17.02.2024
Önce İbrahim Paşa Sarayı'nı sonra Ayasofya Tarihi Müzesi'ni gezdikten sonra At Meydanı'nı turladım.
Hipodromda önce sütunları okudum.
Arkada Marmara Üniversitesi Rektörlük binası var. Tadilata girmiş.
Cami çok kalabalıktı.
Her zamanki gibi iç açıcı ferah manevi buldum.
Hat eserlerini yine çok beğendim.
Camiden çıkınca Arasta Çarşı'ya gittim.
Mozaikler kandiller baharatçılar kumaşlar kilimler halılar gümüşler kokular renkler tam bir Osmanlı çarşısı.
Burada bir çini mozaiği beğendim yani bir kare banyo fayanslarından sadece bir tanesi gibi yani ve 3600 tl idi beğendiğim. Bazıları ise daha uygun 2800 TL idi.
Sadece seyrederek hiç bir şey alamayarak geçtim buradan da.
Büyük Saray Mozaikleri Müzesi'ne de girecektim ama orası da tadilatta imiş.
Dönüş yolunda eskiden kızlarla hep geldiğimiz Sultanahmet manzaralı Derviş Kafe'ye de bir selam verdim. Fiyatlara baktım. Kendim gelmiş olmasam inanamayacağım eskiden sürekli buraya geldiğimize.
Artık eve dönmeye karar verdim.
Dönüş yolunda yolumun üstü hadi bir de I. Ahmet türbesine gireyim dedim o kadar camisine girdik bir Fatiha okumadan geçmeyelim.
İyi ki de girmişim.
Burası da bana çok etkileyici geldi.
Genç Osman da burada imiş meğer bilmiyordum.
I. Ahmed'i biraz unutmuşum böylece hatırlamış oldum.
Aziz Mahmut Hüdayi ve I. Ahmet arasında geçenleri yeniden okudum.
I. Ahmet Peygamber Efendimizin ayak izinin resmini yaptırmış ve hayatının sonuna kadar sarığının içinde taşımıştır. Bu şiiri de Peygamber Efendimizin ayak izi için yazmıştır.
Nola tâcım gibi başımda getürsem dâim
Kadem-i resmini ol hazret-i şâh-ı resûlün
Gülü gülzâr-ı muhabbet o kadem sahibidir
Ahmedâ durma yüzün sür kademine o gülün
Allah rahmet eylesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder