28 Mart 2025 Cuma

PELİTKÖY

  

07.07.2023

Edremit daha sabah uyanır uyanmaz öyle bir ısınmış oluyor ki yapmak istediğim tüm aktiviteleri erteliyorum. 

Evden dışarı çıkmadan sadece vantilatörün karşında oturmak ve uyumak istiyorum.

 Bizim evde klima çalışmıyor. Annemle yıllarca bunun tartışmasını yaptığımız için klimayı açmayı aklıma bile getirmiyorum.

  Bilaller varken eskiden açardık ama tüm camlar kapılar eskisi gibi açık olma kaydıyla. O da saçma sapan bir eylem haline gelmiş oluyor. Klima soğuk üfleyen vantilatör haline gelmiş oluyor yani. Anneme göre klimalar çalışınca yani kapıları pencereleri kapatınca diğer odalar cehennem gibi oluyormuş.- gerçekten de öyle-  Sıcaktan mayışmış halde baygın baygın otururken arada bir sıcak sıcak esinti oluyor. Annem hiç bir esintiyi kaçırmaz bak ne güzel estirtiyor (yazım hatası yok) der. Klima çalışıp da pencereleri kapatınca bu estirtmeden! de mahrum kalıyormuşuz.

Edremit çok sıcak, bizim ev diğer evlere göre daha da sıcak.

 Çünkü;

 1) Bizim ev eski bir ev bu yüzden yalıtımlı yapılmamış. Annem 2013 yılında dış cepheyi boyatıp bir yalıtım yaptırdı. Ve ev gerçekten farketti eskiye göre. Ama yeterli değil.

2) Çatı yok. Teras var. Güneş direkt vuruyor tepeden.

3) Evde aşırı eşya var. Bu da evi daha bunaltıcı hale getiriyor.

4) Mutfak tam ortada. Çay yemek yapıldığında ocak evi ısıtıyor. 

Bu sebeblerden ev diğer insanların evine göre daha sıcak. 

Kısaca 

ev çok sıcak dışarılar daha da sıcak. 

Ben de sıcaktan bunalmaktan bir yerlere çıkamıyorum.

Evde kös kös oturuyorum.

Dün de akşama kadar otururdum sonra e hadi bari bir denize girelim dedim. 

Akşam 18:00 civarı Pelitköy'e gelebildik.

Herkes dönmüşken biz yeni vardık yani.

Ama iyi ki de gelmişiz.

Bir ağaç gölgesine geçtik. Defne ve annem hemen denize geçti. Ben de manzaraya baktım. 

Bugün deniz çarşaf gibi olmasa da dalgasız.

Daha sandalyeme yerleşememişken bile Defne ve annem geldiler deniz çok soğukmuş. Duramamışlar.

Olsun suyu seyretmek de güzel.

Biraz çay içtikten sonra ben de haşemamı giyindim. Denize geçtim.

Gerçekten de buz gibi. Çivi gibi.

Tipik bir Edremit suyu. Zaten denizin sıcak olması enderdir bizim buralarda.

Soğuk olduğundan sanırım denizde pek kimseler yok giren de hemen çıkıyor zaten.

Ama deniz nasıl temiz nasıl berrak anlatamam.

Bu sebeble her ne kadar soğuk olsa da çok  hoşuma gitti. Baya yüzdüm. Hatta yüzmelere doyamadım.

Defne ile elele iskeleden atladık. Oynadık.

Güneş tam karşımızdan battı kızıllıklar azaldı.

 Halâ çıkamadık denizden.

Sonunda annem havlularla sahile geldi. Sizden başka kimse var mı çıkın artık diye bağırdı.

Mecburen çıktık.

Hiç unutamayacağım bir deniz deneyimi oldu.

Giyindikten sonra Defne ile sandalyelerimizi denizin yanına kadar getirdik. Kumların üstüne koyduk. 

Kızıllıklar tükenmek üzere idi. Gökyüzü mükemmeldi.

Tam karşımızda çoban yıldızı vardı. 

Işıklara rağmen pembe mavi gökyüzünde  çoban yıldızı öyle parlaktı öyle güzeldi ki geçmişten günümüze bu yıldıza bakıp da söylenen tüm şiirleri şarkıları türküleri ta içimde hissettim. 

Deniz hafif hafif vuruyordu. Herhalde en sevdiğim şeylerden biri de bu dalgaları dinlemek.

23:00 sularında buradan ayrıldık. 

Edremit'te dondurmacımızın yanında durdum. Bu sefer de sade ve cevizli dondurma aldım. Defne uyuyor olmasına rağmen uyandı o da dondurmasını yedi.

Eve gelince direkt terasa halı yatak ve yatış.

Bugün de böyle geçti.

Her günümüz huzur dolu su gibi geçsin inş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder