16 Nisan 2016 Cumartesi

HİDİV KASR'INDA SABAH YÜRÜYÜŞÜ, ANADOLU KAVAĞI'NDA KAHVALTI



 Bahar geldi geçiyor, sitedeki tek tük laleler, nergisler sümbüller solmuş, evin önünde açmış olan minicik erguvan ağacı yapraklanmış. Bu sene doğru düzgün bir yere gidemedik. Tek gezebileceğimiz vakit olan hafta sonları ya hava kötüydü ya da işler çıktı. Misafirler geldi biz ziyaretlere gittik derken Kayaşehir'den çıkamadık. Bu sene ne çin manolyası gördüm ne defne ağacı ne de mimoza... Bahar dallarını, çiçek açmış güzel ağaçları ancak blogda paylaşım yapanlardan gördüm. Maalesef Kayaşehir'de bahar pek anlaşılmıyor. Kuru bir yer burası. Bol bol hafriyat kamyonu kum toz toprak inşaat var. 


Güya çok güzelleşecekmiş buralar. Hayal gücümün çok ötesinde. Buraların yeşil sessiz sakin güzel halini düşünemiyorum bile. Umarım 50 yaşıma gelmeden o sürekli bahsedilen müthiş halini görürüm ya da Allah'tan dileğim baharı hissedeceğim hafriyat kamyonlarının olmadığı kuş sesi duyabileceğim geniş ferah bir eve taşımak inş. 

Her fırsatta buradan kaçmak istiyorum.

Bugün hava çok güzeldi. Sabah Defne Ferah her zamanki gibi 6:00  gibi uyandı. Kakasını  (afedersiniz) yapmasını bekledik. Şöyle ki  artık gezilerimiz bebek odaklı. Öyle karar verip hoop diye çıkamıyoruz. Önce bakıyoruz Defne Ferah iyi mi, evet iyi. Hava bebeğe uygun mu, rüzgar pek yok, hava sıcak, tamamdır. Kakasını yaptı mı, hayır. O halde bekliyoruz. Çünkü  bebeğin kakalı bezini orada burada değiştirmek istemiyorum. Neyse ki çok geç olmadan yaptı. Ben bebekle ilgilenirken eşim kahvaltılıkları ayarlamış çay yapmış. Termosu, yere sereceğimiz örtüleri çocuğun suyunu yumurtasını vs ayarlamış. O kadar seri hareket etmemize rağmen evden çıkmamız 8:30 u buldu.

Yola çıktık. Allahtan bu saatte trafik fazla yok. 

Her zamanki gibi yol üstündeki fırınımız Defne Fırından açma, simit ve ay çöreğimizi aldık. Arabamız mis gibi koktu. Hemen kaşarlı açmalardan birini eşime çaktırmadan yolda götürdüm. mmm miss miss tazecik sıcacık güzel yapılmış açma gibisi var mı.  Bir de bugün fark ettim ki bizim Defne Fırının ismi Define Fırınmış.  Ben defineyi hep defne okumuşum yanlışlıkla. 

Hidiv Kasrına geldik. Geçen yıl 5 TL olan otopark ücreti bu sene 6 TL olmuş. %20 zam gelmiş yani.


Hidiv Kasrı her zamanki gibi çok huzurluydu.



Lalelerin sonuna yetiştik çok şükür.






Yine bülbül seslerini dinledik.

 Leyleğe benzeyen kuşlar yine yuva yapıyorlardı.

Boğaz masmaviydi.

Erguvanlar yapraklanmış ama hala çok güzeldi. Sonuna yetiştik, boğazı mor haliyle bu yıl da seyredebildik çok şükür.



Defne Ferah da çok sevdi. Yavru kuşum benim... Mutlu huzurlu bizimle gezdi ilgiyle seyretti etrafı.

Ömründe ilk kez bülbül sesi dinledi. Sümbül kokusu duydu. Şelale gördü -yapay da olsa-



Huzurlu yürüyüşümüzün ardından Beykoz sahilinden Anadolu Kavağına doğru yol aldık. Beykoz sahil boyu çok güzeldi. Bir gün de sadece sahili gezmeye karar verdik. Yol boyunca bol bol mor salkım leylak ve erguvan gördük. Bu bahar da gözümüz gönlümüz çiçeğe doydu şükür .

Anadolu Kavağı sabah erken saatleri olmasına rağmen piknik yapan ailelerle dolmuştu. Yine de İstanbul'da diğer mekanlara göre  tenha sayılırdı. Arkadaşlar '' aman aman sakın Florya sahiline gitmeyin'' diye tembihlemişlerdi. Sadece yarım saat otoparkta yer bulmak için dönüp durmuşlar. Kum taneleri gibiymiş Floryada  insanlar.

 Hafta sonları İstanbul'un her yeri çok kalabalık. Bak şimdi aklıma annemle Eminönü'nde alt geçitte sıkışıp izdihamda az kalsın öle yazdığımız sonra da karşıya geçmeden gerisin geri otobüse binip Başakşehir'e döndüğümüz gün aklıma geldi. Bir kere de hafta sonu memleketten gelen annem ve babamla 212 avmye gitmiştik de kalabalığı görünce geri dönüp indiğimiz servise binip evimize geri dönmüştük, tövbe etmiştik. Bir kere de bir hafta sonu 4 saat boyunca Ortaköy'e gitmeye çalışmıştım da baktım gidemiyorum Karaköyden öte yol ilerlemiyor hem de vakit dolmuştu,  akşam olmuştu da otobüsten inip yine saatler süren bir yolculukla eve dönmüştüm de saatlerce otobüste dikilmekten, havasızlıktan, baş ağrısından, yorgunluktan hasta olup yataklara düşmüştüm de hafta sonum berbat olmuştu.

Yani İstanbul'un diğer mekanlarına göre burası tenha sayılır.

Buna rağmen boş piknik masası kalmamıştı.

Ben zaten insanların arasına oturmak istemiyordum. İlerde çimlerin üzerine örtümüzü serdik. Kahvaltımızı yaptık.

Çok huzurlu ve güzel bir sabahtı.


Anadolu Kavağı Yoros Kalesi  müthiş görünüyordu. Boğaz ışıl ışıldı.



Anadolu Kavağı sahil boyu yolun yanında fakat yol çok tenha tek tük araba geçiyor.



Tuvaleti mescidi var. Semaver çayı yapılıyor. isteyenlere masa sandalye kiralanabiliyor. (15 TL)

Mangal yakılıp verilebiliyor.( 15 TL)

Olta malzemeleri satılıyor.

Çocuklar için oyun parkı var.

Ayrıca çam ağaçları var denize nazır  altında oturulabilir.

Sevimli bir yer. Tavsiye ederim.



Kahvaltıdan sonra sahilde yürüyüş yaptım.

Memleketimden insan manzaraları hep aynı;

 Bunlar hoş; Semaver çayı yapan kadınlar, salatalık domates doğrayan kadınlar, eşiyle yürüyüş yapan sportif kadınlar

Bu çok itici ;  Çocuklarına bağıran kadınlar,

Bu mutluluk verici;  Olta atmış adamlar, mangal çeviren adamlar, selfie çeken adamlar

 Bu üzücü; 4 genç kızın arasında zoraki  espiri yapmaya çalışıp gereğinden fazla sesli gülüp havalı görünmeye çalışan genç

Bu tuhaf ; Bankta eğilmiş yerde bir şeyler arayan kotu düşük bel afedersiniz dötü yarıya kadar görünen bir genç yanında kız arkadaşı karısı ya da kardeşi görüyor ama nedense kimse müdahale etmiyor,

Bu iğrenç ;  Pantalonunu hiç utanmadan indirip pipisini göstere göstere bütün milletin içinde oyun parkının çitine çişini yapan oğlan ve az ötede yapılan çok normalmiş gibi öylece oturan anası babası,

  Bu hayal kırıklığı ; Modifiye külüstür bir arabadan inen 4 genç oo ne güzel beraber yüzecekler mangal yapacaklar afferim bu kankalara derken her 2 kelimenin biri s ile başlayan küfürle konuşmalarını duymam sonucu amaaan  bunlar da tipik sorunlu, sorumsuz, zibidi gençlerden birkaçıymış diye çevirdiğim  bir gurup genç,

Bu çok sevimli ; Bu mevsimde denize giren 2 amca, tebrikler,

Bu sinir bozucu;  Bankta çekirdek çitleyip kabuklarını hiç umursamadan yere atan bir gurup zaten her bankın önü her ağacın dibi çekirdek kabuğu dolu.

Ben hala alışamadım sırf küfür duymamak, çekirdek çitleyenlerle muhatatap olmamak ya da bu kadar duyarsız bir çocuk yetiştiren ana babaları görmemek için insanlardan uzak duruyorum.

Neyse kafama çok takmamaya çalıştım. Uzun zamandır eğitimsiz duyarsız insanları hayvan gibi görüyorum. Hayvana niye işiyorsun sı.ıyorsun denir mi bunlara da denmez sen niye yediğin kuru yemişin kabuğunu ortalığa atıyorsun sen neden çocuğunu iki adım ötedeki tuvalete götürmüyorsun ya da ben dakka başı senin analı ebeli s.k li küfürünü işitmek zorunda mıyım demiyorum. Ana babanın eğitemediğini biz eğitemiyoruz maalesef.

Böyle bir dünyaya çocuğumu bırakacağım için endişeliyim.

Biraz daha yürüyüp amcalara bakıp için için  hayat enerjilerine imrenip geri döndüm.

Güzel bir gündü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder