Büyük bir hevesle beklediğim anneciğim, babacığım Mardin'e ziyaretime geldiler.
Annem geldiğinde ciddi hastaydı. Umredeyken Medine' de üşütmüş.
İlk günler fazla bir şey yapamadık; hem hava kötüydü hem de annemin dinlenmesi gerekiyordu, benim de okulum vardı zaten. Hafta içi evde geçirdik.
Geçtiğimiz cuma Ankara'dan kardeşim de geldi, gerçekten de evde bir bayram havası esti.
Daha gelmeden hazırlıklara başladık.
Kardeşimin en sevdiği yiyecekler alındı,
yaprak dolmaları sarıldı, ev temizlendi, gezi planları yapıldı.
Canım kardeşim gelmeden önce eve ferahlığı sevinci geldi.
Cuma öğleden sonra geldi kardeşim.
Güzel bir çay, annemin güzel mezelerinden oluşan hafif bir yemekten sonra hep beraber eski Mardin'e çıktık.
Sırasıyla
- Şeyh Çabuk Cami
- Kırklar Kilisesi
- Latifiye Cami
- Gazi Paşa İlköğretim ( Tamiratta)
- Tatlı Dede Oteli ve önündeki cumbalı ev fotoğraf molası
- Ulu Cami
- Kayseriyye Pasajı
- Revaklı Çarşı
- Bakırcılar Çarşısı
- Mezopotamya manzaralı çay bahçesinde çay içme molası (Kardeşim menengiç kahvesi içti)
- Mezopotamyanın gece manzarasını izleme
vee geç saatte eve dönüş... Yorucu ama güzel bir Mardin gezisi idi.
Kardeşim bana Antep'ten aldığı sedef kakma ceviz ağacından bu kutuyu hediye etti.
Kardeşim benim kutuları çok sevdiğimi biliyor tabii...
Kutular demişken en sevdiğim kutularımdan bahsedeyim.
İlk olarak 2000 yılında Maraşlı bir öğrencimin hediyesi; meşhur Maraş sandığı.
( Biraz tozlu ama tam 13 yıllık olsun o kadar yani)
Çok sevdiğim bir arkadaşımın Suriye'den getirdiği sedef kakma sandık.
( Ah ah eskiden ne güzel bir şehirmiş Şam ve ne güzel yaşanırmış oralarda)