5/25/2019

CHEESE CALİFORNİA, KAŞARLI TAVUK

Bugün menüde cheese california var. Çok basit ama çok lezzetli bir tarif. Kardeşim İstanbul'a geldiğinde yapmıştı. Tavukseverseniz kesin beğenirsiniz.



* Tavuk etini kuşbaşı doğruyoruz.

* Bir tavaya alıp zeytinyağı eşliğinde harlı ateşte kavuruyoruz.

* Tavuklar kızarınca domates-biber salçası ekleyip kavurmaya devam ediyoruz.

* Köri, karabiber, kimyon, kekik, tuz atıyoruz.

* Son olarak da üzerine rendelenmiş kaşar peyniri ekliyoruz.

* Peynir eridiğinde servis yapabiliriz.
..................

* Tavuk eti olarak tavuk pirzola kullandım.

* Tavuk etlerini doğrayıp zeytinyağı tuz karabiber kekik ve kori ile marine ettim. Dolapta 2-3 saat beklettim. Böylece etlerim daha lezzetli oldu.

* Hafif olması için peyniri çok az rendeledim. Bol peynirle görüntü daha güzel oluyor.

Afiyet olsun...

5/23/2019

BALDIRAN, CONİUM MACULATUM




Dün Defneyi parka götürdüğümde daha önce hiç görmediğim bir çiçek gördüm.

 Hemen fotoğrafını çektim.

 Bu sevimli şipşirin çiçeğin baldıran olduğunu öğrenince  ise çok şaşırdım.

Platonun  hocası Sokrates bir kupa baldıran zehiri içirilerek  öldürülmüştü. 
Sokrates gençleri kötü olana yönlendirdiğı iddiası ile ölüme mahkum edilmişti. 
Platon bu haksız ölümden o kadar etkilenmişti ki hayatı boyunca bu kararı verenlere yani cumhuriyetçilere ebediyen düşman olmuştu. 
Sokratesle ilgili hatırladığı herşeyi  kağıda dökmüştü. 
Böylece aslında yazılı hiçbir doküman  bırakmayan Sokrates Platonun ölümsüz eserleri ile  dünyada  en tanınan, bilinen filozof olacaktı. 
Ahlak felsefesi  denilince ilk o akla gelecekti.
Ve o kararı verenler ebediyen lanetlenicekti.

Sokratesi öldüren zehirin üretildiği  baldıran da bu şirin bitkiymiş işte...














5/21/2019

İĞDELER ÇİÇEK AÇTI...




İğde ağaçları en sevdiğim ağaçlardan biridir. Çünkü bana babamın köyünü, köyümüzü, Kuyualan'ı hatırlatıyor. 

5/19/2019

KIRKYONCA, MEDİCAGO POLYMORPHA




Bugün Defne ile parka gittiğimde banklar güneş altında olduğu için ağaç gölgesi bir yer bulup çimlerin üstüne oturdum. 

5/13/2019

KOYUNDÜCÜĞÜ, SCORPİURUS MURİCATUS,CATERPİLLAR PLANT

 

Bitkiler > Bakla takımı > Baklagiller> Koyundücüğü > Koyundücüğü


Magnoliophyta > Magnolidae > Fabaceae > Scorpiurus > Scorpiurus muricatus

5/12/2019

12.05.2019 PAZAR

Bugün  kuaförüme  giderken  yolda doğal çimen ekilmiş bir yer keşfettim. Pek çok  bitkiyi tanıyabildim.

Bugünden bir kaç kırçiçeği fotoğrafı...

Trifolium repens 
Ak üçgül


5/10/2019

NİSAN 2019



GİTTİKLERİM

Bu ay 2 kez Şamlar'a yürüyüşe bir kez de Otağtepe'ye gittik.

23 Nisan'da gitmiştik Otağtepe'ye. Daha varır varmaz Kemal hadi gördün manzaranı çıkalım buradan dedi.Yani yaklaşık 40 km yol geldik, manzaraya baktık ben bir iki fotoğraf çektim ve 15 dakika sonra gerisin geri Kayaşehir'e geri döndük.

Bunun dışında  hiçbir yere gidemedim. Bir kere Hidiv Kasrına gittik ama kuyruk vardı içeri giremedik geri döndük.

Bir kere de Emirgan'a gittik ve yine kuyruk vardı. 15  20 dakika bekledik kuyrukta baktık ilerlemiyor  geri döndük.

Ömrümden bir bahar daha geçti bir lale göremeden bir erguvan ağacı fotoğrafı çekemeden... Hiçbir yere gitmeden bir kuş sesi bile duyamadan apartmanlara bakarak yemek yaparak çamaşır katlayarak ev süpürerek geçti gitti güzelim günlerim. Geçti bitti güzel baharım, bahar gibi gençliğim...

Bu arada sadece benim ve Defneciğimin hayatı böyle. Biz evde tıkılıyoruz. Kemal ise her gün bir yere gidiyor. Her günü dolu. Her gün ya yüzmeye ya arkadaşları ile buluşmaya, maça ya da maç izlemek için arkadaşlarına ve daha pek çok farklı yere gidiyor. Ben Defne ile hep evdeyim -şimdilik-hiçbir şey yapamıyorum. Sadece evin önündeki küçük parka indirebiliyorum Defneciği. ve minicik parkımızda güzel vakit geçirebilmesi için elimden geleni yapıyorum. Hayatının en önemli çağını yaşıyor ama kısır imkanlarımla bu kadarını sağlayabiliyorum şimdilik.


İZLEDİKLERİM

*Black Mirror Serisi

Bu ay Black Mirror serisini izledim. Her bir bölümden de çok etkilendim. Her biri bir sinema idi zaten. Hatta çok merak ettiğim halde günde bir bölümden fazla izlemedim. Öyle ki izledikten sonra bir kaç gün kendime gelemiyordum. Özellikle White Cristmas, White Bear, 15 milyon Hak, San Junipero, Acımadan Öldürmek, Metal Kafa. Bu bölümler benim için en etkileyicileri idi.


OKUDUKLARIM

* Şölen Platon
*Yalnızız Peyami Safa

Yalnızız kitabını boş derslerimden birinde zamanım boşa geçmesin diye kütüphaneden öylesine almıştım ama çok güzel çıktı. Çok beğenerek okudum. Herkese tavsiye ederim.


DİNLEDİKLERİM

* Paganini

Bu ay paganini çalıp durdu. Çok güzeldi. Çok severek dinledim.

AYIN ŞİİR KİTABI

* Bu ay Nazım Hikmet'in Memleketimden İnsan Manzaraları (kitap 5) başladım ama  bitmek bilmedi. Hiç sarmadı beni. Israrla okumaya çalıştım ama anlatılanlar bana o kadar uzaktı ki adapte olamadım. Hiç beğenmedim diyeceğim de çok sevilen yazara haksızlık ve saygısızlık olur herhalde. Ben sevemedim, içine giremedim bir türlü. Tagore'u bile okudum ama Nazım Hikmet'i okuyamadım. İlk kez bu ay  bir şiir kitabı bitiremedim. Üzgünüm.

Bu ay da bu kadar.


Herkese güzel zamanlar...

5/09/2019

BÜYÜKADA... 05/05/2019 PAZAR


Geçtiğimiz pazar Büyükada'ya  gittim.

Sabah 05:30'da güneş daha yeni doğarken uyandım. 06:15 Eminönü otobüsüne yetiştim. 07:20'de Eminönündeydim. Sabah bu saatlerde hem de pazar günü yollar bomboş. 07:30 Adalar vapuruna yetiştim çok şükür. Sabahın bu saati Eminönü de çok tenhaydı. Ayrıca deniz çok güzel görünüyordu. Adalar vapurunda ise yine çok kalabalık olmamakla birlikte beklediğimden fazla kişi vardı. 

O gün sabah çok güzeldi. Pırıl pırıl bir güneş vardı. Hava ne çok sıcak ne de çok soğuktu. Tam ideal gezmelik bir hava idi. Sabah çok erken saatte Boğaz, Ayasofya, Sultanahmet Cami, Topkapı Sarayı, Galata Kulesi kısaca tarihi yarımada o kadar güzel görünüyordu ki. Bir yandan tarihi yarımadayı izlerken bir yandan mis gibi yeni demlenmiş taze çayımı yudumladım bir yandan da sabah fırından yeni çıkmış çıtır çıtır simitimi yedim.

09.05 de Büyükada'da idim.


Büyükada'da ilk farkedilen şey korkunç berbat at pisliği kokusu. Ve maalesef tüm gezi boyunca bu kokuya maruz kalıyorsunuz. Zamanla burnum alışır dedim ama yok hiç alışmadı. 

Bu koku sorununa neden bir çözüm bulmuyorlar aklım hiç almıyor. Hem bisikletliler rahat bisikletlerine binemiyorlar hem biz yayalar yolda rahat yürüyemiyoruz hem de atlara yazık değil mi. Her atlı geldiğinde durup onlara yol vermek zorunda kalıyoruz. Ayrıca atlara eziyet ediliyor. Aslında buraya bu konu ile ilgili çok şey yazılabilir ama bu konuyu kısa keseceğim.