Bilim ve Sanat Vakfı ile ilk tanışıklığım 2005-2006 yılları civarına denk geliyor. Bu vakfın ismini arkadaşlarımdan çok duymuştum ama o zamanlar hafta sonları da çalıştığım için işten güçten gitmeye vakit bulamamıştım. Sonrasında ise elimden geldiğince takipte kaldım. Ta ki MEB'e atanıp Mardin'e gidinceye kadar. Sonrasında ise İstanbul'a evli olarak döndüm ve evlilik hayatını oturtma çabaları ardından çocuk derken vakfı yine ihmal ettim.
Fakat önümüzdeki yıl seminerlere yeniden devam etmeyi çok istiyorum.
Bilim ve Sanat Vakfı Vefa'da. Saraçhane'de Reşat Nuri Tiyatrosunu geçince meşhur Vefa Bozacısının biraz ilerisinde. Süleymaniye Camisinin arkasında kalıyor. Gayet bakımlı tertemiz iç açıcı bir bina. Kantin fiyatları gayet uygun. Vakfın içinde bulunan kitapçıda gayet güzel eserler çok uygun fiyata satılıyor. Karşı binada ise çok büyük bir kütüphane mevcut. Orada neredeyse tüm masalar ilim irfanla uğraşan görenlerin göğsünü kabartan gençlerle dolu.
Bilim Sanat Vakfı her yıl güz ve bahar dönemi olmak üzere 8 haftalık ücretsiz tamamen halka açık seminerler veriyor.
Tahminen 50- 60 çeşit dersten ilgi alanınıza uygun olan derslere katılıyorsunuz.
Mesela ben Felsefe ve Tarihten hoşlandığım için kendi zevkime uygun olarak;
* Felsefe ve Bilim Tarihi
* Doğa Felsefesi
* Klasik Sosyal Teori
* Türkiyede Sosyoloji
* Lübnan; Din Tarih Siyaset
* Osmanlıdan Günümüze Ortadoğu
* Şiilik
* Hristiyanlıkta Başlıca Temalar
* Mesnevi Okumaları
* Osmanlı İlk Dönem Tarihi
* Selçuklarda Devlet ve Medeniyet
* Afrikadaki Osmanlı
* Osmanlı Dönemi Balkan Coğrafyası
* Tasavvuf'a Giriş
* İmgeler Üzerinden Kadınların Tarihi
* Görsel Sanatlar ( Buna devam edemedim pek ilgi alanım değil)
gibi dersler aldım.
Bilim ve Sanat Vakfı seminerlerinden çok faydalandım. Ufkum çok genişledi.
Oraya devam ederken bu insanlar (bize ders veren hocalar) neden cumartesi günlerini bizim gibi sıradan insanlar için feda ediyorlar ki diye düşünmeden edemezdim. Çünkü orada bize ders veren insanlar ara ara televizyonda tartışma programlarında gördüğümüz konunun uzmanı gayet başarılı insanlardı.
Üniversitede iken daha o zamanlar ismini hiç duymadığım sonra Başbakanımız olan Ahmet Davutoğlu'ndan ders aldığını söyleyen arkadaşım vardı.
Şimdi Cumhurbaşkanı Sözcüsü olan İbrahim Kalın Bilim Sanat Vakfında " "İslam ve Batı İlişkileri " semineri vermişti. Kendisini öyle güzel dinletiyordu ki seminer su gibi akıp geçiyordu. Özellikle de Endülüsü anlattığı dersi unutamam. O kadar çok kişi dinlemeye geliyordu ki anfi de hiç yer kalmadığı gibi bütün merdivenler hatta kürsünün önü tıka basa insanlarla dolu oluyordu. Arka tarafta ise insanlar ayakta dinliyordu kendisini. O zamanlar top sakallı şimdikinden çok daha genç akılda kalıcı ve karizmatik (ve oldukça yakışıklı bulduğum) bir şahsiyetti. Kendisinden çok şey öğrendim.
İşte o zaman bu kitabını almıştım. Çok beğenmiştim.
Bugünlerde yeni kitap okumak yerine eskiden severek okuduğum kitapları yeniden okuyorum. Yine çok severek okudum bu kitabı, çok faydalandım. Gayet güzel doyurucu bir kitap.
İslam ve Batı medeniyetlerininin ilişkisini tarihi seyri içinde inceliyor. Tavsiye ederim.
İşte kitabı okurken de Bilim ve Sanat Vakfındaki eski mutlu günlerim aklıma geldi. Daha dün gibi ama aradan neredeyse 13 yıl geçmiş.
Bol okumalı günler...