Çayırı hayalleri  kurduk. 

 Mihrişah Valide Sultan Cami

 Küçüksu Kasrı

Bunlar da Hidiv Kasrı fidanlığından akılda kalanlar...
Ömrümde ilk kez çilek fidanı gördüm.

Sardunyalar

Küpe çiçeği görmeyeli yıllar oldu...

Sarı kadife çiçekleri...





 Sabancı Öğretmenevi'nde kahvaltı yaptık  aslında kahvaltı da denmez çünkü  saat 13:00'e geliyordu ve kahvaltı kalkmak üzereydi. Büfede servisler neredeyse boşalmıştı hatta çay makinesini de kaldırdıkları için babam son keyif çayını içemedi.

Sabancı Öğretmenevi'nde kahvaltı kişi başı 25TL otopark - ispark- 5 TL


Kahvaltımızı yaptık etrafı doya doya seyrettik. Evimize geri döndük. Çok güzel bir bahar günüydü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder