Bahar gezmelerine Hidiv Kasrı ile başlamıştık.
Bu pazar ise (02.04.2017) Beykoz Korusunda idik.
Bu Koruyu internetten araştırıp da bulmuştum.
Hiç bir şey beklemeden gidip de çok beğenip de şaşıp kalmıştık Kemalle.
Çok sessiz sakin kafa dinlemelik tam bize göre bir yer.
Etrafta sincaplar geziyor; fotoğraflarını çekmeyi başaramadım.
O kabarık kuyrukları ile o kadar şeker şirin sevimliler ki anlatamam.
Hoplayıp zıplayıp çevik hareketlerle kaçıyorlar, ağaçlara tırmanıyorlar.
Biz her zamanki gibi evden kahvaltılıklarımızı termosumuzu kapıp geliyoruz. Yoldan sıcacık simit, açma, poaça ve ayçöreği alıyoruz. Banklardan birine güzelce örtümüzü seriyoruz. kahvaltılıklarımızı seriyoruz.
Birimiz kahvaltı yaparken diğerimiz Defneyle parkta oynuyoruz. Defne bir saniye bile durmuyor, sürekli koşturuyor, kaydıraktan kayıyor, çimenleri inceliyor, köpekleri kovalıyor, çiçekleri kokluyor hiç durmuyor. Kemalle ikimiz her gezi sonrası perte çıkıyoruz ama bizim kızımız hiç ama hiç yorulmuyor. Artık diyorum gebermiştir yorgunluktan 3 saat deliksiz uyur herhalde diyorum biz resmen baygınlık geçiriyoruz ama Defne Hanım cin gibi evde dolaşıyor maşallah diyeyim ne diyeyim.
Bahar yeni geldi, etrafta şimdilik sadece çuha zannettiğim bu çiçek öbekleri ve ballı babalar var bir de sarı papatyalar.
Doğa yeni yeni canlanıyor. Ağaçlarda minik minik tomurcuklar oluşmuş.
Arkada Beykoz Korusu Sosyal Tesisler var. Biz orada hiç kahvaltı yapmadık, yemek yemedik; Mekan nasıldır bilemiyorum ama dışarıdan güzel görünüyor.
Buradan belli olmuyor ama ağaçların arasından deniz parlıyor; manzara güzel.
Çok tenha yürüyüş yolları var.
Bakımsız, köhne sevimsiz bir sahili var
-maalesef-
Ama boğazın maviliği her zaman çok güzel tabii ki.
Bu mekanı seviyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder