06.08.2021 Cuma
Dün Bozcaada turuna katıldım.
Aslında bu çarşamba Bilal Eylem Osman Bozcaada bisiklet turu yapmışlardı. Bana sen de gel biz turlarken sen de minibüslerle adayı gezersin demişlerdi.
Hava o kadar sıcaktı ki cesaret edip gidememiştim.
Çünkü ben gitseydim annem ve Defne de benimle gelecekti. Hadi tek başıma rahat rahat gezerim ama Defne'yi annemi bu sıcakta nereye götüreceğim bu sıcakta nerede serinleteceğim bilemediğimden hiç bu işe girişmemiştim.
Dün annem Defne ben Küçükkuyu Turizm ile Bozcaada Turuna katıldık.
Küçükkuyu Turizm Bozcaada Turu kişi başı 150 tl ( yemeksiz)
Bizi 07:45 'de Akçay Yasa'dan aldılar. Temiz konforlu en önemlisi çok ferah 21 kişilik aracımızla yol boyu yolcuları ala ala körfezi geçtik.
Edremit Bozcaada arası yaklaşık 109 km.
Rehberimiz yol boyunca bize Edremit Körfezi, Kazdağları ve Bozcaada hakkında bilgiler verdi.
Geyikli'de 10:00 feribotuna yetiştik.
Feribotta kahvaltımızı yaptık.
Yalnız burada dikkatimi çeken bir şey oldu. Bozcaada feribotunda harika müzikler çalıyor; Moon light sonata, Mozart 40. Senfoni, Yann Tiersen ... Bayıldım. Tebrik edebileceğim bir yer varsa etmek isterim.
Adaya ilk geldiğimizde önce bizi üzüm bağlarına götürdüler. Bozcaada'nın üzümü çok güzelmiş. Dünyanın her yerine şarap satıyorlarmış. Burada şarap tadımı vardı. Şarap nasıl yapılır vs anlatıldı.
Deneyimli şöförümüz önceden uyardı, çok içmeyin sonra sizi zor topluyoruz.
Benim şarapla işim olmadığı için bağları gezdim.
Arkadaşlar baya tadım yaptılar epey bir şarap alışverişi oldu.
Bana göre ise çok fazla zaman kaybettik burada.
Buradan Akvaryum Koyuna gittik. Manzara çok güzeldi.
Buradan sonra Ayazma Manastırı'na geçtik. Bozcaada'da en sevdiğim yerlerden biri oldu burası. Buraya turumuz 5 dakika ayırmış ama bence yetersiz. Şarapçıda geçirdiğimiz vakitten bir kısmını buraya ayırabilirlerdi.
Buradan da Ayazma Plajı'na geçtik. Burada 2 saat yüzme molası verildi.
Daha önce buralara gelmiştim. Deniz-kum harikaydı.
Dün ise deniz oldukça dalgalıydı. Ben dalgalı denizi de çok sevdiğimden benim için sorun olmadı. Defne ile çok eğlendik. Annem de beğendi. Hiç çıkmadım sudan. Buranın kumu o kadar ince o güzel ki daha fazla kalıp kumlarda yürüyüş yapmak isterdim.
Sahilden sonra ise merkeze geldik. Rehberimiz bize Bozcaaada sokaklarını dolaştırdı.
Müze kapalı imiş giremedik.
Rüzgar gülleri ise güvenlik sebebi ile ziyaret edilemiyor.
Bozcaada' nın meşhur Çiçek Pastanesi'nde kurabiye tadımı ve kurabiye alışverişinden sonra 17:00 feribotunda buluşmak üzere serbest zaman verildi.
Çiçek pastanesinde 1 kilo kurabiye 90 TL
Karnımız çok acıkmıştı. Önce birşeyler yiyelim yedik. Annem balık ızgara yemek istiyormuş. Izgara balık yapan bir yer aradık meydanda bulamadık. Defne çok yorulduğu için ben Defne ile meydanda kaldım annem istediği gibi bir mekan bulmak için yanımızdan ayrıldı. Annem ızgara yapan bir yer ararken ben meydanda çınarlar altında gözüme kestirdiğim gölgelik bir yere oturdum. Yemekler de hoş görünüyordu. Annem bir müddet sonra geldi. Ama canı çok sıkılmış. Balık ızgara yiyebileceğimiz bir yer bulamamış. Ben de anne gel bak burada da güzel yemekler var dedim. Tabii ev yemekleri olunca annemin pek ilgisini çekmedi. Neredeyse ağlayacaktı.
Sonunda siparişimizi verebildik. Ben izmir köfte cacık Defne ise yaprak sarma ve kola istedi. Annem ben hiçbir şey yemeyeceğim dedi. Peki dedik. Biraz daha sağa sola gitti sonra geldi mecbur o da izmir köfte istedi.
Aslında yemekler gayet güzeldi. Ortam da gayet hoştu. Fiyatlar ise orta seviye idi. Ama annem güzel unutamayacağımız bir yemek yemek istemiş; Böyle sıradan ev yemekleri değil.
İzmir köfte 30 tl
Sarma 20 tl
Cacık 14 tl
Soğuk içecek 10 tl
Eve gelip anlattığımda Osman kenarlarda çok güzel restaurantlar var neden oralara gitmediniz ki dedi. Ben de ama onlarda masa ortasında taze çiçekler var dedim Osman ee ne olmuş?? dedi.
Yani bana göre masada şirin bir vazoda canlı çiçekler varsa orada bir maaşı bırakıp çıkarsın. En azından İstanbul'da bu şekilde... Bilinçaltım nasıl bir kodlama yaptıysa beynim ben farkına bile varmadan bu şık restaurantları direkt elemiş.
Yemekten sonra dondurma faslında meydana bir düğün konvoyu geldi. Gelin ve damat meydanda oynadılar. Defne geline bayıldı. Ağırlığı kadar altın takmışlar sanırım. Akrabalar o kadar güzel oynadılar ki bir ara anneme sence bu gerçek mi yoksa turistleri eğlendirmek için mi yapıyorlar bu organizasyonu dedim. Karar veremedik.
Yemekten sonra Bozcaada kalesi ardından Bozcaada sokaklarını dolaşacaktım ama bir anda sıcak öyle bir bastırdı ki size anlatamam.... İnsanın yüzüne yüzüne sıcak atıyor. Kıyafetlerimiz sırıl sıklam oldu. Annem bayılmamak için kendini zor tuttu. Gölge bir yer bulup feribota geçmeyi bekledik.
Bozcaada'yı yeterince gezemediğimi düşünüyorum Daha normal bir mevsimde kendi aracımla dolu dolu gezmeye karar verdim.
Feribottan aracımıza bindiğimizde Şoförümüz ben bu yılki kadar sıcak görmedim dedi.
Bir 15-20 dakika sonra herkes ferahlamıştı.
Şoförümüz normal yoldan değil Assos yoluna inen diğer yoldan bizi götürdü. Kazdağlarının içinden muhteşem manzaralar seyrederek döndük.
Yol üstü bir köyden geçtik. Hiç duymamıştım adını. Arıklı diye bir köy. Manzarası harikaydı. Dağ havası almak isteyenler bu köye yerleşiyormuş. Bu köyde gördüğümüz uyduruk bir evin fiyatı bile 2 500 000 tl imiş.
Osman google görsellerden köyü inceledi ama bizim gördüğümüz gibi değildi resimler. Fotoğraflar manzaranın güzelliğini yakalamada başarısız kalmış.
Yaz bitiminde burada trekking turları düzenliyorlarmış. Şimdi ise çok sıcak olduğu için yapılmıyormuş. Önce bir 5 km yürüyorlarmış ardından şoförümüz yürüyüşçüleri Arıklı mevkinde bir yerlerde bırakıyormus. 15 km de burada yürüyüş yapılıyormuş. Sonbaharda gelirsem bu tura da katılmak isterim.
Bu köy yollarına gelmeden önce biz Adanalıyız ağzımızın tadını biliriz diyen teyze " Yok mu şöyle canlı bir parça açın da kendimize gelelim" dedi.
Sonra oy farfara farfara ile başladık el çırpmaya derken bir de baktım bizim yemekte önümüzdeki masada oturan Bozcaada kurufasulyesini ayol bu çok acı diyerek geri yollayan diğer Adanalı ablalar minibüste oynuyor. Bir yandan Allah Allah diye bağırırken bir yandan gerdan kırıp bel kıvırıyorlar.
Benden genç çıktı bu 60lik ablalar. Zaten o kıyafetler küpeler bilezikler kolyeler ayakkabılar makyajlar. Bütün tırnaklar manikürlü bütün saçlar bakımlı. Onların yanında kendi bitmişliğimden pejmürdeliğimden utandım yeminlen.
Erik dalına geçtiğimizde önümüzde oturan belki 70 yaşında ama ruhu genç Adanalı ablamız herkesi hareketlendirirken o sırada halim selim oturan benim tahminim içinden ikindi namazının tesbihini çekerken anneme hanım haanıım e hadi demez mi:)
Bütün yorgunluğum anında uçtu gitti vallahi.
Öldüm gülmekten...
Şimdi bu sabah bir yandan çay içip bir yandan Çiçek Pastanesi'nden aldığım kurabiyeleri yerken iyi ki de bu tura katılmışım diyorum.
Çok güzel bir gün geçirmişim.
Herkese mutlu günler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder