23 Ocak 2013 Çarşamba

NEOCUBE

Yeni oyuncağım neocube...



Geçen yıl kardeşimle neodyum mıknatısları nerede bulabiliriz diye araştırma yapmıştık... Sonra bir alışveriş merkezinde gezerken kardeşim görmüş, almış, bana hediye etti.. Gerçekten çok zevkli  büyükler için bir oyuncak.

Bu 216 adet minik küre korkunç güçlü. Oynarken hayret etmemek mümkün değil.

Ayrıca bugün internetten araştırma yaptım ve  küp ve piramit yapmayı başardım. İşte bu da neodyum piramitim.




16 Ocak 2013 Çarşamba

MARDİN HATIRALARI

Bugün yukarı Mardindeydim. Bakır yumurta tavamı  kalaycıya vermiştim. Kalaycı amca namaza gittiğinden ben de oralarda oyalandım, civar dükkanları gezdim. Bir sürü güzel şey gördüm.

Mardin'e özgü birkaç hatıra almak istedim ve bunları aldım.

Bunları mahlepten Mardin'li bir bayan yapıyormuş.. Çin işi değil yani :)
  mavi mahlep tohumu süs 5 TL


Ben de ucuna neodyum mıknatıslarımdan geçirdim mutfak dolaplarımdan birinin metallerine dokundurdum ve çekiç çivi kullanmadan astım.



Aşağıdaki de mahlepten yapılmış.  Mahlep kiraz ağacının aşılandığı başka bir ağaçmış ki bu ağaca  idris ağacı da denirmiş. Aynı  zamanda yabani kiraz da denirmiş. Mahlep baharatını ise hepimiz biliyoruz...

Mardinin kirazı meşhur. O halde kirazın çekirdeğini de böyle süs eşyalarında değerlendirmeleri çok normal. Mardin'de bütün dükkanlarda, lokantalarda, aktarlarda bu duvar süslerinden bolca görmemizin nedeni de böylece anlaşıldı.

Aşağıdaki duvar süsünü ise 15 TL ye aldım.. pazarlık yapmadım araştırmadım belki daha ucuza bulunabilir bilemiyorum.

               


         
Mardin'den çok sevdiğim bir arkadaşımın hediyesi. Maşallah kendisi çok maharetlidir.

KALBE DÜŞEN HÜZÜN...



Kederlendinse, kalbinde gam hissettinse, tevbe istiğfar et... Allah'tan bağışlanma dile, çünkü gam Allah'ın izni ile gelir, yaptığı işi Allah'ın emri ile yapar.

Allah dilerse gamın ta kendisi neşe olur....

Mevlana mesnevi

14 Ocak 2013 Pazartesi

HER YANIM KIRILIYOR.

Çok yorgunum...

Her yanım kırılıyor.

Okul bugün çok soğuktu.

Kaloriferler cayır cayır yanıyordu ama ellerim buz kesti tüm öğretmenler, mantolarıyla montlarıyla derse girdi. Bazı öğrencilerinse üzerlerinde sadece hafif okul kıyafetleri vardı. Üşümüyor musunuz kızım dedim üşüyoruz hocam dediler. Üstlüğünü giymeden  sadece okul hırkası ile okula gelmeleri maddi yetersizliklerden  mi yoksa özensizlikten mi kaynaklanıyor anlayamadım.

Eve gelir gelmez çay demledim yumurta peynir yedim ve yattım bayadır baygın bir şekilde yatıyorum. Telefon sesi ile uyandım. Kalktım ama hiç gücüm yok adım atsam kemiklerim kırılacak sanki. Acaba geçen yıl Dr Öz 'ün bahsettiği virüsü  mü kaptım. Dr Öz  geçen yıl ABD de bir virüs salgınının başladığını , tedavisini henüz bulamadıklarını bu gribin özelliği insanda çok aşırı yorgunluk oluşturduğunu söylemişti. Son 2-3 aydır internette çok vakit geçirdim bir sürü sinema izledim acaba haddinden fazla radyasyona mı maruz kaldım??  Bu aralar biraz bilgisayardan uzak durmayı da düşünüyorum.  En yakın zamanda normalleşirim inş.

13 Ocak 2013 Pazar

SEBZE ÇORBASI

Uzun zamandır yattığımdan daha yorgun uyanıyorum. Çok yorgunum. Öğlen 11'deki dersime zor yetişiyorum. Görenler sen çok hasta duruyorsun doktora git diyorlar.

Rehavet kadar insanı sıkan bir şey yokmuş gerçekten.

İstanbul'dan sonra Mardin aşırı rahat geldi bana. Bir kere trafik yok. Şehir küçük. Aradığım her şeyi merkezde buluyorum. Sosyal faaliyet desen burada sıfır. Yapacak hiçbir şey yok sanki. İstanbuldaki çalışma hayatım da herhalde buradakinin en az 10 katıydı.

Tembellik tembelliği doğuruyormuş doğru.

Dün ismini hatırlayamadığım bir blogda hanım arkadaşımız 1 haftadır detoks yaptığını un, şeker, yağdan uzak durduğunu sebze ile beslendiğini  ve pazar günü itibari ile kuşlar gibi uyandığını yazmış.  Belki ben de canlanırım bir silkinip kendime gelirim dedim. Karar verdim bu hafta dikkat edeceğim. Bakalım 2 hafta sonra ne değişecek. ( O kadar bedenim yorgun ki bir haftada hiçbir şey değişmez gibi hissediyorum)

İşte bugün ilk faaliyet olarak detoks niyetine sebze çorbası yaptım. Tüm çorbalar gibi çok sağlıklı.

Başka bir sebze çorbası tarifi için tıklayınız.



SEBZE ÇORBASI  (YOĞURTLU)

  • 1 adet kereviz
  • 1 adet havuç
  • 1 adet patates
  • 1 adet soğan
  • 1 diş sarımsak
  • Birkaç pırasa yaprağı
  • Biraz maydanoz sapı
  • Çok az kereviz yaprağı  
  • Yoğurt
  • Tereyağı
  • Pul biber, karabiber, tuz, nane
Sebzelerin hepsini orta boy doğrayıp tencerede haşlıyoruz.

Sebzeler yumuşayınca  blendırdan geçiriyoruz.

Bundan sonra rengi açılana kadar süt ekliyoruz ama ben  evde çok fazla yoğurdum olduğu için  süt yerine yoğurt ekledim. Bu da bir değişik farklı ekşi güzel bir tat verdi.

Çorbamıza ayrıca karabiber ve tuzu da bu aşamada ekleyebiliriz.

Son olarak da isteğe bağlı bir kepçe içinde çok az tereyağı eritip içine nane ve pulbiber ekliyoruz.  Tenceremize ilave ediyoruz.

AFİYET OLSUN...


Yemek tarifinin üstüne söylenmez ama belirtmek zorundayım;

* Çorbayı içtikten 15-20 dakika sonrası itibari ile bağırsak hareketlenmesi yaşıyorsunuz.  Dışarı çıkmadan  önce içmemenizi tavsiye ederim. 

12 Ocak 2013 Cumartesi

YAYLA ÇORBASI

İstanbul'da iken hep hazır yoğurt kullanırdım. (Gerçek yoğurt bulamıyordum çünkü)  Burada da (Mardinde yani)  böyle devam etti.

Artık hepimiz biliyoruz ki hazır yoğurtlar gerçek yoğurdun sağladığı faydaları veremiyor.

Hazır yoğurtların içinde bize faydalı olan bakteriler ya öldürülmüş ya da pasifize edilmiş durumda. İstanbul' da ev yoğurdu diye aldığım  hazır yoğurtlar haftalar geçmesine rağmen ekşimezdi. Bir keresinde kendim yoğurt yapmaya heveslendim. Pastörize süt ve hazır yoğurt kullandım. Tabii ki tutmadı. Boza kıvamında salebe benzer iğrenç bir şey elde ettim.

Mardin'de olmanın güzel yanlarından biri; gerçek köy ürünlerini bulabiliyorsunuz.

Her yerde mandıra var. Benim evin karşı köşesine de bir mandıra- manav karışımı bir dükkan açıldı. Önceleri temizlik konusunda endişelerim vardı ama sonra dedim ki en azından gerçek yoğurt alacağım. Bir deneyim dedim.

Bakkal abimiz bana özel tam 5 kiloluk yoğurt ayırmış. Kilosu 2 TL. Mükemmel bir yoğurt tadı aldım tam çocukken annemin yaptığı gibiydi. Gerçekten de çocukluğumdan beri gerçek yoğurt yiyememiştim ve neredeyse tadını unutmuştum.

12 gündür her gün 1 kase  yiyorum ama kabın daha yarısını bile bitiremedim ve yoğurdum çoktan ekşimeye başladı. Ben de bol yoğurtlu gerçek bir yayla çorbası yapayım dedim.

Ayrıca bir de köyden gelen bir tereyağım var ki ; mükemmel. Yayık ayranından yapıyorlar. Kokusu, lezzeti 10 numara. Yayla  çorbasını yaparken hem çok köpürdü hem harika bir koku verdi.



YAYLA ÇORBASI

Malzemeler

2 çorba kaşığı pirinç
Bol bol yoğurt
1 yumurta
2 çorba kaşığı un
2 çorba kaşığı zeytinyağı
1 çorba kaşığı tereyağı
Nane
Pul biber

Yapılışı

* Önce pirinçleri yıkayıp az suda 5-10 dakika pişiriyoruz.

* Pirinçler ocakta kaynarken biz cam kabın içine bol bol yoğurt koyuyoruz. Ben gerçek köy yoğurdumdan yaklaşık yarım kilo kullandım.

* İçine yumurta, un, zeytinyağı, 1 çorba kaşığı nane ekleyip bir güzel çırpıyoruz.

* Pirincimizin suyundan alıp cam kabımıza ekliyoruz. Bu sırada sürekli karıştırıyoruz ki yoğurdumuz kesilmesin.

* Ilıklaşmış olan karışımımızı pirincin üzerine döküyoruz.

* Karıştıra karıştıra pişiriyoruz.

* Kaynamaya başlar başlamaz altını kapatıyoruz.

(Ben tuz eklemeden yaptım. Zaten tadı gelmişti, mükemmel bir tadı vardı,  tuza gerek yoktu. Ayrıca tuz ekleyince yoğurt kesiliyormuş. İlle tuz eklemek isterseniz en son piştikten sonra katılırmış, bilginize.)

Bir cezvenin içine bir çorba kaşığı tereyağı eritiyoruz, içine pul biber ve nane ekliyoruz. Son olarak kasede çorbamızın üstüne sosumuzu ekliyoruz.

AFİYET OLSUN...

8 Ocak 2013 Salı

İNTERNET DOWNLOAD MANAGER

4 gündür hava yağmurlu, ara ara kar serpiştiriyor. Saat 3 oldu mu burada hava iyiden iyiye kapanmaya başlıyor zaten 4:30 da akşam okunuyor. Uzun uzun Mardin geceleri. Ama ben güzelce değerlendirmeye çalışıyorum. Kitap okuma, bol bol uyuma, bol bol dinlenme, bol bol müzik, bol bol internet.  Madem Allah lütfetmiş, değerlendireyim diyorum. İstanbul'da her gün 4-5 saat trafikte kaldığım olurdu. O akşamları hatırlayıp Allah'a şükrediyorum. O günlerin hesabına da dinleniyorum.

İşte bu uzun akşamlarda yapılabilecek en güzel şeylerden biri de sinema izlemek. Güzel bir de site  buldum 720p de online izleyebiliyorum. Akşamları yemekten sonra izlemek istediğim filme tıklıyorum, yüklenirken ben de geri kalan işlerimi hallediyorum, hatta uyuyorum, dinleniyorum. Bir filmi yaklaşık 4-5 saatte yükleyebiliyorum.  Geçenlerde tesadüfen bir şey keşfettim. Online izlemek istediğimde 5- 6 saatte yüklenen aynı filmleri artık max 10 dakikada indirebiliyorum. İnternet Download Manager denilen bir program o kadar hızlı ki gözlerime inanamadım.  Ben de artık bilgisayarıma indirip, izleyip sonra da siliyorum. Boşuna saatlerce beklemiyorum.

7 Ocak 2013 Pazartesi

CLOUD ATLAS

Uzun zamandır böyle bir film bekliyordum. Beklediğime değdi.  Eleştirmenlerin ne dediği umurumda değil. Neredeyse 3 saatimi gözümü kırpmadan heyecanla izledim. Hiç bir sahne hiçbir dekor zorlama gelmedi. Her şey yerli yerindeydi. Bittiğinde en yakın zamanda yeniden izlemeliyim dedim.  Herkese şiddetle tavsiye ederim.


2012 yapımı . 100 milyon dolar bütçe ile çekilmiş. Yaklaşık 3 saat sürüyor ( 177 dak)

 Kısa ve net harikulade bir film...

.
Hepimiz büyük bir düzenin parçalarıyız, asla kaybolmayan bir enerjinin temsilleriyiz. Hayatımızın seyri önemli ölçüde kontrolümüz dışında olan faktörler tarafından belirleniyor olabilir, ama herşeye rağmen çizginin dışına çıkmak adına küçük de olsa bir adım atabilirsek, bu adımın etkileri dalgalar gibi geleceğe yayılacaktır...

6 Ocak 2013 Pazar

NİŞASTALI KURABİYE


Hem basit hem lezzetli hem de çabuk pişen  bir kurabiye..


Sevgili öğrencim Ayça'nın annesi Zeliha Hanım'ın Tarifi

MALZEMELER

2 su bardağı un
2 yumurta
1 margarin
0,5 su bardağı pudra şekeri
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
aldığı kadar nişasta

Tüm malzemeleri karıştırıyoruz. Hamuru 1 parmak kalınlığında açıyoruz ve kurabiye kalıbı ile şekil veriyoruz.  (ben bardak kullandım.)  Önceden ısıtılmış 150 derecelik fırında pişiriyoruz. Üzeri çatlayınca kızarmasını beklemeden alıyoruz.

Çok çabuk pişiyor, çay demleninceye kadar hazır. Fırından çıkarıp üzerine pudra şekeri ekliyoruz. Tazeyken gayet güzel oluyor. Hiçbir şey beğendiremediğim annem dahi çok beğendi.

Afiyet Olsun...

Fırınım küçük olduğundan yarım ölçü kullandım yaklaşık 15-16 kurabiye çıktı. Bir de nişastam az olduğundan yaklaşık 3 çorba kaşığı  nişasta ekledim alabildiği kadar un ekledim. Böyle daha güzel oldu sanki.

5 Ocak 2013 Cumartesi

FELATUN BEY ile RAKIM EFENDİ

Sınav öncesi ders çalışmaları için öğrencileri serbest bıraktığımda Felatun Bey ile Rakım Efendi'yi okudum. Mardin'de bazı öğrencilerin ailesi edebiyat dersi için okumaları gereken kitapları almıyorlar. Ben temin ediyorum,  4-5 öğrenci dönüşümlü okuyup kitabı  geri veriyorlar. Geçenlerde yine edebiyat dersi için bir kitap sipariş verirken Mardinli bir arkadaşım ' Bu öğrencilerin babalarının tırları var, dünya kadar verimli toprakları var yani paraları var ama iş kitap almaya gelince git öğretmenine söyle o alsın diyorlar ' dedi. Belki de haklı ama sonuçta bu kızlara okumaları gereken kitaplar alınmıyor , bu kızlar  mağdur oluyorlar ve maalesef bizim okul kütüphanemiz çok zayıf.

 İşte ben de okulda  öğrencilerin okuması gereken dönüp dolaşıp bana geri gelen bu kitabı okudum. Çok beğendim, çok güldüm. Eski bir kitap olunca çok ağır çok sıkıcı olacağını düşünüyordum ama gerçekten yanılmışım. Gayet eğlenceli ve akıcı bir romandı.

Kitap çok eğlenceli yazılmış olmasına rağmen eski osmanlı yaşamı hakkında verdiği ipuçlarının bir kısmı beni rahatsız etti .

Mesela kadınların parayla alınıp satılması hem de çocuk yaşta.

Kölelik hakkında da birkaç bir fikir edindim ve iğrendim... Odalık, cariye kavramları daha bir oturdu.  Her ne kadar Osmanlı da köle kavramı çok daha insaflı ve o zamanın şartlarına göre insancıl bir zemin üzerinde yürüse de bu çarpık sistem -kölelik- nasıl oldu da yüzyıllarca devam edebildi şaşa kaldım.

Kitapta pek övülen kadınların hayatı bana çok korkunç göründü.
Kitaptan öğrendiklerimden birkaçı ...
* Eskiden ilim  irfan insanların hayatını kolaylaştıran bir şeymiş...  Rakım Efendi gayet güzel kazanıyor.

* Öğretmenler gayet saygı ve sevgi gören kişilermiş.  Rakım Efendinin gördüğü sevgi gözlerimi yaşarttı.

* Erkekler kendi kıyafetlerini kendileri çıkaramıyormuş, evdeki cariyelerin  yardım etmesi gerek.

* Sokakta gördüğün  küçük bir kızı -kaç para bu deyip satın alabiliyormuşsun. Sonrasında  iyi bir eğitim vererek cariyeni yüksek bir fiyata canının istediği kişiye satabiliyormuşsun!!

* Kadınlar evden çıkmıyorlar, ayda yılda bir pikniğe gidiyorlar ama hiç sıkılmıyorlar (mış).

* Eskiden de mayonez varmış. Hatta bir de mayonezli balık diye bir yemek varmış.( Ben mayonezi 15 20 yıldır  hayatımızda zannediyordum.) 

1 Ocak 2013 Salı

İNSAN NE İLE YAŞAR

Bu hafta sınav haftası. Benim derslerimin hepsi üst üste iki ders olduğundan ve 2. ders sınav yaptığımdan ve ilk ders öğrencileri çalışmaları için serbest bıraktığımdan ve öğrencilerimin bana çok çok nadiren soru sorduklarından (neredeyse hiç) ilk ders için okula kitap götürdüm ve bugün  derslerde bu kitabı okudum.

Daha önce Anna Karenina' yı okumuştum. Çok beğenmiştim. İnsan Ne ile Yaşar incecik bir kitap. İçinde 4 hikaye var. Benimkisi acaba inceltilmiş hafif bir baskı mı bilmiyorum ama Anne Karenina'ya göre çok rahat -çerez- ama çok faydalı tam küçüklere göre bir kitap.  Ben çocukken annem ve babam kardeşim ve bana uyumadan önce kitap okurlardı. Ben de müstakbel evlatlarıma bu kitabı uyumadan önce okuyacağım -inşallah-

'' Şu gerçeği unutmayın; Tek önemli vakit vardır; İçinde bulunduğunuz an... O an en önemli vakittir, çünkü sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişi ; kiminle beraberseniz odur. Zira hiç kimse bir başkasıyla, bir daha görüşüp görüşmeyeceğini bilemez. Ve en önemli iş iyilik yapmaktır. Çünkü insanın bu dünyaya gönderilme sebebi budur.'' TOLSTOY