3 Mayıs 2016 Salı

BEYKOZ KORUSU GEZİSİ-1-

Cumartesi günü Otağtepe gezimizde kafamı dinleyememiştim tam tersine kafam şişmişti. Manzara mükemmeldi ama hemen yanı başımızda köprü trafiği araba sesi dayanılacak gibi değildi. Bir de ben zaten evimde de sürekli bu sese maruz kaldığım için gittiğim yerlerde sessizlik arıyorum.

Pazar günü için sessiz sakin kafamı dinleyebileceğim kuş sesi duyabileceğim ve boğazı gören bir yere gitmek istedim. Nereler olabilir diye araştırma yaparken Beykoz Korusunu duydum. Çok tuhaftır ki internette Beykoz Korusunun pek fotoğrafı yok ve hakkında fazla bir şey yazılmamış. Blogları okudum; sadece  sosyal tesislerin yemeklerinden bahsedilmiş. Biri de özellikle gitmeyin pek bir şey yok orada demiş.


Gidenlerin yazdıklarından edindiğim izlenim pek özelliği olmayan küçük bir ağaçlık alan olmuştu. Bir sosyal tesis, arkada 3-5 ağaç anladım ben ve bu yüzden bugün Kemâl'e Beykoz Korusuna gidelim dediğimde çok ümitsizdim. Gidelim görelim bakalım nasıl bir yermiş merakımız geçsin Beykoz sahilinde denizi seyreder sonra Hidiv Kasrına yürüyüşe gideriz şeklinde günümüzü planlamıştım..

Saat erkenden 7:30 gibi yola çıktık 8:00 sularında oradaydık. İlk izlenimim: çok şaşırdım. Ben minicik bir ağaçlık beklerken devasa bir koruluk karşıladı bizi. Yüzyıllık ağaçlar patika yollar... Görür görmez bayıldım bu mekana.

Biz gittiğimizde kimsecikler yoktu. Ortalıkta bir sürü köpek vardı, arabamıza havladılar, korktum. O kadar çok köpek vardı ki Kemâlle birbirimize bakıp napıcaz dedik hatta inmeden geri dönmeyi bile düşündük. Orada temizlikçiye güvelik görevlilerine sorduk bir şey yapmaz dediler ama resmen arabamıza atladı biri. Sonra sahile yakın bir yerlerde 4-5 ahbap gördük. Semaveri yakmışlar güzel güzel kahvaltı yapıyorlardı.  Köpeklerden korkumuza onların dibindeki masaya geçtik.


Masamız boğazı görüyordu. Hava bulutlu ama deniz maviydi.



Önce gözlerimizi şenlendirdik, denize baktık, fotoğraf çektik. Sonra çayımızı simitlerimizi ay çöreğimizi açtık, peynir, zeytin, domates ve salatalıktan oluşan kahvaltımızı yaptık.

Ardından korudan aşağı indik. Korunun içinde Beykoz Korusu Sosyal Tesisleri var. Henüz açılmamıştı. içeri girip fotoğraf çektim. Gayet güzel görünüyor. Defne Ferah büyüsün buraya yemeğe geliriz inş.




Sahile indik.  Hava gitgide kapanmaya ve soğumaya başladı. Defne Ferah üşümesin diye fazla dolanmadık.

Aşağıda sahile açılan bir köprü var
Aman aman diyeyim bizim gibi bir hata yapıp sakın buradan sahile inmeyin.
Leş gibi kokuyor. tuvalet olarak kullanılmış.






İkinci köprü ve Hidiv Kasrı görünüyor.









Biz dönünceye kadar koru canlanmıştı. Her taraf kahvaltı yapan aileler , koşturan minişler spor yapan gençlerle dolmuştu. Her yer cıvıl cıvıl olmuştu

Soğuktan koruyu gezemedik. Fırsat bulur bulmaz buraya tekrar gelmeye karar verdik.


Beykoz korusu çok güzel bir yer. Tam benlik. Kafa dinlemelik bir yer. Çok beğendim ama gezemedim hava çok soğuktu Defnecik çok üşüdü. Eşim de şortlu gelmişti oda dondu. Ben tedbirliydim ama ben de dondum.

Sık sık gelmeyi düşünüyorum buraya.

En güzel yürüyüş yapmalık yerlere burayı da ekledim.

Favori mekanlarıma

Hidiv Kasrı
 Yıldız Korusu
 Fethipaşa Korusu
 Emirgân Korusu
 Atatürk Arboretumu

ve bir de Beykoz Korusunu ekledim. Mutluyum.

Piknik yapmak için ideal bir yer. Çocuklar için oyun parkları var temiz tuvaletler var mescit var ve piknikçiler için  çeşme var (Bak bu önemli) aynı zamanda otopark ücretsiz.( Bak bu da önemli)

Özetle koru büyük yeşil sakin kafa dinlemelik. Aşağıda Beykoz sahili var. Mescit tuvalet ve piknikçiler için çeşme var. Hazır yemek için sosyal tesis var. Daha ne olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder