8/17/2012

ESARETİN BEDELİ

 Bu sene ramazan çok zor geçti . 

Hava çok sıcaktı -evin içi bile 38 dereceyi gösteriyordu-  

Günler çok uzundu. 

Aç susuz bu sıcaklarda herhangi bir aktivite yapmak da çok zordu.

 Zaman geçmek bilmedi. 

Uyku düzenim tamamen bozuldu. 

 Sabah 6'da yatıp 10'da kalkıyorum. 

Gündüz de sıcaktan uyuyamıyorum.

Bir de tatilde olduğumdan, iş-güç de yok tabii, daha da zor geçti günler. 

Etrafımda herkes ramazan ne çabuk geçti özleyeceğiz diyor ama ben yeter artık bayram gelsin diyorum -içimden tabii-  

Susuzluğa ve uykusuzluğa bağlı baş ağrımdan kurtulmak istiyorum artık.

        Bu ramazan vakit geçsin yeterki diye diye bol bol belgesel ve film izledim.

ESARETİN BEDELİ


İlk olarak gelmiş geçmiş en iyi film kabul edilen Esaretin Bedeli'ni izledim. 

Bana göre gelmiş geçmiş en iyi film değil ama gerçekten kaliteli  bir film. 

Senaryo oyunculuk, konu çok iyi. 

Filmden pek çok ders çıkartılabilir.

 Öğrencilerime gönül rahatlığı ile izletebilirim bu filmi. 

Bir de bu filmi izleyene kadar idama karşı değildim. Suçu ispatlanmış çocuk tecavüzcülerini, katilleri bir de vergilerimizle niye besleyelim ki diyordum. 

Artık kafam daha karışık .

Esaretin Bedeli deyince unutulmaz film müziği mozart le nozze di figaro'yu da eklemeden geçemeyeceğim.


 REVOLUTİONARY LOAD


Sonrasında Revolutionary Road filmini izledim.

  İsmine bakıp yanlış anlaşılmasın ihtilal, devrim, savaş, gösteri falan yok.

Filmdeki çiftin yaşadığı sokağın adı Revolutionary Road. 

Gayet sıradan bir konu, gayet günlük olaylar. 

 Ama o denli güzel bir oyunculukla işlenmiş ki filmden çok etkilendim diyebilirim. 

Leonardo di Caprio ve Kate Winslet yıllar önce titanikte tanışmışlar evlenmişler çocukları olmuş ve film de 10 yıl sonra bu aşkın geldiği noktayı gösteriyor gibiydi.




 PRENSESİN UYKUSU -ÇAĞAN IRMAK-

      Çağan Irmak filmlerini seviyorum.  

Sıradan bir konu, sıradan bir olay.

 Karakterlerin derinlikleri yok ama yine de çok sevdim bu filmi. 

Çok duygulandım. 

Çağan Irmak'ın daha güzel filmlerini izledim ama bu da bir zaman kaybı değildi.   

Filmin en güzel yanı da redd prensesin uykusu adlı şarkıyı ilk kez dinlememdi. R


Bunların haricinde Thor, Altın Pusula, Cube ve  Alice Harikalar Diyarında'yı izledim. 

Thor'u eğer sinemada para verip izleseydim çok üzülürdüm. 

Altın pusula nasıl bir filmdi hatırlayamıyorum bile öyle vasat, sıradan. 

Cube bir sürü cevapsız soru, bir sürü saçmalık ama zaman kaybı demem en azından filmdeki mekan ve filmdeki karakterler hakkında düşündürdü. Yine de tavsiye etmem kimseye.

  Alice Harikalar Diyarında ise etkilemedi bir şey kazandığımı düşünmüyorum.


8/14/2012

KONAK

   
         Babaannem konak için bizi köye davet etti.

 Pek çok yörük köyünde hâlâ devam eden bu gelenekte bir ev yani bir aile köyün imamı, misafirler, köyün kimsesizleri ve yaşlıları için her gün camiye bir tepsi (ya da ne kadar gerekiyorsa) yemek yollar. 

Buna konak denir.

 Bizim köyde bu geleneğe ilaveten ramazanda  tüm köye yemek veriliyor buna da konak deniyor. 

Bizim köy yaklaşık 45 haneli küçük bir köydür.

 Son 10 yılda bir kaç aile emekli olduktan sonra köye yerleşmiş. 

Bu gençlerin! dışında köyün sakinleri yaşlı kadınlardan oluşuyor. 

Ne var ki şehre çok yakın olduğundan bayramlarda, işte böyle konaklarda köyün nüfusu bir anda artar.

      İşte bizde atladık dayımlarla birlikte babaannemin iftarına gittik. 

 Biz gittiğimizde kazan kazan yemekler pişmişti.

 Artık sofralar kuruluyordu. 

O gün çok sıcak olduğu için tüm sofralar bahçeye hazırlandı. 

Bayanlar konak sahibinin evinde, erkekler ise camide iftarını açacak.

Köyün güzel genç kızları konak sahibine sofraları hazırlamakta yardım ettiler.


  Köyün yakışıklı delikanları tepsi tepsi yemekleri camiye götürdüler.


       Evde bayanlar için 7, camide erkekler için 9 sofra hazırlandı bizim evde.


     Konak için aylar öncesinden hazırlıklar başlar, turşular kurulur, börülceler ayıklanır, derin donduruculara sebzeler atılır. 

Hiç kimse uyduruk yemek yapmaz. 

Ayrıca emekli bir kadına göre düşünürsek yemeğe oldukça yüksek bir bütçe ayrılır.(Köyün çoğunluğu yasli kadınlardan oluşuyor)

 Yüklü alışveriş yapılır, konak günü geldiğinde tam bir imece usulu ile sabahtan yemekler yapılır. 

Hepsi de odun ateşinde piştiğinden yemekler gerçekten çok lezzetli olurlar. 

Tüm köy ahalisi suyunu ve biberini (bir değişik adet daha) alıp cümbür cemaat çoluk çocuk kimse evde kalmadan konak evine gelir, iftarlar açılır ve sonrasında mutlaka dua edilir. Allah'a şükredilir.

Babaannem iftarı için;

* Tavuklu şehriye çorbası
* Köfte-patates
* Pilav
* Yoğurtlu patlıcan-biber kızartması
* Salata
* Ayran
* Höşmerim tatlısı

yapmıştı. (Daha doğrusu yaptırmıştı.) 

Hepsi de birbirinden lezzetliydi.

Ortam çok güzeldi.

Yurdumun insanı ne güzel şeyler düşünüyor.

8/13/2012

BENİM ADIM KIRMIZI

 Hem çok sıcak hem çok uzun ramazan günlerinde bol bol film- belgesel izleyip, gazete- kitap okuyorum.

 "Manzaradan Parçalar " dan sonra dün 'Benim Adım Kırmızı' yı aldım. 

Aslında üniversitedeyken, 12-13 yıl önce ilk çıktığında okumuştum. 

Şimdi ise bu kitabın hem kütüphanemde olmasını istiyorum hem de zaten sıkıcı geçen bu uzun günlerde  - daha çok canımın sıkılma ihtimalini düşünerek hiç bilmediğim bir kitaba başlayıp risk almak yerine - hoşuma giden emin olduğum bir kitap okuyayım dedim.


Yine yeniden çok hoşuma gitti. 

Gayet başarılı bir Orhan Pamuk Kitabı.