28 Mart 2025 Cuma

EFES ANTİK KENTİ, MERYEMANA EVİ, ŞİRİNCE, KUŞADASI TURU

 

11.07.2023

Dün Kazdağı Tur ile Efes Turu'na katıldım. 

Sabah erkenden daha 06:30 olmadan kalktım. 07:25'de garajdan aldılar beni.

Araçta benimle birlikte 2'si çocuk 14 yolcu, bir de şöförümüz vardı.

Yola çıktık. 

Arabamız klimalı idi ve içerisi çok soğuktu. Siyah yaldızlı şalımı iyi ki de almışım. İyice örtünüp etrafı seyretmeye daldım.

Önümde oturan oldukça yaşlı Florya hanımefendisi Münevver Teyze klimadan oldukça etkilendi, dondum dondum deyip duruyordu. Annemin sabah bugün oralar çok sıcak olur, sıcakta başını gözünü sar koru kendini diye verdiği ince şalı örtünsün diye ona verdim. Çok makbule geçtiğini söyledi, çok dua etti. 

İlk olarak sabah kahvaltı için Bergama'da mola verdik.

 Şakran Böreği satan bir benzinlikte durduk.

 Şakran böreği ve büyük bir fincan çay aldım. 
( Şakran böreği + büyük çay: 35,5 TL)

Peynirli şakran böreği çok güzeldi. Hiç de ağır yağlı yağlı değildi. Çay da yeni demlenmişti. Harikaydı. 

Püfür püfür esen bir yere oturdum kahvaltımı yaptım. 

Çok güzeldi.



Buradan yola devam ettik. 

Selçuk'a gelince rehberimizi yoldan aldık ve ilk durağımız olan Şirince'ye gittik.


 Burası eski bir Rum kasabası imiş. 

Tipik Rum köyleri gibi evler sokaklar harika. Bizim buradaki Adatepe'ye benziyor.

Buraya ilk olarak azatlı köleler gelip yerleşmiş. Çok güzel bir yer olduğu için ve asiller merak edip gelip görüp sulanmasın diye güzelliğini gizlemek adına adına çirkince demişler. İsmi uzun yıllar çirkince kalmış. Cumhuriyetten sonra ise ismi değişmiş Şirince olmuş.

İsmi gibi şirin harika bir köy.

Şu anda turistik bir merkez hâline gelmiş. Her yer kahve dondurma takı çanta kıyafet incik boncuk satanlarla dolu.

Ben daha çok gümüşçüleri dolaştım. Çok çok güzel gümüş takılar vardı. 

Işığa göre renk değiştiren Zultanit takılar ise en ilgimi çekenler oldu. Hatta bir bileklik beğendim ama 1500 tl idi. Şimdilik alamadım. İnş başka sefere.

Buranın en güzel yerlerinden biri ise taş mektep binası idi. Şimdi restaurant olarak hizmet veriyor. Gittiğimizde insanlar çam ağaçlarının altında püfür püfür kahvaltı yapıyordu. Bir daha gelirsem kahvaltımı burada yaparım.

Şirince gayet güzel bir yerdi.

 Beğendim.


Buradan çıkıp Meryemana evine geldik.

 Meryemana evi küçücük bir taş bina. Hemen yanı başında bir çınar ağacı var.

 Etrafı düzenlemişler. 

Aşağıda musluklardan su akıyor.  

Çok sakin huzurlu bir yer.

Gezimizde en beğendiğim yer burası oldu.

 Manevi bir atmosferi var.

Yalnız buraya girerken jandarma herkesin kimliklerini topladı çıkarken geri verdi. Çok garipti. Nedenini ise hiç anlayamıyorum.

Buradan Selçuk'a geçtik.

Selçuk'ta bir otelde yemek molası verdik.

Hepimiz çok acıkmıştık.

4 yıldızlı Ephesus Hitit Otel, dışarıdan bakınca gayet cafcaflı kaliteli gibi duran bir otel. 

Lakin burada yediğim açık büfe yemek,  ömrümde yediğim en kötü yemek birincisi olabilir. Sadece ben değil tüm yolcular aynı şeyi söyledi. Bir tane lezzetli yenebilecek bir yemek olmaz mı koskoca menüde? Yok. Mesela patates salatası nasıl yapsan zaten güzel olur o bile berbattı patatesler çiğ idi. Bir yumurta salatasını kötü yapmak için özel bir çaba gerekir zannımca.

Bence önceden kalan artıkları buzluğa atmışlar. Bize kalmış eskimiş yemekleri kakaladılar. Çünkü kendi müşterilerine farklı yemekler ikram ettiler.

Edremit'te bizim eve yakın oturan Şirince'den iki şişe şarap alan anne ve kız tabaklarına sadece bir iki kaşık makarna aldı. Resmen aç kaldılar. İnş tüm menü parasını ödememişlerdir.

Münevver teyze önce tavuk aldı. Yiyemedi sonra kurufasulye pilav aldı onu da yiyemedi.

 Ben de aldıklarımı yiyemedim. Otelden çıktığımda sanki karnımda taş vardı. Ama aynı zamanda açtım sanki hiç yemek yememiş gibi idim. 

Hiç ama hiç, sıfır, beğenmedim. Bir daha bu otele ne gelirim ne de bir şeyler yerim.

Açık büfe öğle yemeği 150 TL.

Buradan çıkınca Bursa'dan gelen gıda mühendisi olan kızla biraz muhabbet ettik. Çok hoş insandı. Eşi ise sohbete katılmadı. 

Buradan çıktık. Efes'e geçerken şoförümüz bir dükkan önünde durdu. Buradan su alın dedi.

Benim yarım şişe suyum vardı. Gerek yok bunu içerim diye düşündüm normalde çok su içen biri değilim ama baktım herkes su alıyor hadi ben de alayım dedim. Bir şişe daha su aldım. (Su: 5 TL)

İyi ki de almışım. Efes yolunda öyle bir susuyor ki insan, değil 0.5 litre 3 litre su olsa az gelirdi. Efes'e bir daha gidersem yanıma en az 3 litre su alacağım.

Buradan Efes'e geçtik.

 Efes'e giriş 400 TL. 

Ben öğretmen olduğum için ücretsiz girdim.

 Müzekart ise geçerli. Girişte müzekart alabiliyorsunuz.

Rehberimiz bize Efes'i güzelce anlattı.

Efes oldukça etkileyici bir yer.

Mutlaka gidilip görülmesi gereken yerlerden biri sayıyorum.

Efes çok kalabalıktı. Ama normalde Kuşadası'na Cruise gemileri geldiğinde daha da kalabalık oluyormuş.

Efes çok sıcaktı. Beynim kaynadı gezerken. Normalde daha da sıcak olurmuş. Gelirken mutlaka şapka ya da şemsiye almak gerekli.

Ya da mümkünse mayıs ekim gibi daha ferah bir zamanda gelmeli.

Annemin verdiği şalı arap çöllerindeki bedeviler gibi sardım. Çok işe yaradı. O şal olmasaydı kesin hasta olmuştum o sıcakta.

Beyin kaynatan sıcağa ve nefes aldırmayan kalabalığa rağmen Efes'i çok etkileyici buldum.





Sıcak çok sıcak... 
1 litre su daha yolun başında bitti. 
Ortada kafeden hemen buz gibi su aldım.  
( Su: 10 TL)
O kadar yanmışım ki
normalde asla buz gibi su içmeyen ben Efes'te o suyun eşsiz harika buz gibi tadını unutamam.



Efes Celcus kütüphanesinin önünde nar ağacının gölgesinde oturup soluklanırken dakka başı kaybolan Münevver Teyze geldi. Sivas'lı Avusturalya'dan gelen teyzenin yanına oturdu. Kadının burma bileziklerini göstererek bu ne dedi. Kadıncağız anlamadı şaşırdı. Floryalı sosyete Münevver Teyze "Bunlar çok demode at bunları benim gibi (bu sırada  kolyesini küpelerini göstererek ) modern bir şey al" dedi. Ben de bunlar gerçek mi dedim. Tabii ki pırlanta bunlar dedi. Yüzlerce kişinin olduğu yere yaşlı başlı hali ile pırlanta seti ile gelmiş. Şaşırdım.






Kaygan mermer yollardan sonra iki yanı ağaçlı çam kokulu yoldan geçerek Efes turumuzu tamamladık. 

Tekrar Selçuk'a geldik. Arabadan inmedik ama yollarda Aydınoğullarından kalma camiler gördüm. Hepsi de ayrı ayrı çok hoş görünüyordu.

Selçuk Aydın'a bağlı imiş. Gayet hoş bir şehir gezmek isterdim.

Buradan da Kuşadasına geçtik.




Kuşadası'nın çarşısını epey dolaştıktan sonra sahile inip balık ekmek yedim.

Balık ekmek gayet güzeldi.

Uskumru ekmek:70 TL 

Şalgam acılı: 20 TL

Tam da oturduğum masada yan tarafta bizim turda bulunan Avusturalya'dan gelen Sivas'lı anne kız oturuyormuş. 

Biraz muhabbet ettik. 

Sonra belki güzel bir çay içebileceğimiz bir yer bulma umudu ile sahilde dolaştık. Epey muhabbet ettik. 

Hoş insanlardı.

Sonra akşam 20 gibi geri dönüş yolculuğumuz başladı.

Münevver Teyze hiç durmadan sorular sordu. Alakasız alakasız konuştu durdu. Şoförü de rehberi de ve bizi de canından bezdirdi.

Bana da Kuşadası'nda sen benden kaçtın gittin diye sitem etti. 

Arada bir benzincide durduk. Bir çay ve bir de canga aldım. O kadar canım çay ve tatlı  çekmişti ki çok iyi geldi.

Bu sırada da diğer çiftle sohbet ettik. Ben ömrü hayatımda bu kadar güzel kız az görmüşümdür. Maşallah. Eşi nişanlısı erkek arkadaşı bilemiyorum o da çok yakışıklı idi.

Allah bir ömür boyu mutlu etsin inş.

Turumuzda 2 çocuklu bir çift de vardı. Ama kimse ile muhabbet etmediler. Çocukların da zerre sesi çıkmadı. Akşama kadar telefonları ile oynadılar.

Akşam 24 gibi Edremit'e geldim. Eve gelmem 12:30'u geçti.

Çok yorulmuşum. 

24.000 adım atmışım 15 km'den fazla yürümüşüm. Gözüm yine kanlanmış.

Kızımı bol bol öpüp hemen yattım. 

Efes Turu Kazdağı Turizm: 600 TL

Şimdi bunları yazarken aradan neredeyse 24 saat geçti. Ancak kendime gelebildim. Ölmüşüm yorgunluktan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder