Çocukluğumdan beri yüzmek için gittiğimiz bir yer var; Güre, Sosyal Sigortalılar Kampı ya da Ankara Kampı civarı diye geçiyor. Bizim ailedeki ismi ise "tarla"
Eskiden tarlaya pek gelen olmazdı.
Çünkü hem her yanı taşlıktı hem de denizde deniz kestanesi bulunuyordu. Ayaklarını kuma gömmek isteyen ailenin yaşlıları, çocuklarla kumdan kaleler yapmak isteyen ebeveynler, yüzme bilmeyip kıyıdan kıyıdan eğlenmek serinlemek isteyen yerli turist için burası pek cazip değildi.
Edremit körfezinin her bir yanı yazlıkla dolmadan önce tarla gibi bakir ağaç altı gölgelikli hatta denizden su çıkan piknik yerleri vardı.
Bizim gibi tenhalık seven aileler için ideal yerlerdi yani.
Deniz kestaneleri ise bizim ailedeki gibi neredeyse yürümeyi öğrenmeden yüzmeyi ögrenenler bireyler için pek bir sorun teşkil etmiyordu.
Küçüklerin tecrübesizlik ve dikkatsizliklerinden ayaklarına batan kestanenin dikenleri ise bir gece zeytinyağlı bezde bekletililip ertesi gün rahatça çıkarılabiliyordu.
Zamanla site inşaatları başladı. Her yan şantiyeye dönüştü.
Buraların yazlıkla dolacağını bu sakinliği özleyeceğimizi hepimiz biliyorduk.
Şimdi deniz kenarında bu civarlarda kala kala sadece bu küçük zeytinlik kaldı yeşil olarak. Sağımız solumuz arkamız yazlık.
Sadece temiz sularda yaşayabilen deniz kestaneleri de artık yok.
Eskiden herbirini hayranlıkla incelediğim parlak beyaz taşlar da yok.
Deniz eskisi gibi değil sanki.
Çok fazla çoluk çocuk suya girdiği için kıyılarda pek durmuyorum, hemen derinlere kaçıyorum ki oralar hala berrak temiz.
Yine de hala bu mekanı bu manzarayı seviyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder