26 Mart 2017 Pazar

18 Mart 2017 Cumartesi

GELİŞTİREN ANNE-BABA, DOĞAN CÜCELOĞLU

     İlk olarak  üniversitede ders kitabı olarak okutulan İnsan ve Davranışı kitabı ile Doğan Cüceloğlu ile tanışmıştım. Sonra Yeniden İnsan İnsana ve İçimizdeki Çocuk kitaplarını okumuştum.. Çok faydalanmıştım bu kitaplardan. Şimdi aradan neredeyse 20 yıl geçti ve bu kitabı aldım.





Doğan Cüceloğlu
Geliştiren Anne-Baba
Remzi Kitapevi - 2016 basım
191 sayfa

     Değerlendirme yapacak olursam;

14 Mart 2017 Salı

DEFNE FERAH'IN YENİ KIYAFETLERİ ve OYUNCAKLARI(16)

     Uzun zamandır Defne Ferah'ın kıyafetlerini oyuncaklarını yayımlamıyordum.

Oysa ki o kadar çabuk büyüyor ki kuzucuklar sürekli kıyafetleri yenileniyor.

 Bazen hiç giydirmeden küçülüveriyor giysileri...

Buradan geçmişteki fotoğraflara baktığımda aaa evet bunu da giydiriyordum aaa bu da vardı gibi  cümleler çıkıyor ağzımdan. Bazı kıyafetlerini unutmuş oluyorum.

 Yeniden Defne'nin kıyafetlerini ve oyuncaklarını bloğumda görmek istediğime karar verdim. 

İşte Defne Ferah'ın son kıyafetleri ve oyuncakları...

Artık bahar geldi. Hafta sonları sabah yürüyüşlerimiz başlar inş. Bu yüzden dışarıda giyebileceği eşofman takımlar aldım.



10 Mart 2017 Cuma

KIRMIZI SAÇLI KADIN

     Orhan Pamuk'un bir önceki kitabı Kafamda Bir Tuhaflık'ı diğer tüm Orhan Pamuk kitapları gibi merakla hevesle beklemiştim. Basılır basılmaz da almış bir çırpıda okumuştum ama benim için tam bir hayal kırıklığı olmuştu. Çok sıkılmıştım okurken. Orhan Pamuk hiç yaşamadığı hiç bilmediği fakir hayatını roman yapmasın, saçma oluyor demiştim.

4 Mart 2017 Cumartesi

MÜCELLA NAZAN BEKİROĞLU

     En sevdiğim Nazan Bekiroğlu kitabı oldu diyemem...

 Eğer yazarını bilmeden okusaydım bu bir Elif Şafak ya da Ayşe Kulin kitabı derdim.

 Herkes okuyabilsin diye sanırım, anlaşılır akıcı sade bir dille yazılmış.

 Kitapta -aradığım ve beklediğim- meşhur Nazan Bekiroğlu sözcük oyunları yoktu.

 Karakterler derinlemesine işlenmemişti, olaylar arasında yeterince bağ kurulamamıştı.

     Ayrıca roman denilince ben orada İstanbul kokusu ararım. İstanbul sokakları, ağaçları, boğaz havası, İstanbul karmaşıklığı, trafiği...  Oysaki bu hikaye Trabzon'da geçiyor, Hiç gitmediğim, hiç bilmediğim bir şehir. Manzaralarına iklimine tamamen yabancıyım, mekanla bağlantı kuramadım, resmi gözümde canlandıramadım.

     Nazan Bekiroğlu'nun en sevdiğim kitabı olan Cam Irmağı Taş Gemi tadını bulamadım bu kitapta. Ya da İsimle Ateş Arasında ki kadar üzerinde çalışılmış hissi vermedi. Bir Nar Ağacı kadar ya da Bir Yusuf ile Züleyha kadar ruhuma dokunmadı. Olaylar, karakter arası geçiş sağlam değildi. Romandaki karakterler birbirine giriyordu bir müddet sonra, başa dönüp dönüp bu kimdi diye bakma ihtiyacı hissediyordum. Böylece üstünde pek de üzerinde çalışılmış bir roman hissi oluşmadı bende.