Dün Emriye ablamın tavsiyesi ile Silivri taraflarına doğru gittik.
Silivrinin biraz ilerisinde Selimpaşa plajının yaklaşık 5 km ötesinde Güllüoğlunun tam karşısından içeri girince güzel bir plaj karşımıza çıkıyor.
Plajı gayet beğendim.
Öncelikle her yer kumluktu. Benim için kum olması çok önemli. Biz Edremit'te hep taşlık yerde denize giriyoruz. Defne açısından hep korku içerisinde oluyorum aman düşer mi, ayağı taşa takılır mı diye. Burada ise Defneciğin ayakkabı giymesine bile gerek kalmadı, koşturdu durdu bütün gün. Kumlarda yuvarlandı. Dalgalarla boğuştu. Kovasıyla kaleler yaptı. Kuzenleri Eslem ve Zeynep'le oynadı durdu. Çok eğlendi. Sağ olsun kızlar da çok ilgilendiler Defnecikle. Ben de rahat ettim. Sayelerinde biraz dinlendim, denizin keyfine vardım.
Buraya gelince önce ayakkabısız kumlarda yürüdüm. Çevreyi biraz inceledim. Sonra da kendimi suya attım, su gayet sıcaktı, denizin dibi de hep kumdu, çok hoşuma gitti, bol bol yüzdüm. Yüzerken ayağımın kuma basması kadar keyifli bir şey yok.
Bir de bu denizin şöyle bir özelliği var; ilk önce su derinleşiyor fakat biraz ileri gidince orada sığ bir alan var. Hatta boy göğüs hizasına kadar düşüyor. Başta derinleştiği için çoluk çocuk oralara kadar gelemiyor. Böylece curcunadan uzakta rahatça deniz keyif yapabiliyorsunuz.
Plajın arka tarafında çay kahve soğuk içecek servisi yapan yerler var. Şezlongunuza kadar getiriyorlar. Bu da güzeldi. Arkadan sürekli çalan çıstak çıstak müzik ise bazı kişilere çok güzel gelse de ben hiç hoşlanmıyorum. Sade dalga ve oynayan çocukların sesini tercih ederdim.
Arka taraflara ise ulu çam ağaçları ve gölgelikler ve altında çocuk parkı var. Defne hep kumlarla oynadığı için götürmeme gerek kalmadı. Şemsiye altında oturmak istemeyen gölgelik arayanlar için de yer var yani.
Arka tarafta fast food yapan bir dükkan ve market var.
Yani hiçbir şey getirmeden de akşama kadar keyif yapılabilir.
İlk gittiğimizde deniz çok dalgalıydı; sorun değil. Dalgalı denizi eğlenceli bulurum hatta büyük büyük dalgalı suda yüzmeyi daha çok severim.
Başta deniz baya kirliydi yani bulanıktı her yan yosun deniz bitkisi doluydu.
Bizim memleketten de biliyorum ki en güzel sahiller bile rüzgarın ve daha bilemediğimiz hava koşullarından ötürü bazen bulanık olur. Yine sorun yok yani.
Akşama doğru ise deniz biraz duruldu sakinleşti, bulanıklığı önemli ölçüde azaldı.
Bu cumartesi benim için çok güzeldi.Kuma ayak basmak çok güzeldi, Defnenin kumsalda koşturmaları, denizde dalgalarla oynaması çok hoştu. Kumsalda bir sürü deniz kabuklusu gördüm. Eskiden bizim Edremit sahillerinde de olurdu -artık yok-
Sonra uzun zamandır duymadığım yosun kokusu mu iyot kokusu mu bilemiyorum ama bir deniz kokusu vardır ya buram buram, öyle kokuyordu burası.
Burada bana göre en büyük problem deniz analarıydı. İlk gördüğümde millet bunlara rağmen nasıl yüzebiliyor demiştim; hayret etmiştim. Kayıp Balık Nemo da bir sahne vardı Nemonun babası okyanusta deniz analarının olduğu bir yere gelmişti ve aralarından geçmek zorunda kalmıştı. O zaman ben ölürüm yine de böyle bir yerde yüzemem demiştim.
Burası da öyle, bir sürü deniz anası vardı. Farklı olarak bunlar küçük ve dokungaçları yok. Boyutları en fazla avuç içi kadar. Başta baya tereddüt ettim suya girip girmeme hususunda. Sonra baktım millet hiç takmıyor ben de attım kendimi suya. Bu sırada görümcemin kızı Eslem aaa elime deniz anası geldi dedi. Söylediğine göre bir çarpma falan da olamamış.
Yüzerken bir kaç kere benim de elim çarptı ve çok acayip oldum, panikledim. Ama sonradan sonra bir inceleyeyim bakayım dedim. Elime ilk kez bir deniz anası aldım. Böyle yumuşak ama diri, cam bir bilyeye benziyorlar.Tamamen şeffaf ama elinizde varlığı var ağırlığı var bırakınca hareket ediyor. O gün 20-30 kez deniz anası inceledim. Korkum geçti. Bu da değişik bir hatıra oldu benim için.
Akşam üstü son bir kez daha denize gireyim dedim. Uzaklarda yüzerken 15-20 adet kafanın da su üzerinde yüzdüğünü gördüm. Önce baya bir tırstım; yılan mı ki o... Ne kıpırdayabiliyorum ne de uzaklaşabiliyorum öyle kalakaldım. O sırada oralarda yüzmekte olan bayana seslendim; Şunlar ne garip şeyler böyle dedim. O da haa onlar kefal yavruları akşamları nedense kafaları dışarıda yüzüyorlar dedi. Emin misiniz dedim. ''Ben de başta yılan zannetmiştim de kefal onlar kefal eminim her akşam görüyorum hatta bak üstlerine yüzeyim hemen suyun dibine kaçarlar' dedi ve üstlerine yüzdü. Ben de o sırada bir adet balığı tam anlamı ile gördüm de birazcık rahatladım. Hayatımda ilk kez böyle bir şeye şahit oldum. Güzel bir anı olarak kaldı bugüne dair.
Bu güzel günün sonunda ise kötü bir şey oldu. Görümcemin arabasına hırsız dadanmış. Tatilden dönüyorlardı ve bizi görmek için buraya uğramışlardı. Arabanın camını çıkarıp valizleri çalmışlar. Giyilmiş kıyafetleri ne yapacaklarsa artık. Pis sapıklar... Görümcemin kızı Zeynep mayosuyla ortada kaldı. Canım benim. Kızların sinirleri bozuldu, ağladılar. Hep oluyormuş burada hırsızlık. Her zaman ve her yerde olduğu gibi bilindiği halde tedbir alınmamış. Otoparkta kamera falan yok yani. Yapanın yaptığı yanına kar kaldı yine maalesef.
Cana gelmesin de mala gelsin deyip teselli ettik birbirimizi. Yapılabilecek bir şey yok.
Çok güzel bir gündü. Mutlulukla eve döndük.
GÜNCELLEME:
Bugün yani 05.08.2017 Cmt günü yine buraya geldik. Deniz cam gibiydi. Suyu lıkır lıkır içmek geldi içimden o kadar temiz ve berraktı. Deniz analarından ise eser yoktu. Bir adet bile deniz anası görmediğim için şaşırdım. Ayrıca su çok güzel ve sıcaktı.
Bugün 12.08.2017 Cmt... Yine buraya geldik... Deniz çok çok güzeldi, sıcacıktı... Ömrümde böyle sıcak deniz çok nadir görmüşümdür.
Bugün kıyılarda biraz yosun vardı ama ilerisi harikaydı...
Geçen gelişimizde koyun bir yarısını bugün de diğer yarısını yürüyüp burayı baştan aşağı gezdik... En güzel yer Bizim Köy Beach Clup olan yerdi yani bizim oturduğumuz yer. Buranın kumu çok güzel hiç taş yok hem de arka tarafta ağaçlar var. Hem de iskelesi güzel.
Burada 2 şezlong 1 şemsiye 30 tl isterseniz sehpa da getiriyorlar. Yiyecek İçecek servisi de var. Çay 2.5 TL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder