12 Aralık 2020 Cumartesi
12.12.2020
6 Aralık 2020 Pazar
KASIM 2020
Bu ay buraya yazılabileceğim pek bir şey yok.
Tabii ki zamanımı boş geçirmedim. Ama şartlardan ötürü dolu dolu da geçirdiğimi söyleyemem. Bu ay bol bol felsefe derslerime çalıştım. Nasıl olsa pandemiden dolayı sınavlar yapılmıyor ben de boşuna ikinci üniversite kaydımı yenilemedim. Onun yerine eski konularımdan başlayarak derslerime yeniden çalıştım.
* İlkçağ Felsefesi
* Ortaçağ Felsefesi 1
* Ortaçağ Felsefesi 2
* Modern Çağ Felsefe
kitaplarıma yeniden çalıştım. Burada geçen konularla ilgili bol bol video izledim.
Bu ay felsefi çalışmalarıma ağırlık verdiğimden sinema izleyemedim. Sadece
* Kelebeğin Rüyası
* Unutursam Fısılda
izledim.
Canlı derslerde çok yorulduğum için herhangi bir şey dinlemeye de tahammülüm yoktu. Radyo dahil hiçbir şey dinlemedim diyebilirim. Gerçekten yorucu zor bir aydı. Hayatımda ilk kez bu ay sürekli başım dönüyor günde birkaç kez deprem oluyor sanrısına kapılıyorum.
Uzakta eğitim o kadar yıprattı ki cep telefonumdan nefret eder hale geldim.
Mesela bugün sabah kalktım.
* Önce Ebadan öğrencilerin ödevlerini yolladım. belki yarım saatimi aldı bu iş.
* ardından öğrencilerin projelerinin belirlenmesi, e-okula girilmesi vs neredeyse 1 saat
* ardından okulsis ve ebadan ders tanımlama ki eba cuma gününü kabul etmediği halde yarım saatten fazla da bu sürdü.
* ardından mesajlar... Öğrencilerden gelen sorular sorunlar... vs vs.. 500 falan mesaj sildim. Bir saaten fazla da bu sürdü.
Şu anda saat 16 00 ve ağlamak istiyorum. Bugün pazar ve şimdiden kafam çok şiş... ve çok yorgunum...
Uzaktan eğitim sürecinde hiçbir şekilde deşarz olamıyorum. Yeminlen yaşlandım bu süreçte...
Bu kadar...
Her şey gönlümüzce olsun...
Mutlu pazarlar...
17 Kasım 2020 Salı
SANCAKLAR CAMİ
Bugün Defne ile Sancaklar Cami'sine gittik.
Burayı ilk olarak Derviş Zaim'in filmi Rüya'da görmüştüm. Böyle bir camiyi daha önce hiç duymadığımdan burayı bilgisayarda oluşturulmuş sanal bir yer olarak düşünmüştüm. Hatta filmi izlerken bir mimar bu filmi izlese de şu camiyi hayata geçirse ne güzel olur demiştim.
Sonrasında ekşi sözlükte filmin yorumlarını okuyunca böyle bir caminin varlığından haberim oldu.
31 Ekim 2020 Cumartesi
HAZİRAN TEMMUZ AĞUSTOS EYLÜL EKİM 2020
26 Ekim 2020 Pazartesi
KALENDER-YENİKÖY- İSTİNYE
25.10.2020
Bu sabah erkenden Boğazda yürüyüş yapıp erkenden dönmeyi planlıyordum. Fakat bu sabah İstanbul yoğun bir sis altındaydı. Kendimi dışarı atsam da bu siste gezdiğimden birşey anlamayacaktım. Sabah evde biraz oyaladım sisin dağılmasını bekledim ve bana göre geç bir saatte 8:45 de yola çıktım.
17 Ekim 2020 Cumartesi
BOĞAZİÇİ SARIYER TARABYA
11.10.2020
Bugün bir kez daha yeniden Sarıyer'den başladım . Tarabya'dan öteye geçtiğimde -bu sefer başaracağım inş- bu postu yayınlayacağım.
23 Eylül 2020 Çarşamba
SARIYER
22.09.2020
Dün Defneciği boğaza götürmeye söz vermiştim. Sabah uyanır uyanmaz hemen kahvaltımızı yapıp yola çıktık.
Aslında sabah külçe gibi uyandım. Herkesin malumu uzaktan eğitim-öğretim faaliyetlerinin başlaması ile eba çöktü. Öğretmenler ögrenciler idareciler herkes sisteme giriş yapmaya çalışıyor. (Ama yapamıyor)
Bu haftaki ders programım gelmedi. Çünkü idareciler de tıpkı bizim gibi sistemsel sorunlar sebebi ile işini yapamıyor.
21 Eylül 2020 Pazartesi
SULAR VADİSİ BAŞAKŞEHİR (2)
21.09.2020
Bugün Defne'yi boğaza götürecektim. Havalar iyice soğumadan şifa niyetine biraz boğaz havası alalım diye düşünmüştüm.
Gitmeden önce birkaç küçük işim vardı. Okul temposu ağırlaşmadan halledeyim dedim ama o minicik birkaç küçük iş baya vaktimizi aldı.
20 Eylül 2020 Pazar
SULAR VADİSİ BAŞAKŞEHİR (1)
20.09.2020
Bugün İstanbul'a sonbahar geldi. Hava epey soğudu. Mevsimlik kıyafetler çıktı. Kalın sıcak çoraplar giyildi. Uzun süredir ilk kez camlar kapandı. Çamaşırlar balkona asılamadı bugün, kurutmaya atıldı.
Tüm gün hava neredeyse hiç açmadı. Hep karanlıktı. Defne ile dışarı çıktık ama hava oldukça soğuktu kimseler yoktu parkta ve yağmur çiseliyordu mis gibi toprak kokuyordu her yer. Bunalmadan sıcaklamadan hatta biraz üşüyerek açık havanın tadını çıkarttık.
Çoğu insan sonbaharı bu karanlık havaları sevmez ama ben tersine çok severim. Ben güneşli havalarda mutsuz olanlardanım. Bu güzel güneşli havada evde oturmak olmaz o halde bir yerlere gitmeli birşeyler yapmalı ama ne yapmalı nereye gitmeli diye diye helak olup ama genellikle hiçbir şey yapamayanlardanım. Yapmıyorum yapamıyorum sonra niye yapamıyorum diye üzülüyorum. Hava güzel güneşli mis gibi ama biz neden evde kös kös oturmak zorundayız diye çok ağlamışlığım vardır.
14 Ağustos 2020 Cuma
ARABA KULLANMAYI NASIL ÖĞRENDİM?
Birkaç kez öğrenmeye niyetlendiysem de çalışmaya vakit bulamadım daha doğrusu üstünde durmadım yani başarılı olamadım.
Hatta babam bir keresinde kendi arabasını İstanbulda ,yani bana bırakıp memlekete döndü yeter ki öğreneyim diye fakat ben yine de arabaya el sürmedim, pratik yapmadım.
Artık Defne büyüyor kreşi anaokulu vs hem bizim okulun ulaşımı zor hem de artık çok ihtiyaç hissediyorum. Araba kullanmak farz oldu. Ama o kadar gözümde büyüyor ki sanki hiç beceremeyecekmişim gibi hissediyorum.
Çevremdekiler amaaan araba kullanmada ne var abartıyorsun diyorlar.
Bir arkadaşım ben kullanıyorsam sen hali hali kullanırsın diyor.
Bana göre ise dünyadaki en zor şeylerden bir tanesi. Yani galaksiler arası seyahat etmek gibi korkunç uzak bir şey. Yani deseler ki üniversite sınavına çalış tıp fakültesine gir. Bu bile daha olabilirlik sınırları içerisinde benim için.
Ama artık bir yerden başlayayım diyorum.
Beni bu sefer ciddi ciddi araba kullanmaya tetikleyen şey ise okulun son haftası bizden istenen performans değerlendirme formu oldu. Bu değerlendirme formu basit bir excell dosyası idi. Fakat okuldaki arkadaşlara bu dosyada işlem yapmak çok zor geldi. Benden yardım istediler. Programın aşamalarını tek tek anlattım olmadı fotoğrafladım ayrıca videosunu çektim yolladım ama arkadaşlar için yine de yeterli olmadı. Anlamadılar. Onlara çok karışık gelmiş.
Bana göre çok basit anlaşılmayacak hiç bir şeyi olmayan bu programın onlara bu denli zor gelmesinin tek nedeni -bana göre tabii- bu programı gözlerinde çok büyütmeleri idi. Program çok basit olmasına rağmen sadece önyargılı olduklarından anlamaya gayret etmediler, vakit ayırıp uğraşmaya dahi değer bulmadılar.
Böylece ben de bundan ders aldım. Demek ki ben de aslında çok basit bir şeyi gözümde büyütüyor olabilirim.
Sadece biraz araba ile ilgilenmem haşir neşir olmam gerek. Zamanla ne kadar da basitmiş derim belki (Şu anda hiç öyle düşünemezsem de)
Kendime 30 ders hedefi koydum. 30 defa ders alırsam inş araba kullanmayı öğrenirim diye düşünüyorum.
Ama hala inanamıyorum. Eğer bir gün araba kullanmayı başarırsam hayatımda çok önemli bir işi başarmış olacağım ve kendimle çok gurur duyacağım. İnsanlık için küçük ama benim için çok büyük bir adım olacak.
Gün gün yazıyorum.
İşte aşamalar....
1. ÇALIŞMA
Arkadaşlarım her ne kadar kocadan hoca olmaz bak bizi dinle araba çalışmak boşanma sebebidir özel hoca tut deseler de paraya kıyamadığımdan (asıl sebep) ve vakit sorunum olduğundan (konuştuğum sürücü kursu bana bir ay sonraya randevu verebildi) Kemal'le çalışmaya başladım.
İlk olarak boş bir arazi bulduk. Eski bir kurban pazarı. Benim gibi yeni başlayanlar çalışıyor burada.
Başlarken Kemal'e "Bak benim öğrenme sorunum yok pratik yapma sorunum var. Araba ile bütünleşmem bağ kurmam gerek. O yüzden mümkünse ben sormadan bana bir şey anlatma" dedim.
Öncelikle aynaların ayarlanması, koltuğu ayarlama vs çalıştım.
Sonra biraz hiç birşey yapmadan öyle bomboş oturdum. Direksiyon başında sağa sola baktım. Konsantre oldum.
Böylece biraz zaman geçti. Kemal de bekledi bekledi en sonunda patladı napıyorsun dedi ben de sus araba ile bağ kuruyorum dedim.
Sonra gaz fren gaz fren dosdoğru gitme çalıştım. Boş arazide sağa sola döndüm.
Akşam bütün bacağım kasılmaktam gerginlikten ağrıyordu.
2. ÇALIŞMA
* Arabayı çalıştırma durdurma
* Boş arazide sağa sola dönme çalıştım.
Kemal'in sinir katsayısı bu arada baya yükseldi yükseldi... En sonunda bu sefer bir öncekinden daha şiddetli patladı. Hep aynı şeyleri yapıyormuşum. Bu şekilde öğrenemezmişim. Kendisi 2 kez yalnız başına çalışmış 3. Sefer Hadımköy'den Yenibosna trafiğine girmiş vs vs. Boş yolda sağa sola dönmemin bir anlamı yokmuş. Artık kafama göre takılma devri bitmiş. Bundan böyle onun talimatlarına uyacakmışım vs vs... Baya bir söylendi.
Akşam evde de kusura bakma ama anla beni dayanamıyorum sürekli tin tin tin yavaş yavaş aynı yerde dönüp dönüp duruyorsun beni delirtiyorsun dedi. Ben de benim öğrenme sorunum yok araba ile ilgili öönyargılarım var dedim.
3. ÇALIŞMA
Bugün çalışmaya başlamadan önce Kemal ilk iş olarak eline bir tespih aldı. (Ya sabır çekmek için) Böylece ömrümde ilk kez kocamı tespih çekerken gördüm.
Artık arabayı rahatça çalıştırabiliyorum.
Rahatça sağa sola dönebiliyorum.
Araziye araba girince paniklemiyorum.
Manevra yapmayı öğrendim.
Biraz da park etme çalıştık. Kemal 2 pazar arabası koydu. Arasına parketmeye çalıştım.
Kendimi rahatlatmaya çalışıyorum. Bacağımı sürekli kontrol ediyorum genelde çok gergin oluyor, gevşetmeye çalışıyorum.
4. ÇALIŞMA
* Bugün baya rahattım. Arabayı çok rahat çalıştırdım, durdurdum.
* Boş alanda korkmadan kolaylıkla çalıştım. Artık gaz fren otomatiğe bağlandı diyebilirim.
* Yoldan dönüş manevralarım çok rahattı.
* İleri parketme gayet basitti.
* Geri geri parketme çalıştım fakat henüz yeterli değil.
* Bugün ilk kez anayola çıktım. Arabaların tırların kamyonların yanından geçtim. 50 60'ı geçmemekle birlikte baya gittik. Yolları bilmiyorum öğrenmem gerek. Tabii ki ilk sefer olduğu için oldukça acemi idim. 1. Etaptan Bahçetepe'ye kadar gelebildim araba ile. Başarabileceğim galiba. İçimde çok cılız bir ışık yandı. Neyse ki daha 26 hakkım var.
5. ÇALIŞMA
.............
Evet 2018 baharında yazmıştım bunları.
5. Çalışma olmadı.
Kemal'in işleri güçleri engel oldu. Yazın öğle en sıcak zamanda - hem de Defne ile - çalışalım diyordu ben kabul etmiyordum. Benim uygun olduğum vakitlerde ise ya o evde olmuyordu ya da uyuyordu ya da havasında olmuyordu. Daha açıķ olursak hem arabasına kıyamıyordu hem de benimle vakit harcamak istemiyordu.
Sonunda anladım ki ben Kemal'le ve Kemal'in arabası ile bu işi öğrenemeyeceğim.
Zaman aktı gitti. Aradan bir yıldan fazla zaman geçti.
Geçen yıl yani 2019 kışında araba kullanmayı yeniden gündemime aldım.
Öncelikle beynimi kodlamaya çalıştım. Bir arabam olsaydı hayatımda ne gibi değişiklikler kolaylıklar olacaktı.
Sonrasında bir yerlere giderken şoförlerin hal ve hareketlerine dikkat ettim. Nasıl tepki veriyorlar ne zaman dönülüyor öndeki arabaya ne kadar yaklaşılıyor vs. Arabada ya da otobüste iken kendimi şoför yerine koyup kendim gidiyormuşum gibi hissetmeye çalıştım. Amaç beyni kodlamak.
Kendimi beyin olatak hazır hissettiğimde ilk iş bir araba almaya karar verdim.
Kemal zaten çoktan aradan çıkmıştı. Beni bu işe sakın karıştırma dedi. Sağolsunlar kuzenim ve kardeşlerim baya uğraştılar bana temiz işimi görecek hem de istediğim fiyat aralığında bir araba buldular. Ailem de bana gereken tüm parayı finanse etti.
Geçen eylül ayında kardeşimle birlikte gittik evime birkaç kilometre uzaklıkta çok hoş bir aileden arabamı satın aldık.
Araba kullanmayı hiç mi hiç bilmiyordum gaz fren yerini bile unutmuşum ve bana araba kullanmak hâlâ çok uzak görünüyordu.
2020 Eylül ayını hedef seçtim inş o zamana kadar kadar öğrenirim diyordum ama pek de inanamıyordum.
Sonra kardeşimle çalışmaya başladık.
Önce boş kurban pazarına gittik. Gaz fren dur kalk çalıştık zaten 1 yıl öncesinden pratiğim vardı.
Sonra yavaş yavaş trafiğe çıktık. Etrafta dolandım arabamla bağ kurmaya çalıştım.
Sonra biraz daha uzağa biraz daha uzağa derken Florya'ya Mall of İstanbul'a 212 avm'ye vs gittik kardeşimle.
Sonra annemler memlekete döndü.
Yürüme mesafesinde olmasına rağmen sırf arabayla bağ kurabilmek adına hergün okula araba ile gidip geldim. Öğrencilerle karşılaşmamak için okula bir saat erken geldim çıkarken herkesin okuldan gitmesini bekledim.
Evime yakın yerlere araba ile gide gele gide gele arabanın huyunu suyunu anladım.
Bu sırada bol bol youtube'dan direksiyon videosu izledim. Özellikle Gülten Kaya isimli bir hanımın videoları bana çok faydalı oldu.
Sonra biraz zorladım kendimi Sarıyere gittim sonra bir gün köprüden geçip Hidiv Kasrına gittim vs.
Sonra vatan caddesinden Süleymaniye'ye ve en korktuğum yer olan Taksime de araba ile gidince kendime güvenim biraz geldi.
Son olarak da memleketime -Edremit'e- arabam ile gidip geldim.
Ve artık buraya yazmaya hak kazandım gibi geliyor.
2 yıl önce yazmaya başladığım bu postu yayınlamak bugüne nasipmiş.
Benim için çok çok ama çok büyük bir adımdı araba kullanmak.
Aslında hâlâ kullanabildiğime inananamıyorum.
Herkese mutlu huzurlu keyifli günler....
8 Ağustos 2020 Cumartesi
DEFNE FERAH'IN YENİ KIYAFETLERİ ve OYUNCAKLARI( 28)
27 Haziran 2020 Cumartesi
DENİZ ve MAVİ...
bir çift gözde serinliği dalgaları derinliği hissetmek gibi
1 Haziran 2020 Pazartesi
MAYIS 2020
Bol bol kitap okudum.
Bir sürü novella okumuş oldum.
(Vişne Bahçesi hariç)
Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sını geçen ay okuyup çok beğenmiştim. Bu ay da Kuyucaklı Yusuf'u okudum. Çok çok iyiydi. Edremit'li olduğum için ve hikaye Edremit'te geçtiği için daha da çok beğendim.
Nietzsche Ağladığında'yı ise 2. kez okudum. Aradan epey bir zaman geçmiş. Bu kitabı okuduğumda Nietzche'yi ve felsefesini bilmiyordum. Fikirleri çok uçuk gelmişti. Şimdi ise çok daha tanıdık bildikti.
Daha önceden okuyup bana hiçbir şey ifade etmeyen Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği bu sefer ise çok daha anlamlı idi.
Böyle nasıl düşünebilirim diye de kendime hayret ettim.
Gece gündüz dinlemekden hiç bıkmadığım bir müzik türü oldu bu.
Eski Osmanlı müziğini dinlerken tamamlandığımı bu notalarda nihayet aradığımı bulduğumu hissettim.
Kilimde oturacak yer yatağında yatacak ama bu iki şeyi mutlaka edinecektim. Bunlardan sonra ise param yeterli gelirse belki duvarıma gerçek hat tehziplerden oluşan bir iki tablo da alırdım.
Bekarken arkadaşlarımla derdik ki biz evlenirken koltuk takımı yemek odası konsol almayacağız ona vereceğimiz para ile duvara gerçek hat ve tezhip eserler alacağız. Sisteme boyun eğmeyeceğiz:)
Bazılarımız sisteme boyun eğmedi evet ama bugün bakıyorum da sisteme boyun eğenler mi kazançlı çıktı yoksa sistemle uyum içinde olanlar mı hâlâ pek emin değilim.
Bazen de bir yanda arkada radyo voyage çalarken bir yandan da kitaplıktan rastgele bir kitap seçer kitapta altını çizdiğimiz beğendiğimiz kısımları okurduk, şiir tahlil ederdik.
Çoğu insanın hiç bilmediği entelektüel bir doyumla keyifli zamanlar geçirirdik.
Hatta geçmişimi hiç sevmiyorum.
Bazıları der ya saadet dolu bir çocukluk geçirdim gençliğim mükemmeldi vs...
Ben de öyle bir his yok.
Hatta mümkün olsa geçmişimi sildirmek tamamen bomboş kalmak isterdim.
Sanki herşey en baştan yanlış gibi.
Geriye gidiyorum gidiyorum o saf mutlu gerçekten mutlu bir başlangıç anı bulamıyorum.
OKUDUKLARIM
* Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
Milan Kundera
İletişim
* Semerkant
Amin Maalof
YKY
* Nietzsche Ağladığında
Irvin D. Yalom
Ayrıntı
* Huzur
Ahmet Hamdi Tanpınar
Dergah
* Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Stefan Zweig
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
* Bir Kadının Yaşamından 24 saat
Stefan Zweig
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
* Olağanüstü Bir Gece
Stefan Zweig
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
*Sineklerin Tanrısı
William Golding
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
* Kuyucaklı Yusuf
Sabahattin Ali
Yky
* Altıncı Koğuş
Anton Çehov
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
* Vişne Bahçesi
Anton Çehov
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İZLEDİKLERİM
* Seven Years in Tibet
* The Biggest Little Farm
DİNLEDİKLERİM
Klasik Osmanlı Müziği
Bezmara Yitik Seslerin İzinde
Tanburi Cemil Bey
Dede Efendi
Kemençeci Nikolai
25 Mayıs 2020 Pazartesi
ÇITIR BÖREK
Malzemeler
* 2 yufka
* yarım su bardağı sıvı yağ
* yarım su bardağı un
* 3 yemek kaşığı sirke
* yarım paketten daha az kabartma tozu
İçi için;
* peynir
* maydanoz
Üzeri için;
* yumurta sarısı
* susam
* çörekotu
Yapılışı
* Yağ, sirke, un ve kabartma tozunu güzelce karıştıralım
* Yufkanın birini açıp sıvı malzemenin yarısını sürelim. İkincisini de yayıp kalan malzemeyi sürelim
* Yufkayı 12 parçaya keselim. Uçlarına harç malzemesini yerleştirip saralım.
* Böreklerimizin üzerine yumurta sarısı sürelim çörekotu ve susamla süsleyelim.
* 180 derecede üzeri kızarıncaya kadar pişirelim.
Afiyet olsun...