Uzun zamandır cilt problemlerim var.
Hatta bununla ilgili bir-iki ay önce bir yazı yazmıştım.
Bakınız Cildim nasıl düzeldi?
Tedbiren bütün kozmetik ürünlerimi yenilemiştim.
Bir ara düzelir gibi oldu. Bende sevindiydim.
Sevincim çok kısa sürdü.
Son zamanlarda cildim iyice çığırından çıktı.
Ergenlikte bile görmediğim sivilcelerim yüzümden boynuma yayıldı.
Aynı zamanda yüzümde renk değişikliği de var.
Ben de artık vaktidir deyip
Bakırköy Lepra ve Deri Hastalıkları Hastanesinden randevu aldım.
Annemler de evde olduğu için Defneyi onlara bırakıp içim rahat bir şekilde 5 vasıta değiştirerek hastaneye vardım.
Kayaşehirden 8:00 da çıktım.
Eşim metroya bıraktı.
9:50 deki randevuma 9:55 de yetiştim.
Hastaneye vardığımda Kayaşehir'e uğramayan bahar her taraftan hissediliyordu.
Dört bir yandan kuş sesleri geliyordu.
Daha önceleri hiç duymadığım kuş sesleri vardı.
Doktordan çıktıktan sonra bahçedeki gülleri inceledim.
Aşağıda fotoğrafını çektiğim gül nasıl güzel kokuyordu anlatamam.
Yıllardır kokan gül görmemiştim.
Sarı pembe beyaz turuncu kırmızı rengarenk güllerin hepsi de birbirinden güzeldi.
Kayaşehir'de hiç gül gördüm mü ben acaba
Aklıma bir tane bile gelmiyor.
Kaya gibi şehir işte Kayaşehir, kupkuru.
Hastane hiç beklediğim gibi değildi.
Küçük küçük sevimli 4-5 bina vardı.
Ağaçların altında kaybolmuşlardı.
Her taraftan güzel bahar kokuları geliyordu.
Tam kafa dinlemelik bir yer.
Ara ara buraya yani hastaneye kafa dinlemeye geleyim bari diye düşünürken buldum kendimi tövbe estağfurullah.
Bir sürü iğde ağacı baygın baygın kokusunu salıyordu.
Bir de ileride küçük bir binaya doğru uzamış hanımeli vardı.
Kayaşehir'de şimdiye dek bir tane bile hanımeli görmedim.
Kayaşehir'de varsa yoksa top akasya var maalesef o da çiçek açmıyor.
Beş dakika kadar baharı içime çektikten sonra hızla eve döndüm, Defneciğim acıkmıştır.
Cildime gelince;
Tamamen psikolojikmiş.
Benim sivilcelerim hastalık sivilcesi değilmiş, alerji sivilcesi de değilmiş.
Stresimi azaltma yollarını bulacakmışım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder