28 Eylül 2015 Pazartesi

BU DA BENİM DOĞUM HİKAYEM (DOĞUM)

Sevgili kızım Defne Ferah'ım 15.09.2015 sabah 00:11 de hayata merhaba dedi. :) Allah'ım onu korusun... Huzurlu, uzun, güzel bir ömür versin. Hep mutlu olsun yavru kuşum...

Allahıma binlerce şükürler olsun sağlıklı bir şekilde kucağıma aldım miniciğimi...



14 Eylül pazartesi günü kontrolümüz vardı. Son günlerde doğum belirtilerim başlamıştı (Karın kasılmalarım) O yüzden kontrolde birşey çıkmayıp da doktor perşembe gününe randevu verip  eve yollayınca şaşırmıştım.

Eve geldik, yatak odasının şeklini değiştirdik, eşimle bebişimizin park yatağını kurduk. Uyku setini yerleştirdik.

Ben de "Defne Ferahcığım yatağın da hazır, artık gelebilirsin" dedim.

Akşam yemeğe Florya'a gittik. Akşam yürüyüşümü sahilde yapmak istemiştim. Çok güzel bir akşamdı.





Yürüyüş yaparken karın ağrılarım da devam ediyordu. Son iki gündür ağrılarım vardı ama ağrı denmez doğum dalgaları diyelim. Arada geliyordu karnım kasılıyordu, yürüyüşüm bozuluyordu müthiş bir idrar yapma isteği oluşturuyordu ve sonra bitiyordu ve normal rahat bir şekilde yürümeye devam ediyordum. Yaklaşık 1-2 km böyle yürüdük, dalgaların sesini dinledik, uçakları, güneşin batışını seyrettik.

Sonra güzel bir akşam yemeği yedik. Arada yine dalga hissettim ama çok yediğime yordum. Sonra eve dönmeden önce tuvalette yine bir dalga geldi ama biraz daha sert. Ben de acaba demeye başladım. Eve dönüş yolunda arabada dalgalar şiddetlendi. Nefesim kesiliyordu ama filmlerde bağıran kadınlar var ya öyle değil dayanılabilir sancılardı. Saat tuttum bazen 6 dakikada bir bazen 4 dakikada bir geliyordu. Kimseye çaktırmadım. Ama eşim nefes alışverişimden anlamış. Eve geldik yatak odasında eşime bunlar doğum sancısı olabilir dedim saat tuttuk. Daha ilk dalgada ağrının şiddetini görünce eşim hadi hastaneye gidiyoruz dedi. Hemen bir duş aldım, temiz kıyafetler giydim, saçlarımı kuruttum. Hastane çantamda eksiklerimi tamamladım.  Arada yine ağrılar geliyordu ve nefesim kesiliyordu. Araları 3 - 4 dakikada birdi ve artık bunların doğum sancısı olduğuna emindim. Sancı gelince nefes almaya çalışıyordum ve 40-50 saniye sonra geçecek diye kendime telkinlerde bulunuyordum.

Sonra hastaneye gittik. Arabaya binerken arabada ve hastanenin önünde koridorda sancılarım geliyordu ve şiddeti artmıştı. Ama dayanılmayacak gibi de değildi. 

Hastaneye geldiğimde muayene olunca bak aferin sancısını çekmiş de gelmiş neredeyse doğurmak üzere gibi konuşmalar oldu ben daha çok var zannediyordum ama aslında çok yaklaşmışım.

Doğum sancıları zordu ama filmlerdeki gibi bağıracak kadar da değil. Sancı gelince zor nefes alıyordum ve Allah Allah diyordum.

Beni asıl çökerten o çok nefret muayenelerdi. O koltuğa oturmak ölümden beter benim için. Doğum sancısı çekmeye razıyım ama çatı muayenesi denen şey çok stres düzeyimi artıran bir şeydi. 

Hastane girişim yapıldı. Kıyafetlerimi çıkarıp hastane giysilerimi giydim.

Bir kez daha muayene sonra sonda takıldı. Sondanın takılması ile rahatsızlığım had safhaya ulaştı. Doğum sancısı hafif kaldı. O sonda olmasa o çatala çıkmasam rahat rahat doğuracaktım yani. Eskiden ebe ile evde doğum yapıyorlarmış ya bence süpermiş.

Sonda takılınca çok rahatsız hissettim kendimi müthiş bir tuvalet yapma isteğim oldu. Oradakilere tuvalete gitmem lazım çok kötüyüm dedim. Yap yap sonda takılı dediler. Ben de koridorda saldım. Ama ne hikmetse şaldur şuldur sular bacaklarımdan aktı. Suyum mu geldi idrar sondadan mı taştı hâlâ merak ediyorum. Sonra temizlikçi geldi hemen sildi etrafı.

Özel hastaneleri bilemem ama ben devlette Kanuni Sultan Süleyman Araştırma Hastanesinde doğum yaptım ve memnun kaldım.

Hastaneye ulaştığımda aslında doğumuma çok az kalmış. Annemden bebeğin kıyafetlerini isterken acele et kızın doğurmak üzere demişler.  Orada da bir kaç kişi kadın doğurmak üzere gibi laflar etti ama ben daha çok var zannedip şaka yaptıklarını düşündüm. 

Kontrollerde çok kasıldım stres düzeyim çok arttı. Ayrıca oradaki doktor miyomlarımı görünce başka bir doktora haber verdi. O da istersem normal doğumla istersem sezaryenle devam edebileceğimi ama eğer sezaryene karar verirsem miyomlarımı alabileceğini belirtti. Ayrıca yaşımın 40 olması, ilk çocuğum olması ayrıca miyomların varlığı ve doğumu tehlikeye atmamak adına bu teklifi yaptığını söyledi. ( Doğumdan sonra anlaşıldı ki biri 13 cm biri 10 cm lik  2 büyük miyom ayrıca bir sürü küçük miyomlar varmış bende )  Ben de size güveniyorum size bırakıyorum dedim. İmzalar prosedür vs derken sezaryene alındım. Sedyede yatarken tüm ekibe başarılar diledim. Anestezi uzmanına mümkünse bir sancı daha gelmeden beni uyuşturmasını istedim. O da içerideki doktorlara  kadın doğurmak üzere farkında mısınız dedi. Son gördüğüm şey de içeride bilgisayar başında yeşilli genç bir doktor oldu.

Gözümü açtığımda her şey bulanıktı. Koridor gibi bir yerdeydim jinekoloji yazıyordu kapının birinin üzerinde. Zor okuyordum.

Biraz bekledim, gelen giden yoktu.

Aşırı derecede üşüyordum titriyordum. 

Beni duyan olur diye bağırmak istedim de sesim  çıkmıyordu, kafam da hiç yerinde değildi. 

Önce bebek bebek diye inledim. 

Bebişe bu kadar bağlı olduğumu bilmiyordum. Sonra arada battaniye battaniye diye bağırdım. Çünkü titremekten sedyeden düşeceğimi düşünüyordum o kadar üşüyordum ve titriyordum. 

Kendime geldikçe bir bebek bir battaniye diye inleyip durdum. Hayal meyal biri bebeği bilmediğini battaniyenin ise orada olmadığını söyledi. 

Orada ne kadar kaldım bilmiyorum ama bana saatlerce kalmışım gibi geldi. Sonra nihayet geldiler. Yatağa götürdüler. Eşim annem kayınvalidem karşıladılar. Onları görünce çok mutlu oldum.  O sırada hep bebek bebek demişim. Baya bir sonra bebeği getirdiler.  Odadan içeri hastane-bebek arabası ile girdiğini herkesin sevinç çığlıkları attığını gördüm, duydum. Sonrası hayal bulanık... Bebişi ilk gördüğüm anı ne kadar düşünsem de o anı hatırlayamıyorum. Düşünüyorum zorluyorum kendimi ama yok araba ile ilk içeri girişini görüyorum gerisi yok.

Arada annemin kayınvalidemin bebişi göğsüme koyduklarını emzirmeye çalıştıklarını hatırlıyorum hayal meyal...

Sezaryenden sonra  kendime gelince bebişi emzirmek istedim. Allah öyle bir sevgi vermiş ki tüm vücudum acıdan tir tir titrerken bebeğime yine de süt vermeyi başardım ve çok ilginç onu emzirirken acılarımın azaldığını hatta bütün vücudumun titremesine rağmen acıyı hissetmediğimi  hayretle fark ettim.

İlk zamanlar bebiş hep iç çeke çeke ağladı. Doğumdan sonra  yaklaşık 4 saat ayrı kaldı, kim bilir nasıl ağladı nasıl yalnız hissetti kendini onun için böyle iç çekiyor diye düşündüm. Ertesi gün iç çekmesi geçmişti.

Hastanede en zorlandığım şey yataktan doğrulmaktı. Her gün hiç düşünmeden yaptığımız bir şey yaralı olunca ne kadar da zor oluyormuş. Hatta o acıyı çekmemek için yatmamayı bile tercih ediyordum. Bir de ameliyat çıkışı çok üşüttüğüm için boğazımda gıcık oluştu. Korkunç bir öksürme isteği geliyordu. Öksürmemek için şekilden şekile giriyordum. Öksürük gelince tutmak ne kadar zor ne kadar kötüymüş.

Aslında rahat bir şekilde öksürmek bile büyük bir nimetmiş.

Bir de yine o üşümenin etkisi ile omuzum ve göğsüm tutulmuştu. Tutulmanın verdiği acı bir yana yattığımda nefes alamıyordum. Mecburen kalkıyordum oturduğum yerden uyumaya çalışıyordum.

Kas tutulması ve boğazımdaki gıcık sezaryen ağrılarıma baskın geldi.

Yine de Allah'a şükür en korktuğum şey olarak hapşırmadım.

Çok şükür hızlı iyileştim. Yine tutulmalarım ve sezaryen ağrılarım nedeni ile uyuyamadığım bir gece çok zorla da olsa yarım saat yürüyüş yaptım. Çok faydasını gördüm. Sonra da her fırsatta yürüdüm.

Hastanede en zorlandığım şeylerden biri de benim çok sıcaklayan bir tip olmam yüzünden gerçekleşti. Odalar 2 kişilik ve insanlar cam açmıyorlar. Of o kadar bunaldım ki anlatamam. Bir de herkes çorap giy sırtına yelek giy gibi baskılar yapıyordu. Bense sıcaktan çıldıracağımı düşünüyordum. Bunalmaktan ağrıdan perişanlıktan hastanede giyerim diyerekten aldığım pijamaları gecelikleri yani hazırladığım giysilerin  hiçbirini giyemedim. Hastaneye giderken giydiğim tuniği üstüme geçirdim. Altıma pijama falan da giymedim öyle dolaştım. Annem kızım ayıp oluyor böyle dolaşılmaz ki dediği zaman çıplak gezmediğime dua etsinler burada sıkıntı içerisindeyim diyordum. Ve gerçekten bazen çırılçıplak kendimi koridora atasım geliyordu o kadar bunaldım. Saunada bile bu kadar ter atmamıştım. Özellikle de ağrı kesici ilaçlardan sonra şıpır şıpır ter döktüm.

Bir de hastaneye gelen ziyaretçiler var. Her ne kadar onları gördüğüme çok mutlu olsam da defalarca üstünde ter kurumuş kanlı busburuşuk kokmuş kıyafetimle onları karşıladım. Altta pantalonum bile yoktu. Emzirirken tuniği çıkarıp öyle emziriyordum. Şimdi utanıyorum ama o anda utanmayı düşünecek durumum da yoktu yani.

Hastane çantasına konması gerekenler;

3 adet askılı jile
3 adet hamile sutyeni
Terlik
2 paket Depend külot
Parol
Kas gevşetici sprey
Bir adet şal
Kayısı kompostosu
Su
Doğum klasörü

Hastane çantamdaki  makyaj malzemelerini, dudak nemlendiricisi, roll on , banyo malzemelerini lif sabun şampuan vs filan düşününce gülüyorum şimdi...

Bebek için hazırladıklarım ise gayet yerinde idi. Her ne kadar çoğunu kullanmasam da bebek çantası öyle olması gerekiyor.

3 gün hastanede yattıktan sonra eve geldik. Annem çok yardımcı oldu. Hakkını ödeyemem.  Eve geldikten sonra o ilk duşumu yaptırdı, nasıl rahatladım nasıl... Sonra temiz kıyafetler evimizin ferahlığı... Ev gibisi banyo yapmak gibisi yok.

İşte bu da benim doğum hikayem...

Allah isteyen herkese bebiş ve hayırlı kolay doğumlar versin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder