Bugün okul grubu ile kahvaltıya gittik.
Daha önce Haliç sosyal tesislerine gitmemiştim.
Manzara gayet güzel, tavsiye ederim.
Kahvaltımızdan sonra hemen eve dönmek gelmedi içimden. Hazır buralara gelmişken tarihî yarımadada biraz vakit geçirmek istedim.
Öncelikle tramvayla Beyazıt meydanına geldim.
Hatıralarla dolu Beyazıt meydanı bugün tek kelime ile korkunçtu. Her bir yanda tadilat vardı. Her yer brandalarla çevrilmiş. Eskiden ağaçların altında arkadaşlarla muhabbet ettiğimiz çay bahçesinin de yerinde yeller esiyor artık.
Bir an önce buranın tarihine yaraşır bir şekilde düzenlenmesini dilerim.
........
Etrafta biraz dolaştıktan sonra ulu bir çınarın hemen sol yanına, gölgesine sığındım. Çok uzun bir zaman sonra bir dosta merhaba demek gibiydi. Kendimi onun taze ferah sağaltan serinliğine bıraktım.
Bu sıcak kasvetli yaz gününde buz gibi akan berrak bir suya kendini bırakmak gibiydi.
Belki de sadece suya bakmak gibi.
Ya da aslında mavi berrak suda kaybolmak yok yetmez tamamen ona karışmak ve hatta onda yok olmak gibi
İşte buna benzer bir şey.
Böyle böyle dakikalar akıp geçmiş, farkında değildim.
Kendimi çınarımın gölgesinde, huzura kaptırmış giderken yaramaz bir kuşun üzerime çişini yapmasıyla kendime geldim.
Beyazıt'tan Fatihe yürüyüp oradan evime döndüm.
Hayatımın en güzel günlerinden biri olarak da bugünü kaydettim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder