6 Ağustos 2017 Pazar

DEFNE FERAH'IN SÜTTEN KESİLMESİ...


Defne Ferah ilk doğduğu günden beri çok ama çok emen bir bebekti. Sürekli emmesinde ise hep ben suçlu bulundum.(Sanki suçmuş gibi)  Başta kocam, ailem, arkadaşlarım, eş dost akrabalar bu iki yıl boyunca hep laf sokuşturdular; Baştan kucağa almayacakmıştım, ben alıştırmışım, baştan tavrımı kurallarımı koyamamışım vs...



Hatırlıyorum da Defne doğduğu gün hep kucak istemişti -doğal olarak- Emzirip yatağına koyduğumuz an çığlığı basıyordu. Hatta bir sonraki gece de hep kucakta olmak için çok ağlamıştı da hemşireler sabaha kadar uyutmadı velet gibi bir şeyler söylemişlerdi. Hatta annem ben rahat edeyim birazcık düşüncesi ile gece yarısı kantinden emzik alıp gelmişti ama bizim kız emziği de reddetmişti. Hatta canım annemle hastane odasında minik bir atışmamız olmuştu; Defne'nin zor bir bebek olacağını anlayıp da acıyan gözlerle bana bakınca sinirlerim tepeme çıkmıştı da ''Bana öyle kaşlarını düşürüp de bakma, deli oluyorum ''  gibi bir şeyler demiştim. Canım annem o kadar uğraştı didindi 3 gece hastane odasında koltuk tepesinde uyudu karşılığında gördüğü muameleye bak. Allahtan lohusalık sendromu denen bir şey var da herkes çok anlayışlı oluyor atarlı yeni annelere karşı.

Ben bebeğimi ilk günden ağlatmak istemedim, kendini güvende hissetsin, huzurla uyusun istedim. Bol bol kucağıma aldım, bol bol sevdim kokladım. Her istediğinde de emzirdim. Sezaryen ağrısı olduğu halde acıdan titreye titreye emzirdim. Hâlâ bunda yanlış bir şey olduğunu düşünmüyorum.


İlk zamanlar günde 20 saat belki 22 saat emiyordu Defne Ferah. Hiç uyumuyordu. Birazcık dalsa bir iki dakika sonra sıçrayarak uyanırdı ve yine sarılırdı memeye. Öyle ki tuvalete koşturarak gidiyordum, banyomu alelacele yapıyordum. Yine de yetişemiyordum, Defne uyanıyordu ve ağlıyordu.  Aylarca her tuvalet ve her banyomu ağlama eşliğinde yaptım. Tuvalette bile defalarca emzirmişimdir. İlk zamanlar yemeğimi Kemal yedirirdi -Defne kucağımda olduğu için- Yavru kuşlar gibi besleniyordum yani. Hatta hiç unutmam kardeşlerim biri Bergama'dan biri Ankara'dan kaç saatlik yollardan ziyaretime gelmişlerdi de Defne Ferah sabah 12 de emmeye başlamıştı gece 11 olmuştu ve hala hiç bırakmamıştı da kardeşlerimle iki çift laf edememiştik.

İlk zamanlar gerçekten çok yıpratıcıydı. Bazen  çıldıracağımı zannederdim yorgunluktan uykusuzluktan.


Sonra Defne ile uyumayı öğrendim. Defne kucağımda ben oturma pozisyonunda arkama bir sürü yastık koyarak uyumaya başladım. Defne beni emzik yapmıştı sürekli emiyordu. Kemal her akşam türlü türlü emzik getirip deniyordu. Akşamları bir de emzik deneme faslı vardı bizde. Of o da çok yıpratıcı idi. Kemal tüm emzikleri sıra ile denerdi. Defne ağlaya ağlaya helak olurdu tabii benim sinirlerim de iyice yıpranmış olurdu. Bir gün Kemale de patladım; almıyor istemiyor işte niye her gün eziyet ediyorsun çocuğa diye.


Defne sürekli emiyordu. Artık boşuna yatağına götürmüyordum. Beraber kucak kucağa uyuyorduk. Düzen tutturmak için uyku saatlerini sürelerini yazdığım defteri de yırtıp attım. Anladım ki benim çocuğum diğerleri gibi değildi. Saatli uyuyup saati gelince emecek bir bebek değildi. Akıl sağlığımı yitirmemek için taktik değiştirdim; Ben bebeğime uyum sağlamaya çalıştım. Böylece bu aşamada ikimiz de rahatladık. Defne artık daha rahat uyuyabiliyordu kollarımda, stresi önemli ölçüde azalmıştı. Ben de artık her ne kadar oturarak da olsa biraz kestirebildiğim için daha rahatlamıştım.

 

İlk aylar emzirmek çok sorunluydu, çok acı veriyordu. o kadar ki Defne her göğsümü aldığında bir 30 saniye falan acıdan kaskatı olurdum, gözlerimden yaşlar boşalırdı. Bir müddet sonra göğüslerim yarıldı. Defne emerken ya göğüs ucum koparsa ve Defnenin boğazını tıkarsa diye endişeleniyordum. Özellikle de sol göğsüm baya açılmıştı ki sol göğsümde belirgin bir şekilde hâlâ o açılmanın izi var. İyileşmesi için yok tahin sür yok ayva çekirdeği yok zeytinyağı,  kremler vs, iyileşsin diye sürekli göğüsler açıkta of of o zamanlar da tam perişanlıktı.

Bir müddet sonra göğsüm iyileşti. Böyle böyle zaman hızla akıp geçti. İlerleyen zamanlarda emzirmek hoşuma bile gitmeye başladı. Artık derin uykuya dalsa da yatağına götürmüyordum. Beraber koyun koyuna uyumak bana huzur veriyordu. Hatta uyuduktan sonra içeride işlerimi yaparken kızımı özlüyor arada yanına gidip öpüp kokluyordum. Hatta ve hatta gece ben yanına yatınca kokumu alır uyanırdı ben de bir yandan onu emzirirken bir yandan ona güzelce sarılır, bir yandan saçlarını koklar huzurla mutlulukla uyur hayatımın en güzel rüyalarına dalardım.



Emzirmek çoğu zaman huzurlu bir eylem olsa da bazen gerçekten de eziyete dönüşebiliyordu. Kimi akşamlar yakamı bağrımı parçalayıp sokaklara atlamamak için kendimi zor tutuyordum. Defne ne zaman önemli bir işim olsa mesela ertesi gün misafir gelecekse ve benim hazırlanmam lazımsa  ya da yazılı hazırlamam gerekiyorsa yani stres seviyem ne zaman yükselse o gece memeyi hiç bırakmıyordu. Uyutmayı başardığım ve içeri işlerimi yapmaya girdiğim anda başlardı ağlamaya. Gerginliğim arttıkça Defne de gerilir bir türlü uykuya dalamaz uyursa da 10 dakikada bir uyanır, en basit bir iş bile uzar uzar saatlerimi alır kafayı yiyecek gibi olurum.



Normal günlük rutinimiz ise şu şekildeydi;

Sabah kahvaltıdan sonra Defne ağzı şöyle bir tatlansın diyerek ellerini uzatır ''dut dut''  deyip beni yatak odasına götürür, yatağa uzanır ''Memme'' derdi. Her seferinde çok komik bulurdum bu durumu. En az yarım saat bazen bir saat sabah emme faslı olurdu. Ardından öğle uykusundan önce ve uyurken sürekli meme ağzında olurdu; yaklaşık 3 saat. Akşam yatarken de '' dut dut'' ''memme'' faslı yaklaşık 2 saat de o.  Arada sabaha kadar en az 5-6 kez uyanır emer uyur. Sonra benim için en zor kısım başlar saat sabahın 4 ü 5 i gibi uyanır sabah 8'e kadar aralıksız meme ağzında olur, sürekli emer. Bu süre zarfında canı sıkıldığı ya da beli ağrıdığı için bir sağa bir sola geçer tepeme çıkar zıplayarak emer ve tuhaf tuhaf şekillere girerdi. Bu arada sabah Kemal odaya gelip bizi böyle görünce '' Ne yapıyonuz lan siz!! o nasıl bir emme şekli'' derdi. Her seferinde istisnasız gülerdim.

Bir de emerken diğer göğsümü tutma alışkanlığı vardı ki kaç defa Defne ile tartışmışızdır bu konuda. Özellikle de tırnakları uzamışsa gerçekten çok acı verirdi. Onun dışında bir de geceleri uykusunda bazen ısırırdı ki o acıyı taaa beynimin içinde hissederdim.



İşte böyle zaman akıp gitti.

Şimdi Defne 22,5 aylık. Edremit'ten İstanbul'a geldik. Ben de okul başlamadan sütten kesmeyi bir deneyeyim dedim. Çünkü Defne kolay kolay emmeyi bırakmaz aylarca sürünürüm de en son yine 2 yaşına kadar emzirmiş olurum diye düşündüm.

Bu pazartesi sütten kesmeye karar verdim. Son zamanlarda zaten sürekli bak artık büyüdün artık emmemen gerekiyor. Bak biz de emmiyoruz artık kendi kendine bırak Defnecim diye konuşuyordum. O da ıııhh deyip deyip daha çok emiyordu. Hatta böyle konuştuğumuzdan beri daha da düşkün olmuştu memeye.

Pazar günü "yavru kuşum bugün de em ama yarın artık kendin uyuyacaksın meme yok tamam mı" dedim.

Pazartesi günü kahvaltıdan sonra her zamanki gibi "memme" dedi "dut dut" dedi elimi tuttu yatağa gittik. Ben de göğsüme yara bantı takmıştım ve emzirme pedine de bol bol sirke dökmüştüm.

Defne'ye  göğsümü gösterdim "annecim bak uf olmuş bak bir de kötü kokuyor" dedim. Defne zaten memeyi görür görmez ve sirke kokusunu alınca şok oldu hemen kaçtı. Yavrumun o şaşkın yüz ifadesini hiç unutamayacağım .

Sonra hayret bir şey ki bir daha hiç istemedi. Sadece bir kere ertesi gün çekingen bir edayla  "memme" dedi ben de ''Unuttun mu uf olmuştu ya yavrum'' dedim. Hiç üstelemedi ve bir daha da memenin esamesi okunmadı.

Yine arada "dut dut" deyip yatak odasına götürüyor beni. Her seferinde kalbim çarpıyor meme mi isteyecek acaba diye ama hayır oyuncak istiyor ya da gelip yanımda bana bir şeyler söylüyor.

Hayretler içerisindeyim. Bu kadar kolay olacağını hiç beklemiyordum.


Bir daha hiç meme istemedi ama yavrum kendi kendine uyumayı bilmediği için çok zorlandı. Akşamları uyku vakti gelince kendini bir sağa bir sola atıyor dönüp duruyor ama uyuyamıyordu. Ama sütten kestikten sonra 3. gün rahatça kendi kendine uyumayı öğrendi. Hatta bu postu yazarken ben yatıyorum kızım sen de uykun gelince yat uyu dedim saat 20:30 sularında yatağına gitmiş sessiz sedasız uyumuş bile benim minik serçem.

Geceleri ise önce 3 kez ertesi gün 2 ve sonraki günler gecede bir kez uyandı. Uyandıktan sonra dönüyor dönüyor kendini bazen yerlere atıyor uyuyamıyor canım kuşum. Biraz mızıklanıyor ama 5-10 dakika içinde uyuyor.  Dün gece ise çok şiddetli ağladı. Hatta Defne'yi hiç bu şekilde görmemiştim. Zamanla düzeleceğini umuyorum.

Gündüzleri ise bir türlü uyuyamıyor. Emerken de uyumazdı ki benleyken. Babaannesi ya da Kemalle 2-3 saat uyuduğu olurdu ama benle neredeyse hiç.

Gündüzleri de böyle uyuyamadığı zamanlar bebeklerinin üstünü örtüyoruz, '' hadi bakalım bebişleri uyutalım'' oynuyoruz, onları uyutuyoruz bazen işe yarıyor bazen yaramıyor.

Bir kaç kere de '' kızım sen emerek uyumaya alıştın ama şimdi emmediğin için bir türlü uyuyamıyorsun ama zamanla alışacaksın yavrum, yarın her şey daha kolay olacak, seni çok seviyorum diyorum. Bazen işe yarıyor bazen yaramıyor.


Evet bir dönemin daha sonuna geldik. Defneyi sütten keseli bir hafta oldu.

Zannettiğimden çok daha kolay oldu.

Özetle ben şu şekilde sütten kestim;

* Öncelikle 22,5 aylık olana kadar bekledim. Okul başlayacak olmasa 24 ay emzirecektim.

* Son bir aydır Defneyle bu konu hakkında konuşuyoruz. Bak kızım sen artık büyüdün emmemen lazım şeklinde.

* Son bir haftadır kızım şimdi em ama yakın bir zamanda artık emmeyeceksin kendini hazırla dedim.

* Bir yeri acıdığında uf olmuş buraya bant takalım saralım acımasın şeklinde uf olmayı öğrettim

*  Sütten keseceğim gün göğsüme yara bantı yapıştırdım.

* Emzirme pedine de sirke döktüm.

* İlk hafta çok daha fazla ilgilenmeye çalıştım. Hatırlamaması için akşama kadar sürekli aktivite yaptım.

* Sürekli onu çok sevdiğimi söyledim sarıldım öptüm.

* Defne başta tabii ki gergindi. Beni dövmeye kalktı oyuna çevirdim ebelemece oynadık. Eşyaları yerlere fırlattı, ömründe ilk kez küstü yerlere attı kendini. Ben de sürekli müsamahakar davrandım daha çok sevdiğimi belli ettim, hiç kızmadım.

O kadar mutluyum ki. Çok şükür bu dönemi de atlattık yarabbim...




Defne artık emmiyor. Defne emmeyi bıraktığında bayram yaparım zil çalar oynarım diye düşünürdüm hep. Oysaki sürekli bebeğimin o  göğsüme sokuluşu, o emerken sarılışım  tam bir huzur içinde beraber koyun koyuna uyuyuşumuz aklıma geliyor, ağlıyorum. Bağrımı bomboş hissediyorum. Bir haftadır çocuğuma sarılamadım. (Gündüz sürekli hareket halinde sabit duramıyor, geceleri de rahatsız etmiyorum)

Alışkanlık olarak sürekli su içiyorum sonra aklıma emzirmediğim aklıma geliyor. Yemek yerken mesela dereotu yemeye çalışıyorum (iyi süt yapıyor(du) ) sonra aklıma geliyor emzirmiyorum ki diyorum ağlıyorum.

Çok mutsuzum sürekli ağlıyorum. İçimde o kadar büyük bir acı var ki uzun zamandır bu kadar üzgün olduğumu hatırlamıyorum. Akşamları balkonda hüngür hüngür ağlıyorum. Tövbe estağfurullah Allah büyük acı vermesin de böyle dert mi olur ama elimde değil içimden geliyor.

Sosyal medyada emen çocuk görünce de dayanamıyorum.

Tek tesellim bugünün geleceğini biliyordum bu yüzden  yavrumu bol bol öptüm kokladım. Sarılarak uyurken bu günleri özleyeceğimi çok iyi biliyordum.

O günler de geldi işte...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder